Leg

Published on December 2016 | Categories: Documents | Downloads: 80 | Comments: 0 | Views: 755
of 124
Download PDF   Embed   Report

Comments

Content

ONDOKUZ MAYIS
ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM
GÜNLERİ

20-21 MART 2012
SAMSUN

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

ONDOKUZ MAYIS
ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM
GÜNLERİ
Yayına Hazırlayanlar
OMÜ FBE Öğrenci Temsilciler Kurulu

20-21 MART 2012
SAMSUN
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa ii

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

DÜZENLEME KURULU
Murat EMİR(FBE Öğrenci Temsilciler Kurulu Başkanı), Tarım Ekonomisi Bölümü
Hüseyin UYSAL, Tarla Bitkileri Bölümü
Yunus ÇELİK, Fizik Bölümü
Mehmet TAŞAN, Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü
Gül USLU, Harita Mühendisliği Bölümü
Cengiz TEPE, Elektrik Elektronik Bölümü
Sedef AYTAN, Tarım Makineleri Bölümü
Hasan YAKAN, Kimya Bölümü
Merve DÖNMEZ, Çevre Mühendisliği Bölümü
Esra Tutkun ŞIVGIN, Gıda Mühendisliği Bölümü
Ergin BAYRAM, Matematik Bölümü
Erdem ALKIM, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü
F. Esra SARIOĞLU, Toprak Bölümü
Tuğba IŞITAN, Malzeme Bilimi Mühendisliği Bölümü
Yusuf TOKSÖZ, Bitki Koruma Bölümü
Hayrettin SAYGIN, Biyoloji Bölümü

BİLİM KURULU
Prof. Dr. Ümit SERDAR
Prof. Dr. Mehmet KURAN
Prof. Dr. Ergin ÖZTÜRK
Prof. Dr. Vedat CEYHAN
Prof. Dr. Zekeriya ULUDAĞ
Doç. Dr. Bahtiyar ÖZTÜRK

Bu bildiri kitabının yayın hakkı Ondokuz Mayıs Üniversitesi’ne aittir. Kitapta yayınlanan
bildirilerin aynen yayınlanması, yazarlardan ve editörlerden yazılı izin almak şartı ile
mümkündür. Alıntı için kaynak göstermek yeterlidir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa i

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

İÇİNDEKİLER
DÜZENLEME KURULU ................................................................................................. i
BİLİM KURULU .............................................................................................................. i
İÇİNDEKİLER ................................................................................................................. ii
Önsöz ..................................................................................................................................... 1
Açılış Konuşmaları ................................................................................................................ 2
I.Oturum: Lisansüstü Eğitimde Başarı .................................................................................. 8
AKADEMİK HAYATTA BAŞARI YOLLARI .............................................................. 9
ÖĞRETİM ÜYESİ GÖZÜ İLE LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ALAN ÖĞRENCİ............... 12
ÖĞRETİM ÜYESİ YETİŞTİRME PROGRAMI .......................................................... 17
BİLİMSEL BİLGİYE ERİŞİM VE BİLGİ OKURYAZARLIĞI .................................. 22
ARAŞTIRMA VE ÖĞRETİM GÖREVLİSİ ALIM ŞARTLARI İLE TÜBİTAK
BURSLARI..................................................................................................................... 26
II. Oturum: Lisansüstü Eğitim Araştırmalarında Tez Makale Yazma ile İstatistiğin Yeri .. 30
TEKNOPARKLAR VE LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLERİNE KATKILARI................. 31
LİSANSÜSTÜ EĞİTİMDE YABANCI DİL ................................................................. 34
ARAŞTIRMALARDA YÖNTEM - AMAÇ PARADOKSU ........................................ 41
Bilimsel Makale Nasıl Yazılır ve Nereye Gönderilir? ................................................... 43
LİSANS VE YÜKSEK LİSANS TEZLERİNDE DİKKATE ALINABİLECEK BAZI
ÖNEMLİ KONULAR .................................................................................................... 49
TEZ DEĞERLENDİRİLMESİNDE ELE ALINAN KRİTERLER ............................... 51
ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ ...................................................................................... 54
III. Oturum: Projelerin Lisansüstü Öğrencilerine Katkıları ............................................... 58
AB PROJELERİNİN TANITIMI VE YARARLAR ..................................................... 59
ADIM ADIM ERASMUS .............................................................................................. 65
SAN-TEZ PROJELERİ VE ÖNEMİ.............................................................................. 68
TÜBİTAK PROJELERİ ................................................................................................. 73
LVD’DE KİLİT NOKTALAR ....................................................................................... 76
ERASMUS’UN ÖĞRENCİLERE KATKILARI ........................................................... 81
IV. Oturum: Etkili İletişim Ve İleri Ofis Uygulamaları ....................................................... 84
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa ii

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
İLİM ADAMLIĞI VE İLETİŞİM .................................................................................. 85
BEDEN DİLİ VE ETKİN İLETİŞİM............................................................................. 88
KONUŞ Kİ SENİ GÖREYİM (ARİSTOTELES) ......................................................... 89
ETKİLİ ve GÜZEL KONUŞMA ................................................................................... 93
TEZ YAZIMINDA WORD ŞABLON KULLANIMI ................................................... 98
İLERİ MİCROSOFT EXCEL™ UYGULAMALARI ................................................. 105
KAYNAKLAR ............................................................................................................. 112
ETKİLİ SUNU NASIL HAZIRLANIR VE SUNULUR? ........................................... 113
Ulusal ve Yerel Basından Haberler ile Oturumlardan Fotoğraflar .................................. 116

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa iii

Önsöz
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Fen ve Mühendislik alanlarında
evrensel ve çağdaş gelişmeye katkıda bulunmak amacıyla en üst düzeyde lisansüstü eğitim
vererek, bilimsel ve teknolojik çalışmalar yapabilen uzman kişiler ve bilim insanları yetiştirmek
için 1982-1983 Öğretim yılında üç anabilim dalında faaliyete başlamış ve halen yirmi üç
anabilim dalında faaliyetini devam ettirmektedir.
Üniversitemizde ilk kez Enstitümüzce 20-21 Mart 2012 tarihlerinde “I. Lisansüstü Eğitim
Günleri” düzenlenmiştir. Geleceğin uzman kişileri ve bilim insanları olacak olan lisansüstü
öğrencilerin, yayın çalışmalarındaki sayı ve kaliteyi arttırma, aralarındaki iletişim ve etkileşimi
sağlama ve ülke içindeki akademik hayattan uluslararası bağlantılara kadar hemen her konuda
bilgi donanımının sağlanması amacıyla düzenlenen bu etkinlikte yirmi dört akademisyen, iki gün
boyunca öğrencilerin sıklıkla karşılaştığı problemleri ve çözüm yollarını tartışmışlardır.
Program “Lisansüstü Eğitimde Başarı”, “Lisansüstü Eğitim Araştırmalarında Tez ve
Makale Yazımında İstatistiğin Yeri”, “Projelerin Lisansüstü Öğrencilere Katkıları” ve “Etkili
İletişim ve İleri Office Uygulamaları” olmak üzere dört konu başlığından oluşmuştur.
Öğrenciler, lisansüstü eğitim çalışmaları için bilgiye ulaşma, bilimsel bir makaleyi ve
lisansüstü eğitim tezini yazma, araştırmalarda elde ettikleri verileri değerlendirme istatistikten
yararlanma ve proje hazırlama tekniklerini kullanma gibi konularda bilgilenmişlerdir.
Bu etkinliğimizin, özenilen bir üniversite olma yolunda hızla ilerleyen Ondokuz Mayıs
Üniversitesi’ne, lisansüstü eğitim-öğretimde bir ivme kazandırmasını umuyoruz.
İlki düzenlenen bu etkinliğe katkılarından dolayı Rektörümüze, Düzenleme ve Bilim
Kurulu üyelerine, sunum yapan öğretim üyelerimize ve tüm katılımcılara teşekkür ederiz.

Prof. Dr. Ümit SERDAR
Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

Açılış Konuşmaları

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 2

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Sayın Rektörüm, Sayın Rektör Yardımcılarım, Sayın Dekanlarım, Sayın Enstitü
Müdürlerim, Değerli Protokol Üyeleri ve Hocalarım, Ulusal ve Yerel basınımızın Kıymetli
Mensupları, saygıdeğer arkadaşlarım ve misafirler,
Fen Bilimleri Enstitüsü Öğrenci Temsilciler Kurulu’nun sunduğu Lisansüstü Eğitim
Günleri programına hepiniz hoş geldiniz.
Öncelikle bu programın gerçekleşmesinde emek veren Öğrenci Temsilciler Kurulu’nda
görevli arkadaşlarıma, Enstitü Müdürümüz Sayın Prof. Dr. Ümit SERDAR’a ve Enstitü
çalışanlarına teşekkür etmek istiyorum. Yoğun çalışmalarının arasında davetimizi kabul ederek
bugün aramızda bulunan başta Rektörümüz Sayın Hüseyin AKAN ve oturumlarda sunuş
yapacak olan hocalarımıza da ayrıca şükranlarımızı sunuyoruz.
Kurulumuzun son dört ayda yaptığı faaliyetlerden kısaca bahsetmek istiyorum.
Yaptığımız toplantılarda üç ana konu tespit ettik: İletişim, Yabancı Dil ve Yayın
Çalışmaları.
En önemli sorun, genel anlamda iletişim eksikliğidir ve bu sorunu gidermek amacıyla ilk
önce [email protected] adlı mail grubunu kurduk. Her ay düzenli ve nitelikli toplantılar
düzenledik. Temsilci arkadaşlarımız anabilim dallarında sosyal etkinliklerde bulundular.
Lisansüstü eğitimde yabancı dilin ne denli önemli olduğunun bilinci ile Enstitü ve
OYDEM Müdürlerimizin de desteğini alarak İngilizce konuşma, KPDS ve ÜDS kursları için
talep listeleri oluşturduk. Şu an bu kurslara arkadaşlarımız devam etmektedir.
Yayın çalışmalarında istenilen noktada olamayışımız, bizleri bu programı hazırlamaya
sevk etti. İstiyoruz ki, özellikle akademik hayatın başı sayılan lisansüstü eğitimde, bu eksiklikler
giderilsin ve programa katılan arkadaşlarımız eğitimlerinin bundan sonraki aşamalarında daha
bilinçli adımlar atarak, bilimsel ölçütlere haiz eserler ortaya çıkarabilsin.
Lisansüstü Eğitim Günlerinin amacı;


Lisansüstü öğrenimlerine devam eden arkadaşlarımızı bir araya getirmek ve
tanışmalarını sağlamak



Toplumsal yaşamda, özellikle akademik hayatta etkin iletişim kurabilmek,



Lisansüstü eğitim alan öğrencilerin eser hazırlama sürecinde, ortaya çıkabilecek
sorunların çözümüne konularında uzman öğretim üyelerinin yardımıyla katkı
sağlamak,



Yapılacak tez ve yayınların kalitesinin yükseltilmesine; yayın sayısının sağlıklı bir
şekilde artmasına destek olmaktır.

Bu etkinliğimizin, özenilen bir üniversite olma yolunda hızla ilerleyen Ondokuz Mayıs
Üniversitesi’ne, lisansüstü eğitim-öğretimde bir ivme kazandırmasını umuyoruz.
Hepinize teşekkür eder, tekrar hoş geldiniz der, saygılarımı sunarım!
OMÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Öğrenci Temsilciler Kurulu Başkanı
Araştırma Görevlisi Murat EMİR
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 3

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Sayın Rektörüm, Sayın Rektör Yardımcılarım, Sayın Dekanlarım, Sayın Enstitü
Müdürlerim, Değerli Öğretim Üyeleri, Ulusal ve Yerel basınımızın Kıymetli Mensupları, sevgili
öğrenciler ve değerli misafirler,
Enstitümüzce düzenlenen “Fen Bilimleri Enstitüsü Lisansüstü Eğitim Günleri”
etkinliğimizde sizleri aramızda görmekten büyük onur duyuyoruz. Hepiniz Hoş geldiniz.
Üniversitemiz Enstitülerinde ilk olarak düzenlenen bu etkinliğimizde, konularında uzman
çok değerli öğretim üyelerimiz sunum yapacaklardır.
Değerli Misafirlerimiz,
Enstitümüz, 1983 yılında 3 anabilim dalında 14 öğrenci ile faaliyetine başlamış ve halen 22
anabilim dalında 1143 öğrenci ile faaliyetine devam etmektedir. Kuruluşundan bugüne kadar
Enstitümüzden 1373 yüksek lisans, 398 doktora öğrencisi mezun olmuştur. Enstitümüz anabilim
dallarında gerek bölge ve gerekse ülkemizle ilgili veri tabanına bilgi sağlayacak, yeraltı ve
yerüstü zenginliklerimizi tespit edecek, eğitim ve öğretim faaliyetlerini modernleştirecek,
teknolojik gelişmelere ışık tutacak ve bilimsel çalışmalara yeni yöntem ve esaslar getirecek
araştırma çalışmaları yürütülmektedir.
Tez çalışmaları için hazırlanan projeler Üniversitemiz Proje Yönetim Ofisince çoğu
üniversiteye göre çok daha iyi bir şekilde desteklenmektedir.
Enstitümüz anabilim dallarında görev yapan 124 Araştırma Görevlimiz bulunmaktadır.
Ayrıca lisansüstü öğrencilerimize imkânlar ölçüsünde part-time çalışma, yemek bursu ve
diğer kurum ve kuruluşlardan burs imkânları sunulmaya çalışılmaktadır.
Enstitümüz, fen ve mühendislik alanlarında evrensel ve çağdaş gelişmeye katkıda
bulunmak amacıyla en üst düzeyde lisansüstü eğitim vererek, bilimsel ve teknolojik çalışmalar
yapabilen uzman kişiler ve bilim insanları yetiştirmeye çalışmaktadır.
Bu kapsamda, lisansüstü öğrencilerimizin başarı seviyesini artırmak, motive etmek ve daha
donanımlı olmaları için katkıda bulunmak amacıyla Enstitümüz Öğrenci temsilciliğinin üstün
gayretleriyle bu etkinlik düzenlenmiştir. Etkinliğin tüm katılımcılara faydalı olması temennisiyle
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Şimdi, Enstitümüzün kurucu Müdürü olan Prof. Dr. Fevzi Köksal hocamızı duygu ve
düşüncelerini almak üzere kürsüye davet ediyorum.
Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü
Prof. Dr. Ümit SERDAR

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 4

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Sayın Rektörüm, Saygıdeğer Hocalarım ve Sevgili Arkadaşlar,
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün burada olmaktan ve enstitümüzün bugünkü halini
görmekten çok memnun oldum. 30 yıl önce Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı olarak Samsun’a
geldim ve o zamanki rektörümüzün isteği ile enstitü kuruldu. O zamanki tarihlerde amacımız
fakültelere öğretim üyesi kazandırmak ve feni, fen bilimlerini yaymaktı. Çünkü o dönemde
öğretim üyesi çok azdı. Şu an bu gerçekleşmiş durumdadır. Türkiye’de doktora yapmakla yurt
dışında yapmak arasında pek bir fark yok, çünkü her şey erişilebilir durumda, alet ekipmanı ise
üniversite sağlamaktadır. O zamanlar asistan atanmada kimsenin haberi olmuyordu oysaki şimdi
herkese duyuruluyor. Bu oldukça önemli bir yaklaşımdır. O zamanlar başka bir öğretim üyesi
yetiştirmek özveri ile yapılırdı hocaya herhangi bir katkısı yoktu. Hem öğretim üyelerine hem de
lisansüstü eğitim alan arkadaşlara söyleyeceği şey, her ne kadar lisansüstü öğrencinin hocasına
ihtiyacı varsa öğretim görevlisinin de öğrencisine ihtiyacı var. Hoca öğrenciyi sürer dünyadan
haberdar olmasını sağlar öğretim üyesi de öğrenci yetiştirerek kalitesini yükseltir. Ancak bunu
yardımcı doçentler için önermiyorum çünkü doçent oluncaya kadar kendilerini yetiştirmeye
çalışmaları gerekmektedir.
Eskiden internet yoktu. Bu nedenle bir makale elde etmek için yurtdışındaki bir
arkadaşınıza yazıp ondan fotokopi yollamasını isterdik. Oysa şimdi kütüphaneler, internet ile
kolaylıkla makalelere erişim sağlayabiliyorsunuz.
Öğretim üyeleri araştırmalar yanında ders kitapları yazması gerekmektedir. Hala daha kitap
açısından yetersiziz. Yurtdışında bir konu ile ilgili binlerce kitap var kendisine en anlaşılır gelen
kitaptan çalışılır.
Bir diğer konu ise yabancı dil. Yabancı dili kendi kendinize öğrenebilirsiniz yurt dışına
gitmekle yabancı dil öğrenilmez. Ben İngilizce kelime haznemi geliştirmek için 3000 kelimelik
bir kitabı ezberleyerek bir yaz tatilimi harcadım. İşte dil böyle öğrenilir. Demek ki göz nuru
dökmeden yabancı dil öğrenilmiyor. Çok zahmetli bir iş değil, 3-4 ayda halledilebilir bir durum.
Lisansüstü öğrencilerin yabancı bursları takip etmelerini arzu ediyorum. Ancak bunu Türk
bursu alarak İngilizce öğrenmeye giderek yapmamalarını istiyorum.
Son olarak seçkin bilim adamı yetiştirmek diye yeni bir terim olması gerekiyor. Bizim
amacımız da bu olmalı. Türkiye’de değerlendirme pek yok. Bizim üniversitemizde dünyanın
sayılı üniversiteleri arasına girebilir. Bunun için neden olmadığına dair araştırma yapılıp
düzeltilmesi gerekiyor. Umarım ileride bu gerçekleşir.
Saygılarımla.
Prof. Dr. Fevzi KÖKSAL

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 5

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Saygı değer hocalarım ve sevgili lisansüstü öğrencilerim;
Son beş-on yıla kadar bilim denince akla fen gelirdi. Sosyal bilimler gereken rağbeti pek
görmezdi. 6-7 yıl öncesine kadar TÜBİTAK’ın destekleme gruplarında ve ödüllendirmelerde
sosyal bilimler yer almıyordu. Toplumda, ‘fen’ kelimesinin hem bilimi hem de teknolojiyi içeren
geniş bir algılaması mevcuttur.
Avrupa üniversitelerinin Amerika’daki üniversiteler kadar ileri olmaması, onlar gibi
teknoloji üretememesine bir çare olarak kurulmuş olan “Avrupa Üniversiteler Birliği”nin
uygulamaya koyduğu “Bologna Süreci”nin, biz de katılımcısıyız. O süreçte en yüksek not
aldığımız alan öğretimin üç aşamalı oluşu. Bologna sürecinde yükseköğretimin üç kademeli
olması kararı yer aldı: lisans, yüksek lisans ve doktora.
Türkiye, lisansüstü eğitim noktasında gerçekten iyi bir konumda. Yıllardır yayın sayısında
gereken yerde olamayışımız nedeni ile yapılan teşvikler ve bazı yükseltmelerde konulan
kıstaslar, Türkiye’yi dünyada yayın sayısında 20. sıralara taşıdı. Öğretim üyesi başına yayın
sayısına göre hesaplandığında ise, yirmilerde değil muhtemelen 35-40’lar arasındayız. Diğer bir
husus, yayın sayımız iyi ancak, atıf sayılarımız çok düşük. Bunun için, biz 2008’de Proje
Yönetim Ofisi (PYO) bünyesinde oluşturulan AGED (Akademik Gelişimi Destekleme Programı)
ödüllendirmelerinde atıflara da ödül vermeye başladık. Artık birçok ödüllendirmede yazarın
aldığı toplam atıf sayısı ya da bir yayınına aldığı atıf sayısı önem kazanmaya başladı. Tabi
burada şu noktayı da not etmeliyiz. Einstein bir makale yazıyor ve o makalesi ile dünyanın en
önemli bilim adamı oluyor. Dolayısıyla makale sayısı ya da atıf sayısı da çok önemli değil
aslında. Burada buluşlar önem kazanıyor. Muhtemelen, araştırmacı üniversitelerde yapılan
buluşlar, başkaları o konuda bilgi sahibi olmasın diye yayına dönüştürülmüyor.
Türkiye’nin lisansüstü eğitim konusunda özellikle, 37 yıllık geçmişe sahip bizim
üniversitemizin mutlaka belli bir düzeyi tutturması gerekir. Şu anda üniversitemizde 2700-2800
lisansüstü eğitim öğrencimiz var. Ben toplam öğrencinin % 10 rakamının iyi bir oran olacağını
düşünüyorum. Toplam öğrenci sayımız da 34 000. Demek ki biz 2-3 yıl içinde bu oranı
yakalayacağız diye düşünüyorum. Tabii, lisansüstü öğrenci durumumuz YÖK’ün getirdiği
kısıtlamalara rağmen gerçekleşti. Biliyorsunuz, YÖK lisansüstü öğrenci alımı için öğretim üyesi
kıstasları getirdi.
Doktora yapmış olmak benim görüşüme göre en önemli akademik değerdir. En önemli
unvan doçent ya da profesör değil, doktor (Dr.) unvanıdır. Doktora yapmış olmak bir konuda
uzmanlaşmış olmak, otoriterler arasına girmiş olmak demektir.
Şu bir gerçek ki, yabancı dil zorunlu artık. Hatta İngilizceyi yabancı dil olarak görmemek
lazım. Öğrenmek zorunda olduğumuz ikinci bir dil olarak görmek lazım. Araplar bir kongre
yapıyor, dili İngilizce. Afrika’ya, Orta Asya’ya gidiyorsunuz, kişilerle İngilizce anlaşıyorsunuz.
Dolayısıyla dil problemini mutlaka çözmeniz gerekiyor.
Her konuda biraz uzman olmaktansa bir konuda derinlemesine uzman olmak gerekiyor.
Geçmişte 1600-1700’lerde her konudan bilgi sahibi olmak makbuldü. Bunlara filozof deniyordu.
Bunlar matematik de bilirdi, fizik de bilirdi, şiir de yazardı ama o filozofluk dönemi geçti. Bu
anlayış değişti ve bir konuda uzmanlık önem kazandı.
Biz, üniversite olarak ne yapabiliriz, ne yapmalıyız. Biliyorsunuz enstitülerin kendi binaları
yok. Bunun için yeni bir bina inşa edilecek. Bunun bir bloğu uzaktan eğitim merkezine, bir bloğu

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 6

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
da enstitülere ait olacak. Bundan sonra 4 enstitünün seminer odalarıyla, araştırma görevlisi,
öğretim üyesi odalarıyla kendi binası olacak.
Kütüphanemizde 50 000 elektronik kitap, binlerce elektronik dergi aboneliğimiz var.
Gerçekten her yayına ulaşılabiliyor. Şimdi kütüphaneye gitmeden, evimizde dahi, neredeyse
bütün kaynaklara ulaşabiliyoruz. Şimdiki kütüphane binamız yetersiz, özellikle bilgisayar
sayısında. Bu bölgede fen bilimleri ve sosyal bilimlere yönelik olarak, çok sayıda bilgisayar da
içeren yeni bir kütüphane hayata geçirilecektir.
Lisansüstü eğitimde laboratuarlar çok önemli. Laboratuarlarda yenilemeler yapıldı ama
Üniversitemizde Merkezi bir araştırma laboratuarı yoktu. İleri teknolojiler araştırma merkezi
projesi DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) tarafından 2010 yılında kabul edildi. Hatta bazı
cihazların şartnameleri hazırlandı, alımına başlandı. Merkez, Mühendislik Fakültesine yakın bir
yerde, 2 blok halinde inşa edilecek ve sanıyorum inşaatına 1-2 ay içinde başlanacak. Ancak, ben
hem o araştırma merkezi hem de TEKNOPARK için, açıkçası tedirginlik duyuyorum: Bunların
içini dolduran araştırmacılar olmazsa, burada yeterli araştırmalar yapılmazsa bunun vebali de
başta rektör olmak üzere bizlerin boynuna olacaktır. Çünkü bunlara toplam ¨15 milyon harcama
yapılmış olacak. Buralar, umuyor ve diliyorum ki, sadece gündüz değil, gece de çalışanların
olduğu, ülkemiz için insanlık için ürünlerin geliştirildiği, bilimsel buluşların yapıldığı bilim
yuvaları olacaktır. Türkiye ciddi bir ivme kazanmış durumda. Gerek eğitimde, gerekse araştırma
ve geliştirme (AR-GE) faaliyetlerindeki ilerlemeyi görebiliyoruz. Fakat AR-GE’yi sadece sözü
edilir bir şey olmaktan çıkarmalıyız ve yıllardır halledemediğimiz üniversite sanayi işbirliğini
temel bir görev olarak gerçekleştirmeliyiz.
Sizler bilim adamlığına ilk adımı atmış kişilersiniz. Bu yolun ilk adımı lisansüstü
eğitimdir. Aranızda ciddi bir yarış var. Türkiye henüz doktoralı ya da lisansüstü eğitim almış
elemanlarını tam kapasite kullanabilecek imkânlara sahip değil. Gerek üniversitelerin, kamu
araştırma merkezlerinin, gerekse sanayi ve iş dünyasının laboratuarları eksik ve yetersiz. Artık,
sadece lisans mezunu olmak yetmiyor; yüksek lisans veya doktora mezuniyeti de aranır oldu.
Sizler, bilgili ve donanımlı şekilde mezun olacağınız için avantajlı sayılabilirsiniz. Belli bir
alanda uzmanlaşmış olmak, ister özel sektörde, ister devlet sektöründe olsun, sizlerin araştırmacı,
en azından akademisyen olmanıza yardımcı olacaktır. Ülkemizin geleceği araştırma ve
geliştirmeye bağlıdır. Dünyada bu konuda ciddi bir rekabet var. Bizim petrol kaynaklarımız da
yok, o halde biz tüm ağırlığımızı bilime vermeye mecburuz.
Üniversitemizin zayıf olduğu bir yönü vurgulamalıyım. TÜBİTAK, araştırma projeleri
kanalıyla, yanılmıyorsam ¨1750’ye kadar yüksek lisans, doktora bursları veriyor. Onbeş bin
lisansüstü öğrenci bursunu öğretim üyelerinin yaptığı projelerde çalışan öğrencilere veriyor.
Üniversitemizdeki lisansüstü Tübitak bursu alan öğrenci sayısı, sanırım 20-25’i geçmez. 15 bin
bursun en az 300’ünün üniversitemiz öğrencileri tarafından alınması gerekir diye düşünüyorum.
Bu konuda hocalarınızdan biraz daha çaba bekliyorum.
Böyle bir toplantıyı tertip ettiğiniz için gerçekten sizi tebrik ediyorum. Sanıyorum, bizim
üniversitenin hayatında lisansüstü öğrencilerince düzenlenmiş ilk etkinlik. Bu, aslında
hocalardaki bilgi ve birikimden yararlanma girişimidir. Bu açıdan sizleri tebrik ediyorum
başarılar diliyorum.
OMÜ Rektörü
Prof. Dr. Hüseyin AKAN
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 7

I.Oturum: Lisansüstü
Eğitimde Başarı

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

AKADEMİK HAYATTA BAŞARI YOLLARI
Prof. Dr. Mehmet KURAN
Akademik başarının temelini lisansüstü dönemde alınan eğitim oluşturur. Eğer bu
dönemde, sağlam temeller üzerine kurulu bir bilgi ve tecrübe birikimi sağlanırsa; akademik
hayatın diğer dönemlerinde tek başına ayakta durma sağlanabilir ve başarılı olunabilir.
LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİNİN BİR GÜNÜ
Genel bir değerlendirme yapacak olursak, asistan veya lisansüstü öğrencilerinin bir günü
şöyle özetlenebilir. Sabah fakülteye geldikten sonra çay-kahve faslı ve bunun ardından mail ve
haberlere bakılır. Sonrasında yan odadaki arkadaş ile muhabbet edilir, dün akşamki maç ya da
dizi kritikleri yapılır. Sonrasında danışman hocasının verdiği işler varsa bir saat kadar çalışma
yapılır. Bir süre tez konusu ile ilgili bir şeyler bakmaya çalışılır. 11.30 gibi bugün yemekte ne
var ve nerede yesek düşünceleri ile işten el etek çeker. Yemekten 13 gibi gelir, çay sohbet ve
biraz iş ve 16.30 gibi eve dönüş hazırlıklarına başlanır. Bu durumun bir gün olması halinde
hiçbir sakıncası yoktur, fakat her gün böyle olursa bir problem var demektir. Bu şekilde günler
geçtikçe lisansüstü öğrencinin bilgi birikimi sağlamasından söz edilemez. Bu günü öldürmekten
başka bir şey değildir.
Gerçekten çalışan ve gününün hakkını veren araştırma görevlisi ile günü geçiren(tüketen)
arasındaki fark on yıl sonra ortaya çıkmaktadır. Her ikisi de başarılı olarak doktoralarını
tamamlayıp; kadrolarını alabilirler. Ama aradaki fark bu aşamadan sonra kapatılamaz.
Dolayısıyla akademik hayattaki başarı lisansüstü dönemde gününüzü nasıl geçirdiğinize bağlıdır.
Bu dönemde kişisel gelişim sağlayacak ve bilgi birikimine katkı yapacak olan alanla ilgili
makale okuyup “bilgi yüklemesi” yapmak gerekmektedir.
YABANCI DİL
Lisansüstü öğrenci sadece kendi üniversitesindeki gelişmeleri takip ediyor, ülke içinde
hatta dünyadaki gelişmelerden habersiz kalıyorsa oldukça sınırlı bir ilerleme sağlayacaktır.
İlerlemek için yabancı dil, özellikle İngilizce şarttır. Başka bir yabancı dil bilinse bile
İngilizce olmazsa olmazdır. Dil bilmeden uluslararası platformlarda yer alınamaz, dünyada olup
bitenleri takip etmek imkânsız hale gelir.
Yabancı diliniz iyi değilse, ancak başkalarının size aktardığı bilgiyi alabilirsiniz. Sizin
bilgiyi ana kaynağından almanız söz konusu olamayacaktır. Sokaktaki insana da sorsanız size
yabancı dilin önemli olduğunu ifade eder. Bunlar klasik nasihat gibi algılanabilir. Ancak bir
akademisyen için, akademik hayatta başarı için yabancı dil, kalem ve kâğıt gibidir. Bu konuda
sizlere ayrı bir sunum yapılacaktır.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 9

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
ÇALIŞMA ALANI SEÇİMİ
Akademisyen, kendi alanında dünyada neler olup bittiğini bilmelidir. Çalıştığı alanı zaman
içinde danışmanından daha iyi bilir hale gelmelidir. Çünkü tez konusunu ve alanını danışman,
öğrencisi kadar düşünmez/düşünemez. Konu ile ilgili derinlemesine ve etraflı düşünme görevi
öğrencinindir. Bunları yapabilmek için mevcut bilgilere (yeterli yabancı dil, uluslararası
yayınları takip vb.) hâkim olmak gerekir. Bu hâkimiyet sağlandıktan sonra tez konusu seçmek
gereklidir. İyi bir konuya danışman hayır demez. Öğrenciye göre güzel, danışmana göre öyle
olmayan konuda muhakkak eksik taraflar vardır. Danışman ve öğrencinin tez konusunda
mutabakat sağlaması gerekir.
Sonucu tahmin edilen çalışmayı yapmamak gerekir. Çok basit bir örnek verecek olursak;
“bitki dikiminden sonra sularsam ne olur?” düşüncesini araştırmak sonucu belirli olan bir
durumdur. Eğer yapacağınız çalışmanın sonucunu tahmin edebiliyorsanız o çalışmayı
yapmayınız.
Sonucu merak edilmeyen çalışma yürüten için heyecan vermez. Çalışmada merak ve
heyecan duygusu olmalıdır.
Tez konusu ve çalışma, öğrencinin hayatının bir parçası haline gelmelidir. Araştırmacılığı,
yaşam tarzı haline getirerek özümsemelidir.
Gözlem yapılacak veriler ham rakam olarak kalmamalıdır. Verinin ne anlama geldiğinin
ortaya çıkartılması gerekir. Akademik dilde yükseklik ve alçaklık bir ifade biçimi değildir. Elde
edilen rakamların ne ifade ettiğini görme son derece önemlidir. Belki de araştırmayı yürütmekten
daha önemlidir. Araştırmayı bir teknisyen de yürütebilir, ancak elde edilen verilerin verdiği
mesajı ancak bilim adamları görebilir. Tüm bunları sağlayacak kaynak ve bilgilere ulaşma
imkânı artık her zaman elinizin altında, çevrimiçi dergiler, internet vs. Alanınızla ilgili dergilerin
son sayılarını ve hatta basımda olan makaleleri her ay ya da iki ayda bir düzenli olarak taramak
ve alanınızla ilgili ya da ilgi duyduğunuz konudaki makaleleri okumalısınız. Ancak bu şekilde
bilgi birikimi sağlayabilirsiniz.
ULUSLARARASI FAALİYETLER
Özellikle doktora tez döneminde en az bir defa yurtdışına gidilmelidir. Buna kongrelere
giderek başlanabilir.
Makalelerini okuduğunuz kişiler ile tanışarak onların da normal insanlar olduğu gözlenir
ve bu gözlem kişiyi motive eder ve kendine güveni artırır. Bazen insanlar, yurtdışında
çalışmalarda bulunan bilim insanlarını gözünde büyütebilir. Oysaki tanışıldığında; o yapıyorsa
ben de yapabilirim duygusu tetiklenebilir.
Yurtdışına giderek, başka bilim insanları ile tanışmak çalışmalara önemli katkılar sağlar.
Tüm bunların yanında, bir gün dahi olsa başka laboratuarları veya üniversiteleri ziyaret etmek,
bakış açısının gelişmesi adına faydalıdır. Bu ziyaretleri gerçekleştirmek için kaynaklar
bulunmaktadır. Yeter ki onları değerlendirecek istek olsun.
Kendi alanında söz sahibi ilk beş isim veya merkez belirleyiniz. Bu insanlar veya
merkezler ile yazışınız. Tüm bu faaliyetlerden önce kişinin kendi ödevlerini yerine getirmesi
gereklidir (yani mevcut bilgilerin kazanılması ve yabancı dil gibi). Yayınlar için o insanların
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 10

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
görüşlerini alınız. Ama bu iletişimde usul ve üsluba dikkat etmek son derece önemlidir. Bu bilim
insanları sizlere yardım etmekten kaçınmazlar.
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Başkasına öğretmeye çalışmak size de öğretir. Başkası duymasın
bilmesin mantığı ile yapılan konunun birçok eksiği olur. Paylaşınca ise eksiklikler görülür ve
düzeltilir. Bundan şu anlaşılmamalıdır: Elde edilen veriler verilsin başkaları bundan yayın
yapsın. Tabi ki kendi entelektüel haklarımızı koruyacak tedbirleri almalıyız. Ama bu
çalışmamızın sonuçlarını başkaları ile paylaşmamıza engel değildir.
Uluslararası alanda söz sahibi olmak için ilk başta da değindiğim gibi, gün içerisinde
verimli çalışmak gereklidir.
SON SÖZLER
Araştırma yapmaktan hoşlanmıyor ve öğretmekten zevk almıyorsanız, yanlış meslek ve
yerdesiniz demektir. Konumunuzu tekrar gözden geçirmelisiniz. Hayatta başarılı olmak için
başka alanlara yönlenmelisiniz.
Mevcut laboratuar imkânları sınırlı olabilir, fakat asıl olan düşünme, çalışma ve azimdir.
Yapılan tek bir çalışma ile de dünyayı kurtaracak değilsiniz, önemli olan bilimsel literatüre katkı
yapmaktır. Sonuç olarak akademik hayatta başarı için lisansüstü dönemde gününüzü “dolu”
geçirmeniz gerektiği söylenebilir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 11

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

ÖĞRETİM ÜYESİ GÖZÜ İLE LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ALAN ÖĞRENCİ
Prof. Dr. Ümit SERDAR
YABANCI DİL KONUSU!
Ben de yabancı dile önem vermeniz konusunda tavsiyemle sunumuma başlayacağım.
Çünkü yabancı dil konusu lisansüstü öğrencilerde gördüğümüz en büyük eksiklik.
Her gün kısa süreli de olsa İngilizce çalışmalısınız.
İngilizce çalışmalarınızı müzik ile ilişkilendirdiğinizde daha kolay hatırlarsınız.
Yabancı dili geliştirmek için Erasmus fırsatını iyi değerlendiriniz.
“Zamanımız yok” mazeret değildir.
Hz. Ali “zamanım yok” demenin insanın kendisine söylediği en büyük yalan olduğunu
söylemiştir.
Yapılan bir araştırmada Facebook’ta dünya 2. si, mesaj göndermede dünya 1. si, kitap
okumada ise sondan 6. yız.
“Türkiye’de ortalama TV izleme süresi günde 4 saat 40 dakika, televizyon izlemeye zaman
buluyoruz ama İngilizce çalışmaya bulamıyoruz.
Diğer taraftan Ülkemizde ortalama ömür 70 yıl, uykuda geçen zaman ise 23 yıl, öbür
tarafta uyumak için çok zamanımız olacak…
Dolayısıyla MAZERET YOK!
HAYALLERİNİZE SINIR KOYMAYIN!
Bazı araştırmacılar bu konuda eksik olduğumuzu ve eksikliğimiz nedenlerinin bebekken
dinlediğimiz ninniler ile başladığını ifade etmişlerdir. Bizdeki ninnilerdeki sözler basit, fakat
yabancı ülkelerdeki ninniler ta o yaşta büyük hedeflere yönetmektedir.
Burada diğer bir suç payı da okuduğumuz kitaplara ve izlediğimiz çocuk dizilerine
verilmektedir.
Yabancı ülkelerdeki çocuklar genellikle Alis Harikalar Diyarında, Robinson Crizu gibi
kitapları okurlarken bizimkiler Alaaddinin sihirli lambası gibi kitapları okumakta, dolayısıyla
herşey sihirle, büyüyle oluyor zannetmekte ve daha çocukken hazırcılığa alışmaktadır.
Hedefleriniz büyük olsun, kalıcı işler yapmaya çalışınız.
Gemileri karadan yürütmeyi başaran atalarımız olduğunu unutmayınız.
Hedeflerinizi gözünüzde büyütmeyiniz. ALES, ÜDS, Tez vs…
Önem seviyesine göre önceliklerinizi belirleyerek hedeflerinizi küçük parçalara ayırınız.
Ve planlı çalışınız.
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 12

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
MESLEĞİNİZİ SEVİN!
Türkiye’ de yapılan bir araştırmada insanların %72’ sinin işini sevmediği ortaya
konulmuştur.
Mesleğimizin, işimizin iyi yanlarını görmeye çalışmalıyız.
Öncelikle kendimizi, ailemizi, arkadaşlarımızı, hocalarımızı sevmeliyiz.
Hiçbir insan dört dörtlük değildir. Kusursuz insan ararsanız bulamazsınız.
GÜNLÜK TUTUN!
Biz öğretim üyeleri bazen aklımızdan geçen her şeyi öğrencilerimize söylediğimizi
düşünerek karşılık bekleriz. Oysa belki de istediğimiz şeyleri yeterli ifade etmemiş olabiliriz.
Not almanız, işleri planlı yapmanızı sağlar ve unutma riskini önler.
Ama işi zamanında yapamadıysanız zaman kaybetmeden hocanızı arayın, belki de
hocanızın alternatif bir çözüm yolu olabilir.
İŞİNİZİ EN İYİ ŞEKİLDE YAPMAYA VE ESER BIRAKMAYA ÇALIŞIN!
Başarının detaylarda saklı olduğunu unutmayınız.
Örnek: İstanbul da Güllüoğlu Baklavaları’ nın sahibine başarınızın sırrı nedir diye sorarlar;
“oklava armuttan, odun meşeden, un …. olacak.” cevabını alırlar.
Hemen ziraat ile ilgili bir örnek vermek istiyorum. Aşıda başarılı olmak için kullanılan
malzemeler kaliteli olacak.
ALTERNATİF PLANLARINIZ OLSUN!
Çalışmalarınızı planlarken değişik kişilerden bilgi alın, farklı kişilere danışın,
Atalarımız “On defa ölç bir defa biç” ve “İki akıllıya bir deliye sorun” demiştir.
alın.

Çalışmalarınızda alternatif planlarınız olsun, gerektiğinden daha fazla miktarda materyal
Bilgisayar dosyalarınızı yedekleyiniz.
Dolayısıyla en sevmediğiniz şarkı “AH KEŞKEM” olsun.
ZORLUKLARDAN YILMAYIN!
Olaylar bazen istemediğiniz şekilde gelişebilir.
Sizi kapıdan kovsalar bacadan giriniz.
Dolayısıyla en sevdiğiniz film “HERŞEYE RAĞMEN” olsun.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 13

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
İHTİYAÇLARI İYİ BELİRLEYİN!
Kendi konunuzla ilgili çevrede, özel sektörde vs. neler olup bittiğini gözlemleyin,
İlgili yerleri ziyaret ediniz,
Eksiklikleri iyi saptayınız,
Girişimci olunuz,
İşbirliğine açık olunuz.
KENDİNİZE GÜVENİN!
İnsan kendisini sevmeli ve güven duymalı!
Başarabileceğinize ne kadar inanıyorsanız ancak o kadar başarırsınız, NE FAZLA, NE
EKSİK
İz bırakmak istiyorsanız 3 seçeneğiniz var;
Su üzerine iz bırakabilirsiniz,
Kumlar üzerine iz bırakabilirsiniz,
Kayalar üzerine iz bırakabilirsiniz.
MORALİNİZİ YÜKSEK TUTUN!
Atatürk’e sormuşlar: ‘Nasıl bu kadar harika zaferler ve başarılar kazandınız ?’
Herkes harika, karışık, eşi olmayan stratejik planlar açıklamasını beklerken
Atatürk ‘En önem verdiğim konulardan biri cephedeki komutanları ziyaret edip morallerini
yüksek tutmaktı ’ demiş.
Endişe duyduğunuzda hedefinize ulaşmaya bir karış bile kalsa başarısız olabilirsiniz,
yüzme olayında olduğu gibi…
SOSYAL OLUN!
Arkadaşlarınıza selam verin, bir şeyler ısmarlayınız.
Gezilere, düğüne, gerektiğinde cenazeye de gidiniz.
Her şeyimiz Facebook oldu,
Görüyoruz, konuşuyoruz ama “dokunmadan” yaşıyoruz.
KARARLI OLUN!
En kötü karar kararsızlıktan daha iyidir. Kararlı olma ile ilgili bir fıkra var. Profesör ve
ateist olan son derece kararlı bir kişi ormanda geziyor. Doğa ne güzel ağaçlar, çiçekler, kuşlar
yaratmış vs. deyip gezerken birden karşısına bir ayı çıkar. Bizim profesör kararlı ya ‘Allah’ım
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 14

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
diyor, bu zamana kadar senin varlığını inkar ettim, biliyorum ki şimdi kabul etsem hem
fikirlerime ters düşecek hem de son nefeste söylediğim için kabul olmayacak, bari karşımdaki
ayıya iman nasip eyle de belki insafa gelir beni yemekten vazgeçer der. Ayı birden ayaklarını
yukarı kaldırır ve ‘Allah’ım senin rızan için oruç tuttum diyerek yemeğe başlar...
SAĞLAM DEĞER YARGILARINIZ OLSUN!
Ayaklarınız yere bassın. Olaylara bakış açınız geniş olsun. ÖN YARGILI OLMAYIN!
HAYAT BİR SERVİS SANATIDIR!
İnsanlarla tanışırken, ders anlatırken, seminer sunarken, projenizi ya da tezinizi savunurken
hatta tüm hayatınızda
ETKİLİ BİR İLETİŞİM KURUN!
Etkili bir iletişimde
Kelimeler % 7,
Ses tonu % 38,
Beden dili % 55 önemlidir.
Etkili iletişimde göz teması da çok önemlidir. Oysa tokalaşırken bile karşımızdakinin
yüzüne bakmayı ihmal ettiğimiz oluyor.
“Gülerken göbeği oynamayan adamın samimiyetine inanmam”.
Bilmek farklı şey, bildiğini anlatabilmek farklı şeydir.
Kimseyi küçük görmeyin ve kırmayın!
Hayatın provası yok!
Yarın yok bugün, hayat bir an, o da şu an.
DÜRÜST OLUN!
Amerika’ya seyahat eden kişilere doldurmak üzere verilen formda “bavulunuzda herhangi
bir yiyecek ya da içecek var mıdır?” sorusu yazmaktadır. Hayır, şıkkını işaretlense bile
bavulların detaylı bir şekilde arandığını biliyorum. Evet, şıkkını işaretlesem benim için ihtiyaç
olan gıdaları, görevliler onları bırakmak zorundasın diyeceklerini tahmin ediyorum.
Bunun üzerine şöyle bir cevap yazdım; “Bavulumda sizin için tehlike oluşturabilecek
herhangi bir şey yoktur” dedim ve bunun üzerine herhangi bir kısıtlamayla karşılaşmadım.
KIYAFETLERİNİZ ÇALIŞMA KOŞULLARINA UYGUN OLSUN!
Uygulama derslerinde, laboratuar çalışmalarında fidan dikilirken, çapa yapılırken takım
elbise ile yapamayacağımız gibi herhalde mini etekle de yapmamız uygun olmaz.
Nasrettin Hocanın “ye kürküm ye”
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 15

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
EKİP ÇALIŞMASINA ÖNEM VERİN!
Bir elin nesi var, iki elin sesi var bunu unutmayalım.
Özellikle ekip çalışmaları sonucu yapılan işlerde ben ifadesini kullanmayalım.
“BEN” yok “BİZ” var.
KİMSEYLE REKABET ETMEYİN!
Rakibiniz kendiniz olsun, kendi potansiyelinizi en iyi şekilde kullanmalısınız!
SALKIM SÖĞÜT OLUN!
Kıdeminiz, akademik kariyeriniz arttıkça daha alçak gönüllü olunuz!
Güler yüzlü olunuz!
Başınız dik, yüzünüz ak olsun!
Yüzünüzden tebessüm eksik olmasın.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 16

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

ÖĞRETİM ÜYESİ YETİŞTİRME PROGRAMI
Doç. Dr. Mehmet Ali CENGİZ
ÖYP NEDİR?
Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP), öğretim üyesi ihtiyacını karşılayabilmek
amacıyla, 2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının yurtdışı ve yurtiçi doktora öğrenimini kapsayan
33. ve 35. maddelerinin harmanlanması ile geliştirilmiş yeni bir modeldir. Bu modelde, bir
yandan üniversitelerin bilim ve teknoloji üretme kapasitesi arttırılırken diğer yandan da öğretim
üyesi yetiştirilmektedir.
Yurtiçi-yurtdışı bütünleştirilmiş doktora programı olarak işleyen modelin en önemli
özelliklerinden birisi, mezun olan öğretim elemanının kendi üniversitesine tez danışmanı ile
hazırladığı bir araştırma projesi ile dönmesi ve orada da ortak araştırmalara devam etmesidir.
Öğretim üyesi açığını kapatabilmek amacıyla DPT desteği ile geliştirilen Öğretim Üyesi
Yetiştirme Programı (ÖYP), saygın bir üniversitede, iyi bir araştırma ortamında, gelecekte
önemli araştırmalara imza atacak öğretim üyelerinin yetiştirilmesi için tasarlanmıştır.
ÖYP, ülkemizde uzun süredir sürdürülmekte olan "yurtdışında doktora eğitimi"
programlarına yurtiçinde geliştirilen alternatiftir. Yükseköğretim Kurulu 26.03.2010 tarihinde
yayımladığı "Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına İlişkin esas ve Usuller" ile programın
yürütülme şeklini yeniden düzenlemiştir.
ÖYP ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ KONTENJANLARI
Yükseköğretim kurumları, ÖYP kapsamında alınmasını istedikleri anabilim dalları
itibariyle araştırma görevlisi sayılarını ve araştırma görevliliğine başvuruda bulunacakların lisans
veya lisansüstü mezuniyet alanlarına ilişkin özel şartları belirleyip YÖK’e bildirir. YÖK
Yürütme Kurulu, programa katılmak üzere başvuruda bulunan yükseköğretim kurumlarının
taleplerini değerlendirir ve ÖYP araştırma görevlisi kontenjanlarını belirler.
BAŞVURU VE DEĞERLENDİRME
Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı’na, YÖK Yürütme Kurulu kararı ile YÖK resmi
internet sitesinde ilan edilen ÖYP araştırma görevlisi kontenjanlarına, belirlenen koşulları
karşılayan adaylar ilgili rektörlüklere bireysel olarak başvururlar. Değerlendirme ve atamalar
mevzuat hükümlerine göre yapılır.
ÖYP araştırma görevlisi kadrolarına, ilgili yükseköğretim kurumunun senato kararı ile
ÖYP puanları esas alınarak da atama yapılabilir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 17

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
ÖYP ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ KONTENJANLARI VE YERLEŞTİRME
ÖYP’na öğretim üyesi yetiştirmek amacıyla katılan yükseköğretim kurumları, lisansüstü
öğrenim verebilecekleri anabilim dallarını, bu anabilim dallarındaki öğretim üyesi sayılarını,
eğitim-öğretim ve araştırma altyapılarını, ÖYP dışı mevcut ve bu kapsamda almayı planladıkları
araştırma görevlisi sayılarını ve bu öğrencilerde arayacakları asgari şartları YÖK’e bildirir.
Yürütme Kurulu, YÖK-ÖYP Komisyonunun görüşünü de alarak ÖYP kapsamında
desteklenecek lisansüstü programları, öğrenci kontenjanları ve öğrencilerin kabulüne ilişkin
şartları belirler ve YÖK resmi internet sitesinde ilan eder.
Yabancı Dil Sınav puanı 65 ve üzeri olan ÖYP araştırma görevlileri, YÖK tarafından ilan
edilen ÖYP lisansüstü programlarına, lisansüstü öğrenci olarak kayıt yaptırdıktan sonra, YÖK
Yürütme Kurulu kararı ile ilgili yükseköğretim kurumlarında görevlendirilir.
ÖĞRENİM SÜRESİ
Öğrenim süreleri Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği’nde belirlenen sürelerdir.
Anılan Yönetmelik hükümleri çerçevesinde verilen ek süre boyunca, ÖYP kapsamında verilen
desteklerden yararlanılamaz.
Bu Esas ve Usullerin 7nci maddesi gereğince yabancı dil eğitimi verilen süreler ile
Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği gereğince verilen ek süreler de dâhil olmak üzere
azami eğitim-öğretim süresi içinde çalışmalarını tamamlayamayan, ÖYP’ye devam etmek
istemeyen, kadrosunun bulunduğu yükseköğretim kurumunda görevine başlamayan veya
görevine başlayıp mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeyen ÖYP araştırma
görevlilerine mecburi hizmete ilişkin genel hükümler uygulanır.
DANIŞMAN ATANMASI VE TEZ İZLEME KOMİTESİ
ÖYP araştırma görevlilerine, lisansüstü öğrenim için kayıtlı oldukları enstitü tarafından bir
danışman görevlendirilir. Danışman, her yarıyıl sonunda öğrenci hakkında, ilgili enstitü
tarafından belirlenen esaslara uygun olarak hazırlayacağı değerlendirme raporunu enstitüye
sunar. Bu raporlar düzenli olarak öğrencinin mecburi hizmet yükümlüsü olduğu yükseköğretim
kurumuna iletilir.
Dersleri başarı ile tamamlayan ÖYP araştırma görevlilerinin tez çalışmalarını
değerlendirmek üzere, enstitü tarafından, varsa mecburi hizmet yükümlüsü olduğu üniversitede
görev yapan bir öğretim üyesinin de katılımıyla en az üç öğretim üyesinden meydana gelen bir
tez izleme komitesi oluşturulur. Bu komite her yarıyıl sonunda toplanarak ÖYP araştırma
görevlisinin tez çalışmasını değerlendirerek bir rapor hazırlar. Raporun bir nüshası ÖYP
araştırma görevlisinin mecburi hizmet yükümlüsü olduğu yükseköğretim kurumuna iletilir.
Dersleri başarı ile tamamlayarak tez aşamasına geçen ÖYP araştırma görevlileri, tez
danışmanının olumlu görüşü ve YÖK Yürütme Kurulu kararı ile atandıkları yükseköğretim
kurumunda tez çalışmalarını yürütebilirler.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 18

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
ÖYP GİDERLERİ
ÖYP araştırma görevlilerinin eğitimleri süresince kullanılmak üzere Yükseköğretim
Kurulu tarafından her bir ÖYP araştırma görevlisi için eğitim-öğretim ve araştırma amacıyla
ilgili yükseköğretim kurumuna tahsis edilen kaynaklar; ÖYP araştırma görevlisinin ÖYP
kapsamındaki proje giderleri, yurtiçi ve yurtdışı yabancı dil dâhil eğitim öğretim giderleri, ÖYP
üniversitesine alınacak ofis donanımları, sarf malzemeleri ve makine teçhizat alım ve bakım
onarım destek harcamaları, ilgili mevzuatı uyarınca yurtiçi ve yurtdışı görevlendirme giderleri
(6245 sayılı Harcırah Kanunu uyarınca yapılan ödemeler ile ÖYP araştırma görevlisinin
danışmanlar için ÖYP kapsamında yapılacak ödemeler dâhil), tez çalışmaları ile eğitim programı
kapsamında yapılacak diğer ödemeler için kullanılır.
KAYNAK AKTARIMI
YÖK bütçesinin mevcut veya yeni açılacak tertiplerine kaydedilen ödenekten ÖYP
uyarınca desteklenmesine karar verilen başvurulara ilişkin yürütme kurulu tarafından uygun
görülen tutarlar, tahakkuk ettirilmek suretiyle ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine ödenir.
YÖK tarafından ÖYP kapsamında, yükseköğretim kurumlarına ödenen tutarların karşılığı, ilgili
yükseköğretim kurumu tarafından bir yandan (B) işaretli cetveline öz gelir, diğer yandan (A)
işaretli cetvele ödenek olarak kaydedilir. ÖYP kapsamında yapılacak ödemelere ilişkin süreler ve
miktarlar YÖK Yürütme Kurulu tarafından belirlenir.
ÖYP KAYNAKLARININ KULLANIMI
ÖYP kapsamında ilgili yükseköğretim kurumlarına ödenen tutarlardan yapılacak
ödemelere ilişkin gider gerçekleştirme işlemleri, ÖYP Kurum Koordinasyon Birimi tarafından
yerine getirilir.
HARCAMA BELGELERİ VE MUHAFAZASI
ÖYP kapsamında yapılan harcamaların belgelendirilmesinde Merkezi Yönetim Harcama
Belgeleri Yönetmeliği hükümleri uygulanır. ÖYP faaliyetleri ile ilgili her türlü işlem ve
harcamalara ilişkin belgelerin nüshaları, ilgili yükseköğretim kurumu ÖYP Kurum Koordinasyon
Ofislerinde genel hükümlere göre muhafaza edilir ve denetime hazır halde bulundurulur.
AKTARMA VE İADE
ÖYP kapsamında ilgili yükseköğretim kurumlarına ödenen tutarlar her bir ÖYP araştırma
görevlisi için bu Usul ve Esasların 11 inci maddesinde yer alan dağılıma uygun olarak harcanır.
Aktarma amacı doğrultusunda kullanılamayacağı anlaşılan tutarlar arasında ve diğer gider
kalemlerinden bu gider kalemlerine aktarma yapılamaz. ÖYP kapsamında yükseköğretim
kurumlarına ödenen tutarlardan ÖYP araştırma görevlisinin ÖYP sonunda kullanılmayan
tutarlar, YÖK’ün ilgili hesaplarına iade edilir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 19

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
SORUMLULUK
Yükseköğretim kurumları, bu Esas ve Usullerde kendisine verilen görevlerin mevzuata
uygun olarak ve etkin bir şekilde yürütülmesinden ve YÖK’e gerekli bilgi akışının
sağlanmasından sorumludur
DENETİM
Bu Esas ve Usuller kapsamında yapılan harcamalar, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununa göre denetlenir. ÖYP’nin uygulanmasına ilişkin olarak yükseköğretim
kurumunca yapılan iç denetim sonucunda bu Esas ve Usullere aykırılık teşkil eden bir hususun
tespiti halinde bu durum ilgili yükseköğretim kurumu tarafından YÖK’e iletilir. ÖYP’nin
yükseköğretim kurumlarındaki uygulamaları gerek görülmesi halinde ayrıca YÖK tarafından
denetlenebilir. ÖYP faaliyetlerinde Türk Ceza Kanunu açısından suç teşkil eden fiillerin tespiti
halinde görevliler hakkında ilgili yükseköğretim kurumu tarafından genel hükümlere göre işlem
yapılır. Bu Esas ve Usuller kapsamında yapılan harcamalar Sayıştay denetimine tabidir.
ÇEŞİTLİ VE SON HÜKÜMLER
31.07.2008 tarihinden sonra yükseköğretim kurumlarının araştırma görevlisi kadrolarına
atanan ve halen aynı kadroda bulunan araştırma görevlilerinden, ÖYP puanı, bu usul ve esaslar
çerçevesinde aynı üniversitenin aynı anabilim dalına atanan araştırma görevlileri ile eşit ya da
daha yüksek olanlar, yükseköğretim kurumlarının ilgili yönetim kurullarının önerisi ve YÖK
Yürütme Kurulu’nun kararı ile bu usul ve esaslar çerçevesinde ÖYP araştırma görevlisi
desteklerinden faydalandırılırlar.
SORULAR VE CEVAPLAR
Soru: Eylül ayında ÖYP araştırma görevlisi olarak atandım. Fakat ÖYP hakkında
kapsamlı bilgiyi yapılan bu sunum sayesinde edinebildim. Daha önce ÖYP araştırma
görevlilerine yönelik böyle bir sunum neden yapılmadı? ÖYP Koordinatörlüğü olarak hali
hazırda aktif hale gelemediğinizi söylediniz. Bildiğim kadarıyla üniversitemizde yaklaşık olarak
100 ÖYP araştırma görevlisi var ve aktif hale ne zaman gelinecek?
Cevap: Yaptığınız eleştirilerde haklısınız. Bu aslında sistemin eksikliğinden kaynaklanan
bir durumdur. Sistem yeni olduğu için tam oturmamıştır. Fakat bayağı bir yol almış durumdayız.
Bir ay içinde sorunların büyük ölçüde çözümlendiğini hep birlikte göreceğiz.
Soru: ÖYP araştırma görevlisiyim ve burada yüksek lisans yapıyorum. Bazı
arkadaşlarımız lisansüstü eğitim için görevlendirme ile başka üniversitelere gittiler. Zorunlu
hizmet konusunda bu arkadaşlarımız ile aramızda bir farklılık söz konusu mudur?
Cevap: Siz zaten burada olduğunuz için zorunlu hizmet gibi bir zorunluluğunuz şu an için
yok. Görevlendirme ile başka üniversitelere gidenlere imzalatılan senede benzer bir senet size de
imzalatılacak.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 20

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Soru: Şu ana kadar iki arkadaşımız soru sordu ve kendilerini tanıtırken ÖYP araştırma
görevlisi unvanlarını kullandılar. Biz enstitü temsilcisi arkadaşlar ile yaptığımız toplantılarda
aynı işi yapan fakat bağlı olduğu kadroya göre 33a, 50d ve ÖYP araştırma görevlisi diye
sınıflandırılan üç çeşit araştırma görevlisi olduğu konusunu görüştük. Bir kurumda aynı işi yapan
insanların kadroları neden farklı olsun? Diğer taraftan ÖYP araştırma görevlilerinin yararlandığı
imkânlardan 33a ve 50d’liler yararlanamıyor.
Cevap: ÖYP araştırma görevlilerini bu konuda suçlamak doğru değil. Çünkü kendilerini
tanımlamak için başka bir seçenekleri yok. Aslında ÖYP araştırma görevlileri de 33a kadrosu ile
fakülte kadrosuna atana araştırma görevlisidir. Fakat ÖYP’yi kazandıkları için bu imkânlardan
faydalanabiliyorlar. Bu şekilde farklı kadro türleri olmasına ben de karşıyım. Bu konuyu yeni
YÖK Başkanı ile birebir görüşmemizde özel olarak ilettim. Kendisi de yeni bir sisteme geçiş
yapılacağını, araştırma görevlilerinin bundan sonra sadece merkezi sistemle atanacağını ve bu
gibi farklı kadroların olmayacağını söyledi. Fakat mevcut durumdaki araştırma görevlilerini
ÖYP kadrosuna geçirmek gibi bir yetkiye ne biz ne de baştakiler sahip. ÖYP araştırma
görevlilerine sunulan imkânlar konusunda ise şunu söyleyebilirim ki bu imkânlardan biz öğretim
üyeleri de mahrumuz.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 21

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

BİLİMSEL BİLGİYE ERİŞİM VE BİLGİ OKURYAZARLIĞI
Uzm. Ethem OLUKÇUOĞLU
MERKEZ KÜTÜPHANE HAKKINDA
Merkez Kütüphane ANKOS (Anadolu Üniversite Kütüphaneleri Konsorsiyumu), EKUAL
(Elektronik Kaynaklar Ulusal Akademik Lisansı), TO-KAT(Ulusal Toplu Katalog) gibi ulusal
konsorsiyumların aktif üyesidir. Ayrıca TÜBİTAK- ULAKBİM Türkiye Belge Sağlama
Sistemine dâhil bir kütüphane olarak, zengin dermesiyle devlet, vakıf ve özel üniversitelere,
araştırma merkezlerine diğer kamu kurumu ve kuruluşlarına elektronik ve basılı ortamda belge
sağlama hizmeti veren birkaç üniversiteden biridir. Bununla birlikte Inter Library Loan (ILL)
Kütüphaneler Arası İşbirliği – Kaynak Paylaşımı Projesinde yer almaktadır.
MERKEZ KÜTÜPHANENİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ
Merkez Kütüphane, 4 katlı, 4.748 m2 kullanım alanlı, 3.840 metre raf uzunluğuna sahip,
800 adet raf içeren, 400 kişilik oturma kapasitesi bulunan ve kablosuz internet ağı ile 40 adet
kullanıcıya açık bilgisayarı olan, 48 adet özel çalışma odasının (karel) yer aldığı binada
hizmetlerini vermektedir. Ayrıca; kullanıcılarımızın materyalleri personele gerek duymaksızın
ödünç alabilmelerini, iade edebilmelerini ve süre uzatımı yapabilmelerini sağlayan Ödünç
İstasyonu (Self Check) da kütüphanemizde hizmet vermektedir.
BASILI VE ELEKTRONİK KOLEKSİYON
Misyonu gereği bilgiyi ve bilgi kaynaklarını sağlayan, organize eden, elektronik ve basılı
ortamda kullanıcılarına sunan Merkez Kütüphane, tüm eğitim ve öğretim programlarını destekler
nitelikte materyalleri, koleksiyon seçme ve geliştirme politikasına göre ilaveten kullanıcılarından
gelen istekler doğrultusunda dermesine eklemektedir. Merkez Kütüphanenin basılı
koleksiyonunu; 67.000 kitap, 3.200 başlık süreli yayın, 4.300 özgün tez; elektronik
koleksiyonunu ise; 50 veritabanı, 80.000 kitap, 40.000 tam metin dergi, 1.000.000 özgün tez, 500
sesli kitap, 2.000 DVD, VCD, CD-ROM vb. görsel-işitsel materyal oluşturmaktadır.
Kütüphane web sayfası (http://kutuphane.omu.edu.tr) portal görünümlü olup, araştırmacılar
bu sayfada, katalog tarama,
elektronik kaynakları kullanabilme ve çeşitli kütüphane
hizmetlerinden faydalanabilme imkânı bulabilmektedirler.
BİLGİ OKURYAZARLIĞI NEDİR VE NİÇİN ÖNEMLİDİR?
Bilgi okuryazarlığı kısaca; bilgi gereksinimini tanımlama, gereksinim duyulan bilgiyi
bulma, değerlendirme ve etkin şekilde kullanmayla birlikte iletme becerisi olarak tanımlanabilir.
Bu beceriler çağımızda kaçınılmaz hale gelen yaşam boyu öğrenmenin ön koşuludur. Gerek
eğitimde, gerekse araştırmada niteliği arttırır.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 22

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
BİLGİ ARAMAYA NEREDEN BAŞLANMALI?
Bilgi aramaya genellikle kullanıcıların büyük bir kısmı internette yer alan popüler tarama
motorlarından başlamaktadır. Bu şekilde araştırmaya başlamak araştırmacıların doğru ve
güvenilir bilgiye ulaşmalarında bazı engellerle karşılaşmalarına sebep olmaktadır. Bunların
arasında; web sayfalarında yer alan bazı bilgi kaynaklarının inceleme ve kontrol sürecinden
geçmiyor olması, doğruluk, güvenilirlik ve güncellik kriterlerinin sağlanamaması, bilimsel
yayınların önemli bir kısmının lisanslı ürünlerde yer alması gibi etkenler sıralanabilir. Peki,
kullanıcılar doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmak için nereden araştırmalarına başlamalıdırlar?
Cevap son derece basit: KÜTÜPHANELER!
Araştırmaya kütüphaneden başlamanın kullanıcılara getirdiği avantajlar şu şekilde
sıralanabilir; özenle seçilmiş ve düzenlenmiş, editör ve hakem denetiminden geçmiş basılı,
elektronik ve görsel-işitsel koleksiyonlara ulaşmak, güncel kaynaklar kadar arşiv özelliği taşıyan
eski tarihli yayınlara da erişebilmek, uzman personelden danışma ve yönlendirme hizmeti
alabilmek, bilgi teknolojilerini kullanabilmek, ödeme yapmadan lisanslı bilgiye erişebilmek ve
dolayısıyla erişim isabeti yüksek literatür taramaları yaparak güvenilir ve doğru bilginin kaynağı
olan tam metin bilimsel yayınları kullanabilmek kütüphanenin kullanıcılarına sunduğu imkânlar
dâhilindedir.
Kullanıcı araştırmasına ilk olarak kütüphanenin basılı kaynaklarını sorgulayarak
başlayacak olursa,
kütüphane web sayfasında bulunan katalog tarama menüsünden
(http://libra.omu.edu.tr) LIBRA kullanıcı hizmetleri web sayfasına ulaşacaktır. LIBRA
otomasyon sisteminin web ara yüzü olan bu sayfada kullanıcılar; Merkez Kütüphane ve Eğitim
Fakültesi kütüphanesinde yer alan kitapları, danışma kaynaklarını, süreli yayınları ve
üniversitemizde yapılmış tezleri; anahtar kelime, eser adı, yazar soyadı-adı, konu başlığı yayıncı,
anabilim dalı, gibi erişim uçlarından sorgulayabilmektedirler. Yapılan sorgulama sonucunda;
Dewey Onlu Sınıflama Sistemine göre kataloglanmış ve sınıflanmış materyallerin bibliyografik
bilgileri, yer numaraları (kitabın raftaki yeri), kitapların ödünç alınabilirlik durumu, süreli
yayınların mevcutları ve elektronik yer adresi kapak resimleri gibi bilgiler karşımıza
gelmektedir.
Üniversitemiz Eğitim Bilimleri, Fen Bilimleri, Sağlık Bilimleri, Sosyal Bilimler ve Güzel
Sanatlar Enstitülerinde yapılmış olan yüksek lisans, doktora, tıpta uzmanlık ve sanatta yeterlilik
tezlerinin elektronik ortamda tam metinleri, üniversitemiz akademik, idari personel ve
öğrencilerine araştırmalarında kullandırılması amacıyla açık erişim ve kurumsal arşiv projesi
çerçevesinde kütüphane otomasyon sistemine (LIBRA) aktarılmıştır. Kullanıcılarımız yazarları
tarafından kısıtlanan tezler haricinde bu yayınlara PDF formatında tam metin olarak
ulaşabilmektedirler.
LIBRA üzerinden kullanıcının ödünç aldığı bir kitap, rezerve edilebilir ve bu işlem
sonucunda rezerve edilen kitap, iade edildiğinde ilgili birim tarafından e-posta ya da telefon ile
kullanıcılar bilgilendirilir. Sistemin kullanıcılara sağladığı interaktif hizmetlerden biri de web
üzerinden ödünç alınan materyalin süresini, eğer o kitap daha önce başka bir kullanıcı tarafından
rezerve edilmemişse, üç defaya kadar uzatabilmesidir. Ayrıca koleksiyona eklenen yeni
yayınlarla ilgili güncel duyuru hizmeti e-posta adresinin sisteme kaydedilmesi ile
alınabilmektedir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 23

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
ELEKTRONİK KAYNAKLAR VE ÇÖZÜMLERİ
Merkez Kütüphane çeşitli konsorsiyumlar vasıtasıyla (ANKOS, EKUAL) bütün eğitim ve
öğretim programlarını destekler nitelikteki online veritabanlarına abone olarak, oldukça zengin
bir elektronik dergi, kitap, tez, standart, grafik, bibliyometrik ve atıf dizinlerinden oluşan
koleksiyon meydana getirmiştir. Bunlara örnek verecek olursak; Web of Science (Science
Citation Index Expanded, Social Sciences Citation Index, Arts and Humanities Index),
EbscoHost, Cab Abstracts, Proquest Health and Medical Package + Agricola Plus Text Online,
MathScinet, Oxford Journals, Sage Journals, Cochrane Database, Springer E-Books, Springer
Link, OVID LWW, Wiley Online Library, Informa, Thime Medical Package, MD Consult,
Ebrary Academic Complete, Annual Reviews, British Medical Journals, ASABE, AMA, AVDATA, FSTA (Food Science and Technology), Knovel, IOP, Dentistry and Oral Sciences
Source, Journal of Bone & Joint Surgery American and British Edition, Lebib Yalkın Mevzuat
Bilgi Bankası, HukukTürk gibi veritabanlarına abonelikler sağlanmış ve bunların yanı sıra bir
çok deneme amaçlı veritabanı da web sayfamızdan erişime açılmıştır.
Görüldüğü gibi birçok elektronik kaynak koleksiyonda bulunmaktadır. Bu da bazı
kullanıcıların her bir veritabanını tek tek kullanması sonucunda bilgiye ulaşmalarında çeşitli
zorluklarla karşılaşmalarına, veri ve zaman kaybına yol açmaktadır. Bu sorunların çözümü için
Merkez Kütüphane, bilgi yönetimi hizmetleri çerçevesinde toplu tarama çözümünü sunmaktadır.
Erişim adresi (http://omu.summon.serialssolutions.com/tu-TU ) olan bu toplu tarama
sistemi ile; elektronik ve basılı koleksiyonda yer alan tüm kaynaklara, tek bir ara yüzden basit ve
gelişmiş tarama seçenekleri ile hızlı ve kolay bir şekilde erişim sağlama, SCI, SSCI ve AHCI
kapsamındaki yayınların atıf bilgilerine erişim, akıllı metin kutusu ile anahtar kelime
önerilerinde bulunarak doğru ve güvenilir bilgiye erişmelerinde önemli rol oynama, kütüphane
otomasyon sistemi ile entegre çalışarak, basılı koleksiyonun da erişime dâhil edilmesi, Google
tarzı arama ile daha kolay ve hızlı erişim, sonuçların ilgi sırasına göre sıralanması, erişim isabeti
yüksek kaynakların listenin en üst kısmında görüntülenmesi, detaylı şekilde limitleme,
filtreleme, gruplandırma ve sınıflandırma özellikleri, zaman kazandıran tam metin arama
seçenekleri, tarama sonuçlarının daha hızlı şekilde görüntülenmesi, ön izleme ile bibliyografik
künye, özet, yayın türü, tam metin erişim için akıllı bağlantılar, çok dilde ara yüz seçeneği,
EndNote, Refworks ve ProCite gibi bibliyografik künye yönetim uygulamalarına da kolayca
aktarılabilmesi ve mobil cihazlar tarafından da erişilebilirlik gibi avantajlar elde
edilebilmektedir.
Ayrıca kullanıcıların kendi disiplinlerindeki elektronik yayınları sorgulayabilecekleri,
hangi veritabanında hangi ilgili yayınların yer aldığını, hangi yıldan itibaren tam metin olarak
kapsandığını görebilecekleri e-kaynak yönetim sistemine kütüphane web sayfasından
(http://bw9vy4tq4h.search.serialssolutions.com/) ulaşılabilir. Yine bu sistem içerisinde ayrıntılı
bibliyografik künye bilgileri ile makale arama menüsünden tam metin erişim sağlanabilmektedir.
Kullanıcılar bu sistem ile ilgilendikleri derginin ana sayfalarına ulaşarak, en çok okunan ve son
eklenen makaleleri, derginin arşivini, yazım kurallarını, dergi politikasını, editörleri ve
editörlerin iletişim bilgilerini görüntüleyebilir bununla birlikte o dergi içerisinde arama yapabilir,
yapılan tarama sonuçlarını kaydedebilir, yazdırabilir, e-posta olarak gönderebilir ve güncel
duyuru (alert system), sayfayı kişiselleştirme imkânlarından faydalanabilirler.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 24

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
TÜRKÇE KAYNAKLAR VE ÇÖZÜMLERİ
ULAKBİM'in temel misyonlarından biri de ülkenin akademik bilgi birikimini yansıtacak
bilgi ürünleri geliştirmektir. Bu kapsamda gerçekleştirilen çalışmaların en önemlileri arasında,
araştırmacıların Türkçe bilimsel içeriğe elektronik ortamda erişimlerini etkinleştirmek amacıyla
uluslararası standartlarda geliştirilen ULAKBİM Ulusal Veri Tabanları yer almaktadır.
ULAKBİM tarafından oluşturulmakta olan ulusal veri tabanları; Sağlık Bilimleri,
Mühendislik ve Temel Bilimler, Sosyal ve Beşeri Bilimler, Yaşam Bilimleri ve Hukuk olmak
üzere beş ayrı konu alanındadır. Makaleler, konu uzmanları tarafından, kavramsal dizinlerden
(Thesaurus) seçilen terimlerle indekslenmektedir.
Konu bazlı veri tabanlarının içeriğini oluşturan Türkçe bilimsel dergiler, ilgili konudaki
akademisyenlerden oluşan Akademik Komiteler danışmanlığında belirlenen akademik ve
editoryal başlıklardan oluşan dergi değerlendirme kriterlerine bağlı olarak belirlenmektedir. Bu
veritabanlarından tarama yapılarak tam metin Türkçe makalelere erişim sağlanabilir.
Ayrıca YÖK Tez Merkezinden de Türkiye’de yapılmış tezleri tarayabilme ve yazarları
tarafından izin verilmiş olanlara tam metin olarak erişmek mümkündür.
Google Akademik ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Google Akademik kapsamında Merkez Kütüphanenin abone olduğu elektronik kaynakların
küçük bir bölümü dizinlenmektedir. Yapılan tarama sonucunda bazı kaynakların yanında FullText @ Ondokuz Mayis ibaresi görülecektir. Bu ibare, yanında yer aldığı kaynağın
üniversitemizin abone olduğu bir bilimsel yayın olduğunu gösterir. Full-Text @ Ondokuz Mayis
linki tıklanarak da kaynağın tam metnine erişim sağlanır.
VERİTABANLARINA KAMPUS DIŞINDAN DA ERİŞİM İÇİN GEREKENLER
Üniversitemiz Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığının abone olduğu elektronik
veritabanlarına erişim, firmalar ile yapılan lisans anlaşmaları gereği sadece “Ondokuz Mayıs
Üniversitesi Kullanıcılarına” IP adresi kontrollü sağlanmaktadır.
Çalışma saatleri dışında veya tatil günlerinde elektronik veritabanlarına kampus dışından
ticari internet servis sağlayıcıları üzerinden erişilebilmesi için Bilgi İşlem Daire Başkanlığı
tarafından bir proxy sunucusu (vekil sunucu) kurulmuştur. Proxy sunucu hizmetinden
yararlanabilmek için Bilgi İşlem Daire Başkanlığınca verilen kurumsal e-posta adresine ihtiyaç
duyulmaktadır. Üniversitemiz elektronik posta sunucusunu kullanmayan kullanıcılarımız bu
hizmetten yararlanamayacak, diğer e-posta sunucularından (hotmail, gmail, yahoo, mynet, diğer
kurumlar vs.) gönderilen postalar değerlendirilmeyecektir.
Proxy sunucu hizmetinden yararlanabilmek için Bilgi İşlem Daire Başkanlığınca verilen eposta adresiniz ile; adınız, soyadınız, öğrenci numaranız ve bölümünüz-fakültenizi yazarak
[email protected] adresine e-posta ile başvurmanız gerekmektedir. Başvurunuz incelendikten
sonra onay ve bilgilendirme mesajı omu.edu.tr adresinize gönderilecektir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 25

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

ARAŞTIRMA VE ÖĞRETİM GÖREVLİSİ ALIM ŞARTLARI İLE
TÜBİTAK BURSLARI
Arş. Gör. Murat EMİR
GİRİŞ
Akademisyenlik, belirli bir alanda lisans eğitiminden sonra aynı ya da bir başka alanda alt
bir bilim dalında lisansüstü eğitim yaparak ihtisas kazanma ve araştırma faaliyetlerinde bulunma
işidir.
Akademisyenler, gelişmiş bir toplumda topluma yön veren kişilerdir. Toplumun
gelecekteki yapısını şekillendiren, her alanda ihtiyaç duyulan insanları eğiten ve sorunlara
çözümler arayan yine akademisyenlerdir.
Akademisyen, yaşayışıyla örnektir. Bilimsel olgunluğun vermiş olduğu bakış açısıyla
çevresine faydalı olur ve insanları yararlı işlere yönlendirir.
LİSANSÜSTÜ EĞİTİM BAŞVURULARINDA GEREKEN BELGELER
Lisansüstü eğitim başvurularında birtakım puanlara ihtiyaç vardır:
ALES Puanı
KPDS/ÜDS Puanı
Lisans Not Ortalaması Puanı
Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES)
Yükseköğretim kurumlarında öğretim görevlisi, okutman, araştırma görevlisi, uzman,
çevirici ve eğitim öğretim planlamacısı kadrolarına açıktan veya öğretim elemanı dışındaki
kadrolardan naklen atamalarda, ülkemizde lisansüstü eğitime girişte ve yurtdışına lisansüstü
eğitim için gönderilecek adayların seçiminde ALES puanı belirleyici faktördür.
Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı(KPDS) - Üniversitelerarası
Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS)
Araştırma Görevlisi kadrosuna başvuru yapabilmek için en az KPDS veya ÜDS’den 50
puan almak gerekir. Doktora başvuruları için ise en az 55 puan gereklidir.
Lisans Not Ortalaması
İyi bir not ortalaması akademisyenliğe girişte olumlu intibaının yanı sıra önemli puanlar
kazandırır. Ne yazık ki ALES ve KPDS/ÜDS puanlarını sınavlara girerek arttırma imkânı var
iken; lisans mezuniyetinden sonra not ortalamasını yükseltmenin şu an için ülkemizde imkânı
yoktur. Bu yüzden lisans eğitimindeki derslere önem göstermek ve not ortalamasını yükseltmek
tavsiyemizdir. Detayına ilerleyen kısımlarda değinilecektir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 26

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
OMÜ’DEKİ DOKTORA BAŞVURU KRİTERİ
ALES puanının %60’ı, Lisans not ortalamasının %25’i ve Sözlü sınavın %15’i alınarak
toplanır. Bu toplamın en az 60 puan olması gerekir.
Bu taban puanın üstündeki adaylar, en yüksek puandan itibaren sıralanarak ilan edilen
kontenjanlara göre ilgili programlara yerleştirilir. Toplam puan eşitliği durumunda ALES puanı
yüksek olan aday tercih edilir.
Lisansüstü Eğitim Öğretim Yönetmeliği’ne göre doktoraya başvurabilmek için YÖK
tarafından belirlenmiş asgari koşullar, eğer lisans mezunu olarak başvuru yapılıyorsa ALES’den
en az 70 puan almış olmak, yüksek lisans mezunu olarak başvuru yapılıyorsa en az 55 puan
almak, bunun dışında KPDS-ÜDS’den 55 puan ya da Üniversitelerarası Kurulca kabul edilen
başka bir yabancı dil sınavından muadili puan almış olmak gerekiyor.
ARAŞTIRMA VE ÖĞRETİM GÖREVLİSİ ALIMINDA ŞARTLAR
ALES’ten en az 70 puan almak. KPDS veya ÜDS’den en az 50 puan veya eşdeğerliliği
Yükseköğretim Kurulu’nca kabul edilen bir sınavdan bu puan muadili bir puan almış olmak.
Araştırma Görevlisi kadrosuna başvurabilmek için 35 yaşından gün almamış olmak gerekir.
Araştırma görevlisi alımı iki aşamada olmaktadır. Ön değerlendirmede; ALES puanının
%60’ı, Yabancı dil puanının %40’ı alınmaktadır. Meslek yüksekokullarına müracaatlarda ise
ALES puanının %70’ini ve lisans mezuniyet notunun %30’unu dikkate alarak belirler. Bu
sıralamaya göre son sırada aynı puana sahip birden fazla adayın olması halinde, bu kişilerin
tamamı sınava çağrılır.
Bu ön değerlendirme puanı ile açılan kadro sayısının 4 katı kadar aday yazılı sınava
çağırılır. Başvuru sayısının ilan edilen kadronun dört katından az olması halinde, adayların
tamamı giriş sınavına alınır.
Yazılı sınav sonunda yapılan değerlendirmede; ALES puanının %30’u, Lisans not
ortalamasının %30’u, Yazılı sınav notunun %30’u ve Yabancı dil puanının %10’u alınır.
İki yıllık MYO başvurularında; ALES %35, Diploma %30 ve Yazılı Sınav %35 olarak
değerlendirilir.
Öğretim Görevlisi alımlarında; Lisans düzeyinde eğitim yapılan birimlere başvuracak
öğretim görevlisi adayların en az yüksek lisans mezunu veya lisans mezunu olmak şartıyla en az
alanında on (10) yıl tecrübeli olmak şartı aranır. Önlisans düzeyinde eğitim yapılan birimlere
başvuracak öğretim görevlisi adayların en az yüksek lisans mezunu veya lisans mezunu olmak
şartıyla en az alanında iki (2) yıl tecrübeli olmak şartı aranır.
TÜBİTAK BURSU
TÜBİTAK Türkiye’de Doğa Bilimleri, Mühendislik ve Teknoloji, Tıbbi Bilimler, Tarımsal
Bilimler, Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimlerde (*) lisans sonrası ya da tezli yüksek lisans sonrası
doktora yapmakta olan öğrencilere karşılıksız burs verilecektir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 27

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
 TÜBİTAK YURTİÇİ YL. BURSU
T.C. vatandaşı olmak,
01.01.2012 tarihi itibariyle 27 yaşından gün almamış (01.01.1986 veya sonrasında
doğmuş) olmak,
Daha önce yüksek lisans yapmamış olmak,
Daha önce bu programdan veya 2228 kodlu programdan (SON SINIF LİSANS
ÖĞRENCİLERİ İÇİN YURT İÇİ LİSANSÜSTÜ BURS PROGRAMI ) yüksek lisans bursu
almamış olmak,
BAŞVURU ŞARTLARI
Mezun olduğu üniversitenin not sistemi esas olmak üzere, lisans öğrenimini en az 3,00/4
veya 76,66/100 ağırlıklı genel not ortalaması ile bitirmiş olmak
2009 sonbahar döneminde ya da sonrasında girdiği (ALES) puanı, kayıt yaptırdıkları
yüksek lisans programının gerektirdiği (sayısal, sözel, eşit ağırlık) puan türünde en az 80,00
olmak,
Türkiye’de Doğa Bilimleri, Mühendislik ve Teknoloji, Tıbbi Bilimler, Tarımsal Bilimler,
Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimlerden birinde 2010-2011 öğretim yılı güz yarıyılında ya da
sonrasında yüksek lisans öncesi bilimsel hazırlık okuyor veya yüksek lisans düzeyinde ders
almaya başlamış ve halen öğrenimine devam ediyor olmak
 GÜNCEL BAŞVURU TARİHİ
12-18 Ekim 2012 tarihleri arasında internet üzerinden yapılacaktır.
 AYLIK BURS MİKTARI
Yurt içi yüksek lisans bursundan başka burs, kredi, ücret, maaş, ticari kazanç vb. düzenli
geliri olmayanlar için aylık ¨1.500, olanlar için ise ¨400.
Bursiyer, gelirinin sona ermesi durumunda tam burslu statüye, başka gelir elde etmeye
başlaması halinde de kısmi burslu statüye geçirilir
TÜBİTAK YURTİÇİ DOKTORA BURSU
01.01.2012 itibariyle 30 yaşından gün almamış (01.01.1983 veya sonrasında doğmuş)
olmak,
Mezun olduğu üniversitenin not sistemi esas olmak üzere, lisans öğrenimini en az 3.00/4
veya 76.66/100 ve (tezli yüksek lisans sonrası doktora programına kayıtlıysa) tezli yüksek lisans
öğrenimini en az 3.20/4 veya 81.33/100 ağırlıklı genel not ortalaması ile bitirmiş olmak.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 28

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
 AYLIK BURS MİKTARI
Yurt içi doktora bursundan başka burs, kredi, ücret, maaş, ticari kazanç vb. düzenli geliri
olmayanlar için aylık ¨1.800, olanlar için ise ¨500.
Bursiyerlere ayrıca yılda iki kez (Mart ve Temmuz burslarıyla birlikte) ¨400 ek destek
verilir.
YARARLI KAYNAKLAR
http://personel.yok.gov.tr/AkademikDuyuru/?sayfa=yonetmelik
http://www.tubitak.gov.tr/sid/455/pid/453/cid/25897/index.htm
http://www.osym.gov.tr/belge/1-12592/2012-sinav-takvimi.html

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 29

II. Oturum: Lisansüstü
Eğitim Araştırmalarında Tez
Makale Yazma ile İstatistiğin
Yeri

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

TEKNOPARKLAR VE LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLERİNE KATKILARI
Prof. Dr. Fehmi YAZICI
(Mühendislik Fakültesi Dekanı, [email protected])
TEKNOPARK (TEKNOKENT = BİLİM PARKI) NEDİR?
Teknopark, Ar-Ge yapan firmaların faaliyet gösterdiği bir sosyal yaşam ve iş merkezidir.
Ayrıca yüksek teknoloji kullanan firmaların teknoloji veya yazılım ürettikleri, geliştirdikleri, ileri
bir buluşu ticari bir ürün, yöntem veya hizmet haline dönüştürmek için faaliyet gösterdikleri ve
bu yolla bölgenin kalkınmasına katkıda bulundukları, aynı üniversite, ileri teknoloji enstitüsü ya
da Ar-Ge merkez alanı içinde veya yakınında; akademik, ekonomik ve sosyal yapının
bütünleştiği site veya bölgedir.
NEDEN TEKNOPARK?
Çağımızda rekabet edebilmek için gelişmiş ülkelerin yöneldiği alanlara ağırlık vermeliyiz.
Bu bağlamda teknoparklar kalkınmanın ve lider ekonomilerin vazgeçilmez unsurlarıdır.
Üniversitelerle birlikte çalışmanın en modern şekli teknoparklardır. Teknolojik
gelişmelerden uzak kalmamak için sanayicilerin üniversitelere, üniversitelerin de sanayicilere
ihtiyacı vardır ve birlikte çalışarak projeler oluşturmak zorundadırlar.
Teknoparklar; üniversitenin bilinmeyen ve değerlendirilemeyen altyapısından (mevcut
laboratuar, araç – gereç ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezleri) faydalanmak ve Ar-Ge
personeli ile beraber çalışmak,
Üniversite ile birlikte ve kanunla korunmuş, muafiyetler getirilmiş bir bölgede Ar-Ge
yaparak maliyetleri önemli derecede azaltmak,
Üniversitenin sahip olduğu tüm sosyal imkânlardan faydalanmak (olimpik yüzme havuzu,
konferans salonları, oteller vs.) için gereklidir.
TEKNOPARKLARIN FAALİYET ALANLARI
Yazılım, bilişim, elektronik, ileri malzeme teknolojileri, tasarım, nanoteknoloji,
biyoteknoloji, otomotiv, tıp teknolojileri, yenilenebilir enerji teknoparkların faaliyet alanlarıdır.
DÜNYADAKİ TEKNOPARK ÖRNEKLERİ
Silikon Vadisi-ABD (Dünyadaki ilk teknopark - piyasa değeri 1 trilyon $, 300 000 daha
fazla çalışan), Sophia Antipolis Bilim Parkı - Fransa (Avrupa’nın en eski ve en büyük
teknoparkı), Hsinchu Bilim Parkı –Tayvan, Cambridge Bilim Parkı – İngiltere.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 31

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
TÜRKİYE’DEKİ TEKNOPARKLAR
 Teknoparkların Kamu ve Üniversite Personeline Avantajları
Bölgelerde görevlendirilen öğretim üyelerinin bölgeden elde edecekleri gelirler üniversite
döner sermaye kapsamı dışında tutulmaktadır.
Öğretim elemanları, Üniversite Yönetim Kurulu izni ile yaptıkları araştırmalarının
sonuçlarını ticarileştirmek amacı ile bu bölgelerde şirket kurabilmekte, kurulu bir şirkete ortak
olabilmekte ve/veya bu şirketlerin yönetiminde görev alabilmektedir.
Bölgede yer alan faaliyetlerde idari personel olarak hizmetine ihtiyaç duyulan kamu kurum
ve kuruluşları ile üniversite personelinin, yönetici şirkette görevlendirilmeleri sağlanmaktadır.
 Türkiye’deki Teknoparklar
Çizelge 1. Türkiye’deki Teknoparklar
Sıra

Bölge Adı

Kuruluş Tarihi

Alan (m2)

1

ODTÜ TEKNOKENT TGB

10.06.2001

1.218.930

2

Tübitak Marmara Araştırma Merkezi Teknoparkı

10.06.2001

244.389,53

3

İZMİR TGB

12.11.2002

2.188.200

4

ANKARA TGB

12.11.2002

372.863

5

GOSB TEKNOPARK TGB (Gebze)

12.11.2002

124.287

6

İTÜ ARI TEKNOKENT TGB

10.01.2003

943.921,02

7

HACETTEPE ÜNİV. TGB

10.01.2003

2.117.084

8

KOCAELİ ÜNİV. TGB

10.04.2003

200.000

9

ESKİŞEHİR TGB

10.04.2003

503.147

10

YILDIZ TEKNİK ÜNİV. TGB

10.04.2003

103.129

11

İSTANBUL ÜNİV. TGB

08.08.2003

716.842

12

SELÇUK ÜNİV. TGB

08.08.2003

325.348,08

13

BATI AKDENİZ TEKNOKENTİ TGB (Antalya)

30.04.2004

1.820.867

14

ERCİYES ÜNİV. TGB (KAYSERİ)

30.04.2004

277.049

15

TRABZON TGB

30.04.2004

20.396,34

16

ÇUKUROVA TGB (ADANA)

17.07.2004

859.585

17

ERZURUM ATA TEKNOKENT TGB

05.03.2005

60.144

18

MERSİN TGB

18.06.2005

96.405

19

GÖLLER BÖLGESİ TGB (ISPARTA)

08.09.2005

112.390

20

ULUTEK TGB (BURSA)

08.09.2005

512.487,91

21

GAZİANTEP ÜNİV. TGB

09.05.2006

163.138,24

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 32

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
SAMSUN TEKNOPARK’IN KURULUŞ ÇALIŞMALARI
21 Aralık 2006 tarih ve 2006/400 karar nolu Senato kararı ile 86 783 m2 alan tahsis
edilmiştir. Fakat “2/B kapsamına alınabilecek orman alanı ve jeolojik sakıncalı alan” olmadığına
dair belge alınamadığından ve daha birçok engellerle karşılaşıldığından işlemler sonuçsuz
kalmıştır.
Sonunda Samsun Teknopark, Bakanlar Kurulu’nun 28 Temmuz 2009 tarihli kararı ile
kurulmuş ve 04 Eylül 2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. 2011 yılında 1/5000 ve
1/10000 ölçekli planlar hazırlanarak yollar bu haritalara işlenmiş ve Belediye İl Genel
Meclisi’nden geçerek kanunlaşmıştır.
Yönetim Kurulunun Yapısı


Ondokuz Mayıs Üniversitesi

1 kişi



Samsun Büyükşehir Belediyesi

1 kişi



Samsun Ticaret ve Sanayi Odası

1 kişi



Ondokuz Mayıs Üniversitesi Vakfı

1 kişi

Diğer 3 üye Genel Kurul tarafından seçilir.
SAMSUN TGB’NİN SON DURUMU


İdari Bina ve Kuluçka Merkezi Binasının ihalesi yapılmıştır.



Temel kazı çalışmaları devam etmektedir



1 ay içersinde resmi temel atma töreni planlanmaktadır

Şekil 1. Samsun TGB’nin uydudan bir fotoğrafı

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 33

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

LİSANSÜSTÜ EĞİTİMDE YABANCI DİL
Prof. Dr. Zeki KARAKAYA
OMÜ, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü
GİRİŞ
Bu çalıştayda “Lisansüstü Eğitimde Yabancı Dil” konulu bildiri sunulacaktır. Ancak
konunun ayrıntılarına girmeden bilim dil ilişkisi, bilim dili, Türkçe’nin bilim dili olup olmadığı,
bilimde tek dillilik, çok dillilik, yabancı dil politikamız, yabancı dil algısı ve anlayışı gibi
konularda kısaca ön bilgi verilecektir. Yabancı dil eğitimi ve öğretimi, gelişim psikolojisi
doğrultusunda yeti ve beceri geliştirmeye dayanmaktadır. Yabancı dil eğitiminde en önemli ve
temel sorun “edinme” ile “öğrenme” ayrımının yapılmadan eğitim yapılmasıdır. Bunun için en
iyi model anadil gelişimi modelidir. Zamanında edinilmeyen yabancı dil öğrenilemeyecek ve
içselleştirilemeyecektir. Lisansüstü eğitimde yaşanan sorunlar da söz konusu temel sorunlardan
kaynaklanmaktadır. Bu bildiride bazı gerçeklikler göz önünde bulundurularak dinleme, anlama,
konuşma ve çeviri becerileri hakkında pratik önerilerde bulunulacaktır.
1. BİLİM NEDİR?
Bilim hakkında sayısız ve sınırsız yorum, görüş ve tanımlamalar vardır: Örneğin İsmail
Haluk Gökçora bilim hakkındaki görüşlerini şöyle dile getirmektedir: “Bilim ‘sonuçların
oluşturduğu bilgiler bütünü’ olmayıp yalnızca belli zaman biriminde elde edilmiş olan bilgi
birikimini ifade eder. Yaratılan bilim objektif de olsa; nerede, ne zaman, ne için ve kimin
yararına kullanılacağı toplumsal ilişkilerin sonucunda belirlenmektedir. Örneğin insan
genomunun deşifre edilmesi nitel ve nicel olarak objektif ve bilimsel bir bulgu olmasına karşın,
sermaye tarafından patent altına alınmak istenmesi ekonomik, siyasal ve egemenlik sorunu
haline dönüşmüştür. Bilimin nasıl oluşacağına ve kimin yararına birikeceğine toplum sınıfları
karar verirken, bilimi içinde yaratan ve yaşatan fiziki kurumlar üniversitelerdir.” (Gökçora 2004)
2. DİL VE BİLİM İLİŞKİSİ
Bilim adamlarının iletişim kurmaları bilimsel çalışmaların çekirdeğini, özünü
oluşturmaktadır. Bilim bugün daha çok dilsel olarak, yayın olarak vardır ve yaşamaktadır.
Bilim adamları araştırma hak ve özgürlüğüne sahip oldukları gibi, araştırma sonuçlarını
açıklamak ve eleştiriye açmak zorundadır. Çünkü fikirlerin çatışmasından hakikatler doğar.
Bilimsel çalışmaları yayınlama ve dışa vurum biçimi bilim adamının kendine aittir, (yazılı –
monolog, (yayın) sözlü - monolog (konferans), sözlü - diyalog (oturum). Yayınlanmayan
bilimsel bilginin değeri yoktur.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 34

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
3. BİLİM DİLİ
Bilim dili belirli bir alana ait formel dil yapısı olan dildir. Akademik (bilimsel) yazma
güncel dilden farklıdır. Bilimsel metinlerde (yazılı, sözlü) normal insanın kullandığı dilsel
ifadeler kullanılmaz. Bilim dili sonradan oluşturulan, özel bir dildir. Bilim gerçekliği içinde özel
anlamı, kendine göre özellikleri olan dildir.
Konuyla ilgili sürekli sorulan sorular: Bilim dili normal, standart, yaşayan dilden farklı
olmalı mıdır? Herkesin anlayacağı ve kullanacağı ortak bir bilim (matematik) dili olabilir mi?
Teori oluşturma dili olabilir mi? Bilimsel gerçekler halka hangi dille anlatılmalıdır? Evrensel
alan dilinin ana dil bağlantısı nasıl olmalıdır? (Otto Neurath: “Gemiciler gemilerini denizde tamir
ederler”.)
3.1.TÜRKÇE BİLİM DİLİ MİDİR?
UNESCO raporlarına göre; Türkçe dünya dilleri arasında beşinci sırada yerini almıştır. İkiyüz milyondan fazla nüfus 12 milyon kilometre kare alanda Türkçe konuşmaktadır. Türkçemiz
okunduğu gibi yazılan, yazıldığı gibi okunan, grameri kolay ve mantıklı, ondalık sisteme ve
dolayısıyla çağdaş bilgi -işlem sistemlerine çok uyum sağlayan bir dildir. (Bkz. Gökçora 2004)
Hiçbir dil dizgesi, doğasından bilim dili değildir. “Bir dilin bilim dili olmasının önkoşulu o
dilin konuşulduğu toplumda bilim üretiminin var olmasıdır.” (Ergenç 2001)
Bilimsel anlayışın, bilim eğitiminin, ona bağlı olarak bilim üretiminin ve bilim etiğinin var
olduğu her toplumun dili, bilim dilidir. “Türkçe neden bilim dili olarak kullanılamasın? Yeter ki
bunu yapabilecek bilim insanları olsun.” (Akarsu 2001). Türkçe’yi bilim dili yapmak için
Türkiye’de bilim yapmak gerekir.
3.2. YANLIŞLIKLAR
“Türkçe (lehçelerinin fonetiği, morfolojisi ve sentaksı), yabancı dilin etkisiyle ve içine
giren değişik anlamları ifade eden terimlerin kaotik yapısı yüzünden bilimsel bir temele
oturtulamamıştır. Türkiye’de Türkçe adı altında çıkan bilimsel yayınlarda kullanılan sözcüklerin
en az üçte birini yabancı sözcükler oluşturmaktadır. Günümüzde denizcilik, havacılık, hukuk, tıp,
ekonomi, teknoloji ve sanat gibi çok çeşitli alanlarda kullanılan sözcükler yabancı dillerin
egemenliğindedir.” (Gökçora 2004)
Ruşen Keleş; “YÖK’ün yanlış politikaları Türkçenin bilim dili olmasına engeldir.
Ülkemizde profesörlük, doçentlik, araştırma görevliliği gibi akademik ünvanları kazanmak için
çeşitli yabancı dil sınavlarından geçmek zorunluyken Türkçe kullanma yeterliliğinin hiçbir
noktada denetlenmediğini vurgulayarak, günümüzde Türkçe’nin bilim dili niteliğinin
yıpratılmasının etmenlerinden birini ortaya koymaktadır (Keleş 2001).
Akademik şanlar ve konumlar için hep yabancı dilde (Uluslararası SCI: Science Citation
Index ya da SSCI: Social Science Citation Index) yayınlar zorunlu tutulmakta, Türkçe yayınlar
akademik açıdan anlamsızlık, yersizlik noktasına indirgenmektedir (Türkçe yayınlanan bilimsel
eserlere gereken önem verilmemekte ve üstelik küçümsenmektedir). Bu da elbette Türkçenin
bilim dili olma sürecini olumsuz etkilemektedir. Oysa evrensel bilimde varlık göstermenin
olmazsa olmaz koşulu, özgün, özgür, araştırmacı, sorgulamacı, bağımsız bilimsel çalışmaların
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 35

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
gerçekleştirilmesidir. Düşünce aracı/ortamı kendisine yabancı olan bir bilim insanı nasıl özgün
ve yaratıcı araştırma yapabilir? (Bkz. Bilgen 2006 )
3.3. ÖNERİLER
Başarıya kendi özkaynaklarımızla ve onların en değerlilerinden olan dilimizle ulaşacağız.
Türk halkına hizmet edecek bilim - insanının öncelikle anadilini iyi bilmesi ve doğru kullanması,
halkıyla iletişimini sağlam tutması gereklidir. Özellikle ülkemizin öğretmenleri, basın - yayın
üyeleri, bilim insanları, başka dillerde yapılanları çalıntı kavramlar içinde kullanma, kolaycılık
ve tembelliğinden kurtularak, topluma önder bireyler olarak hareket etmelidirler. (Gökçora 2004)
Türkçe ne kadar çok bilim dili olarak kullanılırsa, kültür, müzik, edebiyat, sözlü-yazılıgörüntülü yayın olarak güçlü ve etkili bir dil olursa, Türk kültür varlığı olan dilimiz de o kadar
uzun korunur ve yaşar olacaktır. Dile sahip çıkılmazsa, gelecek kuşaklara bilgi, beceri, tutum ve
davranışları ileten bilim dili için Türkçe kullanılmazsa, Latince’nin başına geldiği gibi unutulur,
ölür. (Gökçora, 2004)
Bilim dili Türkçe’nin yetkinleşmesi için alınacak kurumsal önlemlerin başında, akademik
şanlar için gerekli koşullar arasına bir yandan Türkçe yazma ve iletişim becerilerinin
sınanmasını, bir yandan da Türkçe özgün bilimsel yayın yapmış olmayı getirmek vardır. Bu, ilk
aşamada uluslararası, yabancı dilde yayın zorunluluğunun yanı sıra getirilecek bir koşul
olmalıdır. “Kurumsal önlemlerin ötesinde, her birimizin tek tek bilim insanı olma sorumluluğuna
sahip çıkmamız, korkusuzca özgün ve bağımsız düşünmenin gereklerini yerine getirmemiz,
fazlasıyla alın teri dökmemiz zorunludur. Bu yalnızca kendi bireysel varlığımıza ya da ülkemize
karşı değil, doğrudan doğruya insanlığa karşı da görevimizdir.” (Bkz. Bilgen).
4. BİLİM DİLİ İNGİLİZCE MİDİR?
Batı dünyasındaki bilimsel araştırmaların % 50 si Amerika’da yayınlanmaktadır. Dünya ve
insanlık Amerika üzerinde küreselleşmekte, böylece bilimsel arenada Amerikan düşüncesi hakim
olmaktadır. Bugün bilim İngilizcenin (ABD ve Anglosakson) baskısı altındadır. “İngilizce’nin
dilimizi işgal etmesi evrensel niteliğinden çok ekonomik ve siyasal nedenledir. Yoksa
Türkiye’deki bazı bilim çevrelerinin ileri sürdüğü gibi İngilizce, kesinlikle evrensel bilim dili
değildir.” (Gökçora 2004).
Gerçi bilim dilinde bilgiye hızlı ulaşma bakımından İngilizcenin geldiği nokta göz ardı
edilemez, ancak başka düşünme ve düşünceyi ifade etme biçimlerine, düşünme modellerine ve
dil yapılarının unutulmasına da neden olur, sonra her bilim dalı aynı ölçüde İngilizce normlarıyla
gelişmez. Fen bilimleri uygun olabilir, ancak sosyal bilimler ana dil ve çıkış bilim kültürü
çerçevesinde gelişmelidir. Örn. Hukuk, dil, kültür, norm ve kurallarını ait oldukları dil kültürü
içinde ifade edilmelidir.
“Avrupa Birliği tarafından 2001 yılı Avrupa’da “çok dillilik” yılı ilan edildi. Burada en
önemli amaç; Anglo-Amerikan hâkimiyetinin bir ölçüde kırılması, ana dilin dışında birden fazla
yabancı dilin öğrenilmesine toplumların özendirilmesi ve yönlendirilmesidir.” (Bkz. İlkan 2002)

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 36

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
5. BİLİMDE TEK DİLLİLİĞİN SAKINCALARI
Bilim tek dilli olursa; i) Bilimsel ve teknolojik gelişme kaydetmeyen ülkelerin dilleri ne
olacak? ii) İngilizce’nin lehçesi mi olacak? ii) Ya da küçülüp Lehçe olarak mı kalacak?
Tek dille bilimsel anlaşma olabilir, ancak hem ortak dil hem de diğer diller için bedeli ağır
olur. Hedef dilde araştırma yapan kişiler milli, kültürel düşünce zenginliğini ortadan kaldırır.
Bilimsel özgünlüğe engel olur. Farklı bakış açısı veya düşünce ortadan kalkar. Farklı yaklaşım
biçimleri olamaz. Başkalarının bilimsel düşüncelerini kendi bilimsel eleştiri sürecinden geçirerek
yeniden değerlendirme imkânı azalır.
Dünya dili olmanın bedeli vardır. Gelişen bilim dili veya dünya dili İngilizce bir kültürün
dili değildir. Dil dünyasının değişmesi İngilizceyi de değiştiriyor. İngilizce kontrolsüz gelişiyor
ve dönüşüyor, çoklu oluşumcu bir dil (plursentrik).
Varlık, dil ve kimlik bunalımı açısından da dilini koruyamayan toplumlar kültürel, politik
ve ekonomik kimliklerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Dil ve kültür öğesi
toplumların ekonomik ve politik güçlerini ayakta tutar (Bkz. A-M. Thiesse 1999). Kadim
medeniyetlere veya Bilim kültürüne sahip toplumların kökleri sağlamdır. Bilimsel dil ve
düşünce kültürünün korunması gerekir.
Dünyayı tek merkezden yönetme ve tek tip insan oluşturma anlayışı insan fıtratına
aykırıdır, kültür zenginliğini, bilim ve sanat gelişimini engeller. Bilimini üretmeyen ülkeler yok
olmaya mahkûmdurlar. “Önemsenmeyen ve işlenmeyen bir bilim dili olarak Türkçe, giderek
zayıflayacak, evde ve sokakta basit bildirişimler olarak kullanılan bir ağıza dönüşecektir.”
(Gökçora 2004). Bunalımları yok etmek için anadilde eğitim ve bilim şarttır.
6. ÇOK DİLLİLİK, ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK POLİTİKASI
Daha şimdiden; modern iletişim araçları çok dillidir, tam özgünlük ve orijinallik önemlidir,
çok milletli ve çok kültürlü komşuluk esastır ve karşılıklılık, etkileşim, diyalog kurma, hoşgörü,
samimiyet önemlidir.
Bilimsel çok dilliliğe önem vermek; birçok dilde yayınlamak önemlidir. Bilim merkezleri,
teknoloji merkezleri ve üretim merkezleri farklı olabildiği gibi, teknoloji ürünlerinin kullanım
kılavuzları birçok dilde yazılabilmektedir (USA, GB, DE, TR). Bilimsel çalışmaların ve
yayınların çeviri süreçlerini kolaylaştırmak ve tek dilde yayın yerine çeviri - yayın anlayışına
geçmek gerekmektedir. Farklı bilim kültürlerinin geçişkenliğini sağlamak önemlidir. Bilim ve
bilgi biçimlerinin çevirisi değil, yani taklidi etkinlik değil, muhatap olmadır, çıkış ve hedef bilim
kültürü anlayışının karşılaşmasının vuku bulmasıdır.

7. BİZİM YABANCI DİL POLİTİKAMIZ
Dünyadaki iletişim dili İngilizce de olsa, Avrupa Birliğinin öngördüğü çok dillilik
konusunu hayata geçirmeliyiz. Yabancı dil politikalarımız içerisinde Batı Dillerinin yanı sıra,
komşu ülkelerin dillerinin ve kültürlerinin öğretilmesi de yer almalıdır. Yabancı dilin amaç
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 37

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
konumundan araç konumuna getirilerek “kültürler arası öğrenmenin” gerçekleştirilmesidir. Bu
nedenle kültürler arası ders şekli, bizim şartlarımıza göre “kuram - uygulama” bağıntısı
içerisinde belirlenmelidir (Bkz. İlkan).
8. LİSANÜSTÜ EĞİTİMDE YABANCI DİL ALGISI
Günümüzde lisansüstü eğitimde yabancı dil konusundaki yanlış algılar şunlardır: i) Sınav
algısı: Sınavı geçene kadar. ii) Ayak bağı, zaman kaybı. iii) İşi bitene kadar, makaleyi okuyup
anlayana kadar. iv) Toplantıyı bitirene kadar. v) Hafife alma, erteleme, öteleme. vi) Dilin
önemini küçümseme: Zaruret hâsıl olunca dilin önemini anlama. vii) Klasik koşullu öğrenme.
viii) Dil denince dilbilgisi ve kelime bilgisi algısı. iix) Başkasına yazdırma, çeviri yaptırma
algısı.
8.1. DİL BİLMEK NE DEĞİLDİR!
i) Lisansüstü eğitimde yabancı dil öğrenme hedefleri dil edinmeye ve öğrenmeye yönelik
değildir, ii) Sadece kelime bilgisi ve dilbilgisi dil bilmek değildir, iii) Bilimsel bir metni okuma,
anlama ve makale yazmak dil bilmek değildir, iv) Kalıp ifadelerle makale yazmak dil bilmek
değildir, v) Kalıp ifadelerle konuşmak dil bilmek değildir, vi)Türkçe düşünüp yabancı dilde
bilimsel konuşmak veya makale yazmak dil bilmek değildir, (Türkçe düşünüp yabancı dilde
okuryazarlık olmaz) vii) Tek yanlı (kelime kelimesine) çeviri veya dilsel aktarım yapmak dil
bilmek değildir.
8.2. GERÇEKLİKLER
Artık küresel bir bilim dünyasında yaşıyoruz ve bilimde çok dillilik önemli. Sınavı geçene
kadar öğrenmek değil, hayat boyu öğrenmek gerekir. Yani, edinecek ve içselleştirilecek düzeyde
öğrenme ve güncel iletişim ve mesleki iletişim için öğrenmek şarttır. Akademik ortak olmak ve
iletişim kurmak ve bilim merkezlerindeki hareketlilik (proje yapma), lisansüstü eğitim ve
öğretimde hareketlilik (Erasmus vb), uluslararası bilimsel gezi, gözlem, etkinlik ve toplantılar
önemlidir.
9. EDİNME VE ÖĞRENME
Dil edinilir, öğrenilmez. Edinme ve öğrenme farklıdır. Edinilmeyen, sadece öğrenilen dil
unutulur. Edinme yaşı öğrenme yaşı bellidir/farklıdır. Dil edinimi çocukluk döneminde
gerçekleşir. Yetişkinlik döneminde bilişsel öğrenme gerçekleşir. Etkili öğrenme yaparak,
yaşayarak, iletişim kurarak gerçekleşir. Dilsel yeti ve becerilerini geliştirmek farklıdır, bilimsel
dil kullanmak farklıdır. Temel beceriler geliştirilmeden alana yönelik yabancı dil öğrenilemez.
Bu yaklaşımla dil öğrenenler sosyal iletişim kurmada güçlük çekerler.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 38

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
10. DİL ÖGRENME İLKELERİ
Önce yeti ve beceri geliştirmelidir. Sonra bilgi becerileri geliştirmelidir. Önce edinme
sonra öğrenme. Öğrenme sürecinde ÖĞRENMEYİ ÖĞRENMEK gerekir. Yabancı dil
öğretiminde her türlü derde deva olacak tek bir ve en iyi yaklaşım yoktur (eklektik yaklaşım
doğrudur). Güncel ihtiyaç iletişimsel becerileri geliştirmek olduğu için iletişimsel yöntem tercih
edilebilir, diğerlerinden yer, zaman ve duruma göre yararlanılır (öncelik olabilir). 4 temel beceri
(dinleme, konuşma, okuma, yazma) ve bilgi becerileri (kelime ve dilbilgisi) tümleşiktir,
eşgüdümlü gelişir, ancak sıralaması öğrenici tipine göre değişebilir (doğal esas: Dinleme-anlama,
konuşma/okuma - anlama, yazma, kelime ve dilbilgisi eşgüdümlü, bağlamsal).
11. BİLİMSEL ÇEVİRİ
Dile hâkim olanların makaleyi yazmaları, alan uzmanlarına okutmaları konu ve dil
bakımından tashih ettirmeleri, yazarın (konuya hâkim olup da dile hâkim olmayanların)
çevirmenle birlikte çeviri yapmaları, mümkünse alan bilgisine hâkim olan çevirmenle çeviri
yaptırmaları, alana hâkim olmayan çevirmenlere alan bilgisi verilerek çeviri yapılması,
makalenin alan dilinde kaleme alınması, çevirinin alan diline ve bilimsel üslubuna göre
yapılması, makalenin özgünlüğünün içerik ve biçim açısından korunması, yazı üslubunun
makalenin yazarı tarafından konması ve çevirmen tarafından korunması, yabancı dilde veya
hedef dilde ilk yazılım sürecinde oldu - bitti algısına sahip olunmaması, yazının olgunlaştırılma
sürecinin olduğunun kabul edilmesi, her tashihte hayal kırıklılığına düşülmemesi, son tashihin
mutlaka anadil kullanıcısı alan uzman tarafından yapılması uygun olacaktır.
Çıkış dilinde anlama- kavramanın yapılması (Türkçeden Türkçeye çevirme: Örn. tartışma
vb). Anadilden (çıkış dilinden) hedef dile aktarma sürecinin yapılması (Türkçeden Almancaya
çeviri). Hedef (yabancı) dilde çeviri yapılması (Almancadan Almancaya çeviri).
Dikkat edilecek hususlar: temel anlamını kaybetmeden, konu dışına çıkmadan, içerik ve
biçim bağdaşıklığını ve tutarlılığını bozmadan yapılması gerekir.
Alan bilgisine ve yazım yönergelerine hâkim olmayan çok sayıda uzman veya
çevirmenlerin tashihi yukarıda belirtilen temel ilkeleri bozabilir: Her tashihçi kendine göre
kısmen veya tamamen makaleyi yazabilir/bozabilir. Her tashihten sonra makalenin yazarı veya
uzman alan çevirmeni tarafından yeniden gözden geçirilmesi gerekir (aslından ve üslubundan
sapmaması gerekir). Mesleki/bilimsel alan bilgisine ve alan diline hâkim olunması ve aynı
konularda yazılmış yayınların okunmasının kulak - dil, göz - dil, yazı - dil alışkanlığının
oluşturulması uygun olacaktır.
12. KONUŞMA BECERİSİ
Dinleme – anlama veya kulak-dil alışkanlığından sonra: konuşma isteği olmalı, sık sık
konuşmalı, planlı, programlı konuşulmalıdır. Konuşulan dil anlaşılır olmalıdır.
Konuşma eylemi dilsel öğrenmenin tümünü destekler veya geliştirir. Konuşma sayesinde
insan dilbilgisi de öğrenebilir. Dilbilgisi öğrenme çalışmaları her türlü öğrenme biçimlerini
kapsar: Üstbilişsel (meta) dilsel davranış planı veya önermeleri, dilbilgisi kurallarının sesletim
dönüşümü (örn. Oyunlarla - yaratıcı çalışma biçimleri) vb.
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 39

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Konuşmak için uygun ortam olmalı, kişiliğe zarar vermeden (alay, küçümseme, korku)
konuşma alışkanlığı kazanmalı, kişiye hata yapma şansı vermeli, hataları olumlu pekiştireç
olarak kullanılmalıdır. Konuşma korkusuna fırsat vermemeli, konuşma özgürlüğünü ve
özgüvenini sağlamalı, kendini ifade etme şansı vermelidir. Konuşmaya zemin hazırlamalı,
konuşma desteği vermelidir. Sevdirme, isteklendirme, konuşma başarısı zevki tattırmalıdır.
İletişim esaslarına dikkat etmeli, kaş yaparken göz çıkarmamalıdır. Sosyal çalışma ve alıştırma
biçimleri kullanmalı, yaparak yaşayarak (durumsal ve bağlamsal) konuşma (oyunlara, rol
oyunlarına yer vermek) imkânları sağlamalıdır. Ritmik araçlardan yararlanmalı (cd, dvd, video)
ve serbest konuşma alışkanlığı kazanmalıdır. Önemli olan konuşmayı davranışa dönüştürmektir.
Anadilde konuşma edinimi yaklaşımı ve teknikleri kullanmak gerekir. Analizci
yaklaşmamak (dilbilgisi esaslı konuşma yaklaşımı) önemlidir. Spontane alışkanlık kazanmak
(tekrar, süreklilik tekniğini kullanarak dinleme - anlama alışkanlığı kazanmak) gerekir. Hedef
iletişim kurma amaçlı (yüz yüze, etkileşimci, iletişim araçlarıyla, iletişimsel ders araç
gereçleriyle) olmalıdır. Sosyal iletişim cesareti göstermek, anlamı ve yapıyı yönlendiren temel
öğeleri doğru yerleştirdikten sonra dizi ve dizgeyi rahat kullanma alışkanlığı kazanma, yani
serbest konuşma davranışı kazanmak çok önemlidir. Konuşma korkusuna engel olmak;
psikolojik sorun haline getirmemek, davranış bozukluğuna dönüştürmemek gerekir. Temel
konuşma davranışı kazandıktan sonra, mesleki konuşma becerisi geliştirmek gerekir.
KAYNAKÇA
Akarsu, Bedia: "Dil – Düşünme - Dünya İlişkisi”, Bilim ve Ütopya Dergisi, Sayı 80, Ankara
2001, ss.23. 34.
Bilgen, Semih: Ulusal Dilde Eğitim http://www.eee.metu.edu.tr/~bilgen/Ulusal%20Dilde%
20Egitim.pdf (04.12.2006).
Ergenç, İclal: “Bilim Dili ve Anadili”: Bilim ve Ütopya, Sayı 80, Ankara 2001, ss.12-13. 27.
Gökçora, Haluk: “Bilim Dili Olarak Türkçe”, Bilim, Eğitim ve Düşünce Dergisi, Haziran 2004,
Cilt 4, Sayı 2.
İlkan, İbrahim: “Yabancı Dil Öğretiminin Sorun - Çözüm Bağlamında değerlendirilmesi
üzerine”, l. Uluslararası Çanakkale Truva Dil Eğitim ve Okul Gelişim Sempozyumu, 22–
25 Haziran 2002, Çanakkale, (ISBN- 975–8100–26–2).
Keleş, Ruşen: “Dil, bilim ve kentbilim”, Bilim ve Ütopya Dergisi, Anakara 2001; Sayı 2, ss.2628.
Thiesse, A-M.: Ulusal Kimliğin Keşfi, Le Monde Diplomatique, Haziran 1999.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 40

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

ARAŞTIRMALARDA YÖNTEM - AMAÇ PARADOKSU
Prof. Dr. Vedat CEYHAN
Teknoloji bugün eğitim günleri kapsamında çokça konuşuldu. Ben konuşmaya bu konuyla
ilgili kısa bir fıkra ile başlamak istiyorum.
Temel Türkiye’yi temsilen bir teknoloji fuarına katılır. Teknoloji fuarında yaptığı düzeneği
anlatmaktadır. Gelen ziyaretçilerden bir tanesi düzenek hakkında bilgi almak ister. Temel, 5x10
cm bir tahta üzerinde jilet, az ilerisinde peynir olan düzeneği anlatır: “Fare peyniri almak
isterken gelip jilete çarpacak ve ölecek.” Sonuçta Temel sonuncu olur.
Temel azim etmiş bir sonraki yıl tekrar katılır fuara. Tabii düzenek değişmiştir. Aynı 5x10
cm tahta parçası, jiletin yerini testere ve peynir olmayan bir düzenek. Seçici komisyon gelir ve
Temel’e düzeneği anlatmasını isterler. Temel: “Fare tahtaya gelir, bakıp da peyniri göremeyince,
testere üzerinde başını sağa sola sallayarak, ‘Allah Allah! Bu peynirde neredeymiş?’ diyerek
boynunun kesilmesi sonucu can verir.” şeklinde bir açıklama yapmıştır.
Bu ‘kıssadan hisse’den sonra kısaca bilimin açıklamasında bakacak olursak; bilim, veri ve
enformasyon üretme sistemi olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda bilgi yayılmaz, bilgi üretilmez,
veri üretilir, enformasyon üretilir. Ancak bilim kendini reorganize etmiş. İçsel döngüde bilgi ve
enformasyon organize ediyor. Bu terimleri de kendi bünyesine dâhil etmiştir. Araştırmalarda
teknoloji çok önemlidir. Teknoloji, toplumun tarım ve sanayi alanında sahip olduğu bilgi
birikimi olarak nitelendirilebilir. Bilim anlamaya, teknoloji kullanmaya dönük bir olgudur.
Araştırmanın birçok tanımı vardır. Bunlardan biri soru sormanın en sistematize edilmiş şeklidir.
Diğer bir tanımsa metodolojik işlemler yardımı ile bilginin artırılmasıdır. Araştırma neden
yapılır? Çok temel bir sorudur. Hatta günümüzde bu çok tartışılmaktadır. Öncelikle problem
çözmek için yapılmaktadır. Daha sonrasında ise bilgiyi genişletmek amaçlanmalıdır. Araştırma
konu seçimi ya da problemin tespiti ile başlar. Araştırma aşamaları şu şekilde sıralanabilir.
Araştırma sorusu / Hipotezler
Araştırma tasarımı
Metodoloji (Kalitatif, Kantitatif, karma)*
Veri toplama
Veri analizi
Verilerin yorumlanması
Bulgu ve sonuçların paylaşılması
Konu seçimi/Problem tespiti
Burada karşılaşılan sorun şudur: aslında bilimsel olarak problemin tespiti, daha sonra amaç
tespiti bunu takiben bizi sonuca götürecek yöntem daha sonra belirlenir. Fakat günümüzde o
kadar nokta teşhis edilmiştir ki yöntem, amaç ve problem tespitine baskı yapar hale gelmektedir.
Artık günümüzde araştırmacılar önce yöntemi belirlemekte ve bu yönteme uygun sorular sorarak

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 41

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
amaç ve problem tespitine gitmekte ve bulunan sorunun cevabını paylaşmaktadır. İşte paradoks
noktası burada karşımıza çıkmaktadır (Şekil 1).
Bizden beklenen; problemi belirleyelim, amacımız belirli olsun, yöntem belirli olsun ve
sonuca ulaşıp yayınlamamızdır. Fakat uygulamada yöntem problemi belirlerken bile aklımızda
olmaktadır. Örneğin bir araştırmacı hangi yöntem ya da yöntemleri biliyorsa problem seçimini
çözümünü bildiği, üzerinde bilgi birikimine sahip olduğu konulara yönelerek, problem tespitine
dolaylı yoldan yönelmektedir.
Bundan dolayı da araştırmacılar yöntem seçiminde var olan, bilinen yöntemleri
seçmektedir. Buna ise uygulaması kolay, örneklerinin var olması, riskinin az olması vb. etkili
olmaktadır. Sonuç olarak etkisi bilime büyük katkı sağlamayan çalışmalara yönelmektedirler.
Oysaki araştırmaya özgü yeni metodolojilerin seçilmesi ile uygulanabilirliği çok güçte
olsa, zaman gerektirse de etkisi diğerlerine göre daha büyük olmaktadır. Bu durumda daha çok
istenilen bir özelliktir.
Amaç

Yöntem

Problem
tespiti

Şekil 2. Araştırmalarda yöntem-amaç paradoks döngüsü
Ne yapılması konusu ise şöyle kısa başlıklar halinde özetlenebilir:
Araştırma sorusu ile başlamalıyız.
Hipotezlerimizi geliştirmeliyiz.
Mevcut yöntemler (standart laboratuvar analiz yöntemleri değil) hipotezlerimizi test
etmede yeterli ise kullanmalıyız. Yönteme uygun amaçlar ve hipotezler geliştirmekten
kaçınmalıyız.
Karmaşık yöntemler yerine mümkünse basit yöntemleri tercih etmeliyiz.
Araştırma başlıklarında yöntemi öne çıkartmamalıyız.
Araştırma tasarımına yeterli süre ayırmalıyız.
Amacımız tezi bitirmek, makale yayınlatmak olmamalı.
İstatistik yöntemlerin amaç değil araç olduğu unutulmamalı.
Sonuçların yorumlamasında kullandığımız yöntemlerin esiri olmamalıyız.
Sonuçlarımızı gerçek dünya ile uyumunu kontrol etmeliyiz.
Bu konulara
düşünülmektedir.

sadık

kalınması

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

durumunda

başarılı

çalışmalara

imza

atılacağı

Sayfa 42

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

BİLİMSEL MAKALE NASIL YAZILIR VE NEREYE GÖNDERİLİR?
Nuh OCAK
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, Samsun
GİRİŞ
Bilimsel bir makale (araştırma veya derleme makalesi), belli bir bilgi birikimini gerektiren
ve kendine özgü kuralları olan çok aşamalı uzun bir süreçte hazırlanabilmektedir. Bilimsel
araştırma makalesi, özgün araştırma sonuçlarını bilimsel yazım kurallarına göre tanımlayan,
yazılmış ve basılmış bir rapordur. Tarama/değerlendirme (Derleme, Review) makalesi, bilimsel
araştırma makalelerindeki bilgiyi özetleyen, analiz eden, değerlendiren veya birleştiren
makalelerdir. Derleme makaleleri, aynı zamanda yeni sentezler, fikirler, teoriler, modeller de
ortaya çıkarmaktadır. Her iki makale tipinin hazırlanmasında da literatür (kaynak) taraması
zorunlu olmasına rağmen, araştırma makaleleri derlemelerden farklı olarak bir proje hazırlamayı
ve bu proje kapsamında bir araştırma yapmayı da gerektirmektedir.
Makale hazırlama sürecinde başarı dürüst, çalışkan, adil, objektif ve tarafsız olmaya
bağlıdır. Bir araştırma makalesinin süreçleri, konu belirleme, problemi açıklama, hipotez
oluşturma, çalışma protokolünün hazırlanması ve sonuç yani yayımlamadan oluşmaktadır. Bilim
insanını araştırma yapmaya yönlendiren dürtü, çalışma yaparak elde ettiği sonuçlarla bilime
yenilik getirme, yeni bir bilimsel yöntem geliştirme, bilinen bir yöntemi yeni bir alana uygulama
arzusu olmalı, akademik yükselme kaygısı olmamalıdır.
Bilisel makalenin tarihçesi, değişik materyaller (Kiremit tablet, M.Ö 4000; Papirus bitkisi,
M.Ö 2000; Parşömen, hayvan derisi, M.Ö. 190; normal kağıt, M.S 105; Matbaa, M.S 1100)
üzerine yazılar ile başlamıştır. İlk bilimsel dergiler M.S 1655 yılında yayınlamış olan Journal des
Scavans (Fransa) ve Philosophical Transactions of the Royal Society of London’dur (İngiltere).
BİLİMSEL MAKALE HAZIRLAMA SÜREÇLERİ
1. Konu belirleme: Konu, önemli, ilgi çekici ve özgün olmalıdır. Taraflı olmamalı, eldeki
olanaklar ile yapılabilir olmalı ve ileride yapılacak araştırmalar için de potansiyel içerik
taşımalıdır.
2. Problemi açıklama (Hipotez): Problem açık, net ve kapsamlı olmalıdır. Sınanıp anlamlı
sonuca varılabilecek ve okuyucuyu ikna edecek kadar akla yatkın olmalıdır. Problemin doğru
açıklanması, oluşturulacak hipotezi destekleyen kaynaklara ulaşmaya, onları okuyup analiz
etmeye bağlıdır. Dolayısıyla doğru bir kaynak taraması ve bunların okunup sentezlenmesi,
problemi net olarak ortaya koyulmasına, en uygun çalışma modelinin belirlemesine, çalışma
boyunca yol gösterecek bilgilerin elde edilmesine ve makale yazım aşamasında yararlanılacak
kaynaklara da ulaşılmasına yardımcı olacaktır.
Bu

Günümüzde literatür taramasında en fazla internet (Web) ortamından yararlanılmaktadır.
amaçla
(www.biomedcentral.com),
(http://scholar.google.com.tr),
(www.pubmed.gov),

(www.sciencedirect.com),
(http://apps.webofknowledge.com),
(www.ulakbim.gov.tr),
(http://omu.summon.serialssolutions.com) gibi bazı linklerden yararlanılabilmektedir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 43

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Hipotez geliştirirken, danışmanın deneyiminden, anabilim dalının diğer öğretim
üyelerinden ve ekip arkadaşlarının fikirlerinden de yararlanılmalıdır.
3. Çalışma protokolü: Araştırmanın niteliğine uygun protokol, anket, gözlem, deney, kesit
vb. olabilir. Bunların hangisi çalışma protokolünü oluşturuyorsa ona uygun metodoloji için
uygun literatür taraması ve çalışmanın yapılabilirliği ortaya konulmalıdır.
4. Sonuç (Yayımlama): Projenin, çalışma protokolüne uygun sürede tamamlanması,
protokole uygun istatistiksel analizlerin yapılması, sonuçlar güncelliğini yitirmeden “makale”
formunda yazılması ve bilimsel ve süreli bir dergide yayımlanması gerekmektedir. Bir proje
yayınlanmadığı müddetçe bitmiş sayılmaz.
BİLİMSEL MAKALENİN DÜZENLENMESİ
Günümüzde bilimsel araştırma makaleleri IMRAD (Introduction, Material and Methods,
Results, Discussion) formülüne uygun hazırlanmakta olup “5N1K” kuralına uygun olarak
yazılmaktadır. Ne ve Niçin yapıldı (problem veya hipotez ve amaç), girişte (Introduction), Nasıl
yapıldı Materyal ve Metotlar (Material and Methods) kısmında, Ne bulundu Bulgularda
(Results), Ne öğrenildi (ne ifade etti ve nasıl yorumlandı) Tartışma (Discussion) bölümünde ve
Karar Sonuç (concluison) bölümünde yazılmalıdır. Dolayısıyla bilimsel bir araştırma makalesi,
Başlık, Yazar-adres bilgileri, Kısa özet, Anahtar kelimeler, Giriş, Materyal (gereç ve malzeme)
ve metotlar (yöntemler), Bulgular, Tartışma (Bazı dergilerde Bulgular ve Tartışma), Kaynaklar
ve varsa Teşekkür ve Ekler bölümlerinden oluşmaktadır.
Başlık: Makalenin adı, etiketi ve en çok okunan kısmıdır. Atıf alma oranını arttırmak için
metin içi (KWIC ) veya metin dışı (KWOC) anahtar kelimeler türetmeye de uygun olmalıdır.
Kelime israfına (4-15 kelime) yer vermemeli (“…üzerine çalışmalar / araştırma / gözlemler”
israf edilmiş kelimelerdir), kısa olmalı, ama çok genel de olmamalıdır. Örneğin, “Organik
asitlerin et kalite kriterleri üzerine etkileri” şeklindeki bir başlık beraberinde cevaplanması
gereken birçok soru (Hangi organik asitlerin, hangi hayvanlarda ve hangi et kriterleri üzerine vb.
gibi) taşımaktadır. Anlam karmaşasına da neden olmamalıdır. “Mechanism of Suppression of
Nontransmissible Pneumonia in Mice Induced by Newcastle Disease Virus” şeklindeki başlıkta
oluşturulanın fare değil, zatürree olmuş olması gerekir. Başlıkta kısaltmada kullanıldığında
(kullanılmamalıdır) da anlam karmaşası yaşanabilir. “Characterization of Bacteria Causing
Mastitis by GLC” şeklindeki bir başlıkta bakteriler GLC (Gas-Liquid Chromatography)
kullanıyor! gibi bir anlam ortaya çıkmaktadır. Bazı dergiler cümle başlık (çok az sayıda dergide)
da kabul edebilir. Bu tür başlıklar makalenin mesajını, hipotezini de cavlayabilmektedir.
“Growth and egg production of layer pullets can be affected by the method of supplying energy
and protein sources.” JSFA 89, 1963-1968 (2009). Ana başlık-alt başlık düzeni ve askıda kalan
başlıklar da dergiler tarafından kabul edilebilir; ancak bu başlık türlerinin de sorunlar
oluşturacağı akıldan çıkartılmamalıdır. “Nitrogen metabolism and fertility in cattle: II.
Development of oocytes recovered from heifers offered diets differing in their rate of nitrogen
release in the rumen” (II. no’lu kabul edilip, I. No’lu reddedilir veya değerlendirmede takılırsa?)
Yazar-adres bilgileri: Yazılması en kolay bölümlerden birisidir (Bazen!). Yazar
isimlerinin sıralanmasında, yazarların makaleye katkıları eşit ise doğru sıralama, Yazar isimleri
alfabetik sıralama olabilir. Ancak katkısına bakılmaksızın bölüm ve/veya anabilim dalı başkanı,
laboratuar direktörü ve danışman son sırada olmayı isteyebilmektedir. İki veya daha fazla yazar
varsa, önemli yazar, ilk veya son yeri isteyebilir. Modern eğilim, makalenin bulgularını ortaya
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 44

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
çıkaran deneylerin önem sırasına göre, ilk yazar (projenin ana üreticisi ve deneyimli olanı),
ikinci yazar (esas işbirliği yapılan) ve üçüncü ve diğer yazar (bu deney ve elde edilen bulguların
yorumlanmasına daha az katkısı olanlar) şeklinde sıralamanın yapılmasıdır. Çalışmaya ağırlıklı
olarak önemli katkıda bulunmuş olanlar listelenmelidir.
İndekslemede isim kargaşasına yer vermemek için, isimler, ilgili derginin yazım kuralına
uygun olarak yazılmalıdır. Tek veya aynı kurumdan 2 veya 3 yazarla bir adres (çalışmanın
yapıldığı laboratuvarın isim ve adresi) yazılırken, iki farklı kurumdan 3 yazarlı bir makalede her
yazarın ismi ve adresi üstel olarak a, b ve c (veya 1, 2 ve 3) işaretlenmelidir.
Kısa özet (Abstract): Giriş, Materyal ve Yöntemler, Bulgular, Tartışma’nın her birinin
kısa bir özetini; kısaca 5N1K’yı vermelidir. Başlıktan sonra en fazla okunan kısım olduğu için
Kısa özet (150-250 kelime) kendi kendine yeterli olmalıdır. Yapılmış çalışmaya atıf olduğundan,
Kısa özet, geçmiş zaman kipinde yazılmalıdır. Makalede belirtilmeyen sonuçları içermemeli ve
önceden yayımlanmış bir yöntemin değiştirilmiş şekli değilse, Kısa özet’te kaynak
gösterilmemelidir. Kısa özetin iyi olması, makalenin de iyi olmasını sağlayacaktır. Kötü bir Kısa
özet ise gelecek dertlerin habercisi olacaktır.
Anahtar kelime: Dergi tarafından isteniyorsa, taramalarda makaleye ulaşmayı ve
makalenin indekslenmesini (SCI-Expended, MEDLINE/PubMed, Scopus, CAB Abstracts,
Chemical Abstracts, Genamics JournalSeek, MediaFinder® Standard Periodical Directory)
kolaylaştırmak için, Kısa Özetin sonuna 3-10 adet Anahtar Kelimeler eklenmelidir. Anahtar
kelimeler, makalenin içeriğinin önemli kısmını, anlaşılabilir ve geri kazanılabilir terimlerden
seçilmeli ve başlıktaki kelimeleri tekrarlamamalıdır.
Giriş: Konuyla ilgili temel bilgileri temin etmelidir. Dolayısıyla, önceki yayınlara ihtiyaç
duydurmamalı, makaledeki sonuçların değerlendirmesine imkân vermeli, makalenin gerekçesini,
mantığını ve amacını belirtmeli, çalışmada izlenecek yol konusunda önbilgi vermeli, farklı
okuyucular için özel olabilecek terim ve kısaltmaları tanımlamalıdır. Çalışma konusundaki
yerleşmiş bilgilerden ve mevcut çalışmanın probleminden söz ettiği için geniş zaman kipinde
yazılmalıdır.
Materyal ve Yöntem: Araştırma süresince ne yapıldıysa o yazılacağından, yazılması en
kolay bölümdür. Bununla birlikte, bu bölüm zayıf veya yetersiz yazılmışsa, makale ret edilebilir.
Genellikle geçmiş zaman kipinde yazılan bu bölümde bitki, hayvan ve mikroorganizmalar, yaş,
cinsiyet, genetik ve fizyolojik durum bakımından tanımlanmalıdır. Örneklemenin nasıl yapıldığı
(popülasyon, muamele grubuna dâhil edilip edilmeme gerekçeleri), materyal miktarı, çeşidi ve
temin edildiği yer (Marka, jenerik ve genel isimler), numunelerin kimyasal ve fiziksel özellikleri
açıklanmalıdır.
Yöntemler ve prosedürleri tanımlanmalı, bağlantılı modeller bir arada, mantıksal sırada
verilmeli, yöntemlerin (istatistiksel yöntemler dâhil) kaynakları verilmeli, iyi bilinmeyen, yeni
veya modifiye edilmiş yöntemler daha ayrıntılı, hipotezi kanıtlamak için, veriler nasıl
değerlendirildiği, açıklanmalıdır. Deneyler tekrarlanabilir olmalıdır. Gerektiğinde alt başlıklar
halinde sunulabilir (Bulgular bölümünde kullanılacak alt başlıklara eş olmalı). Sayısal ilişkiler
matematiksel olarak ifade edilmelidir (The absorbance (A) calculated by A= 1-kR”) Bu bölümde
Neden, Nasıl ve Ne kadar gibi sorular cevapsız kalmamalıdır.
Bulgular: Bu bölümde “Materyal ve Yöntem” tekrarlanmamalı ve geçmiş zaman kipinde
yazılmalıdır. Veriler, istatistiksel parametreleri ile birlikte özetlenmelidir. Sunulmayan bir sonuç
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 45

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
tartışmada veya özette yer verilmemelidir (A = 1.21+0.5B, R2= 0.9, P<0.001). Bulgular da alt
başlıklarla verilebilir (Materyal ve Yöntemler bölümündeki alt başlıklara eş olmalıdır). Açık ve
net ifadeler ile yazılmalı; kelime israfı veya pompous diction’a yer vermemelidir (“N.
Gonorrhoeae büyümesini nocillin’in engellediği Tablo 1’de açıkça görülmektedir.” yerine
“Nocillin, N. Gonorrhoeae’nin büyümesini engellemiştir (P<0.05, Tablo 1).” şeklinde
yazılmalıdır. Metin, tablo ve şekiller (veya grafik) bir mantık dizisi içerisinde verilmeli; veriler
tekrarlanıyorsa tablo, veriler arasında bir ilişki varsa şekil ile sunulmalıdır. Tablo veya şekillerde
sunulan veriler, metinde tekrarlanmamalıdır. Tablo ve grafik (şekil) verilere önem
kazandırmayacağı için, tablo veya şekillerdeki sayılar, işaretler kelimeye dökülebilirse önce bu
yapılmalıdır (“en yüksek büyüme, pH 8.1’de veya 37°C’de elde edildi(miştir) veya A, B ve D
aerobik ortamda, C ve E ise anaerobik şartlarda gelişme göstermiştir (P<0.01)”). Yazarlara
Direktiflerde açıklanan kabul edilebilir tablo tipleri, tablo boyutları ve etkin tablo hazırlama için
yapılan diğer öneriler kesinlikle dikkate alınmalıdır.
İyi yazılmış bir Giriş ile Materyal ve Yöntemler (Bulguları Neden ve Nasıl elde ettik?),
bulguların kısa ve kristal berraklığında yazılmasına, bu da iyi yazılmış bir Tartışma ve Sonuca
(bulgular ne anlama geliyor?); kısaca iyi bir makale yazılmasına neden olacaktır. Dolayısıyla
makalenin tümü, “Bulgular” temelinde ayakta durmalıdır.
Tartışma: En zor yazılan bölümdür! Taraflı olursa, bulguların anlamını karanlıkta bırakır
ve kuşku duyulan bulgu veya yorumları saklarsa, makalenin kabul edilebilirliği azalacaktır. İyi
bir tartışma, bulgular arasındaki genelleme ve ilişkileri yorumlamalı, beklenmedik durumları ve
olumsuzlukları saklamamalı veya dolambaçlı ifadelerle açıklamamalı, sonuçların literatür ile
olan uyum ve uyumsuzluklarını spekülasyonlara yer vermeden açıklamalıdır (hakem, söz konusu
literatürün yazarı olabilir!). Çalışmanın bilim ve uygulamaya getirdiği yenilik ve açılımları
cesurca ortaya koymalıdır (çekingen ve kibirli olunmamalı!). Bulguları tekrarlanmadan
yazılmalıdır (“…aşım öncesi koyunlara 1.4HP verilmesi, ikizlik oranını artırmıştır (P<0.05)”. Bu
durum …” yerine, “… 1.4HP muamelesi ile ikizlik oranının artması, …den kaynaklanabilir
(Ocak ve ark., 2005) ve/veya …deyi gösterir (Amendeu ve ark., 2007). “Peki, sonra?” soruna yer
vermemelidir. Tartışma, geçmiş ve geniş zaman arasında gidip gelmelidir (Eski ve yerleşmiş
bilgiler geçmiş, tartışılan sonuçlar geniş zaman kipinde).
Sonuç: Makale, çalışmanın önemini ve yaygın etkisini (bilime ve pratiğe) belirten kısa bir
özet veya sonuç ile (tartışmanın son paragrafı veya ayrı başlık olarak) bitmelidir. Sonuç
(concluisons) tartışma kısmında verilen ve öğrenilenleri özetlemeli ve çıkarımlar, açık, kesin,
haddini aşmayan, sonuçlar ile tamamen uyumlu ve çarpıcı olacak şekilde yazılmalıdır. Kısa Özet
(Abstract) makaleyi okumamış, sonuç (concluisons) ise makaleyi okumuş olanlara hitap
etmelidir.
Teşekkür: İlk olarak başkasından alınan herhangi önemli bir teknik yardım, malzeme veya
yoruma teşekkür edilmelidir. Örnek: “Kan analizlerindeki yardımları için S. Yıldız’a ve değerli
fikirleri için N. Ocak’a teşekkür ederim (Bilir ki bu, Yıldız’ın analizleri yaptığının, Ocak’ın da
ne anlama geldiğini açıkladığını kabul etmenin ince bir örtü ile kapatılmış şeklidir). İkincisi,
dışarıdan alınan herhangi bir kontrat, burs veya proje desteği gibi, maddi katkılara teşekkür
edilmelidir.
Kaynaklar (Literatür): İdeal kaynak sayısı 20-40 arası olup güncel olmalı, konu ile ilgili
en önemli çalışmaları da (eski tarihli olsalar bile) içermelidir. Bazı dergiler için ulaşılabilir
olması da önemlidir. Metin içinde ve kaynaklar listesinde “Yazarlara Direktifler’e, Instructions
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 46

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
(Guide) for Authors” göre yazılmalıdır. Kaynaklarda (hem metin, hem de liste) başka yerlerde
olduğundan çok daha fazla hata yapılır. Kaynaklar, isim ve yıl, alfabetik liste numarası veya atıf
sırasına göre numara şeklinde listelenmektedir.
NEREYE GÖNDERİLİR?
Konunun kapsamına ve ağırlığına uygun dergi seçilmelidir. Bu amaçla dergilerin
“Yazarlara Direktifler’de” verilen “kapsam” paragrafına ve derginin “içindekiler” kısmına
dikkatli bakılmalıdır. Saf bilime (pure science) yönelik bir dergide, uygulamalı bilime (applied
science) yönelik bir makalenin yayımlanma olasılığı çok düşüktür. Dergi seçerken, hangi
indekslerce tarandığı, genişletilmiş bilimsel atıf indeksi (SCI-expanded), etki değeri (impact
factor), makale kabul etme oranı ve basım için geçen ortalama süre dikkate alınmalıdır.
Editoryal Süreç: Makale submit edilirken, makalenin orijinal olduğu, daha önce hiçbir
yerde yayınlanmadığı veya yayınlanmayacağı vurgulanmalıdır. Makale, aynı anda 2 veya daha
fazla dergiye gönderilmemelidir. Hakemler gönüllü hamallar olup yaptıkları tek şey, makalenin
kalitesini artırmaktır. Onları kızdırmaya gelmez. “Yazarlara Direktifler’e” uymayarak yapılacak
hatalar ile hakemler uğraştırılmamalıdır. Hakemlerle ayni fikirde olunmayabilir, ancak bu uygun
bir dille ifade edilmelidir. Editör ve hakemlere verilen cevabi yazıda bütün hususların
aydınlatıldığından emin olunmalı, kibar bir dil kullanılmalı ve onlara teşekkür edilmelidir.
Düzeltme esnasında yapılan tüm işlemler, adres edilmelidir.
Özel not: Karar verilen derginin “Yazarlara Direktifler’i” çok iyi incelenmeli ve dergiden
en az bir makale okunmalıdır. Okunan makale, konu, tablo ve grafik içeriğine göre, yazığımız
makalede sitil (cümle veya fikirlerini değil) kopya edilebilir (Literatür nasıl özetlenmiş, hipotez
ve amaç nasıl yazılmış, Materyal ve Metotlar nasıl sunulmuş, İstatistiki analiz nasıl yapılmış,
Bulgular, metin tablo, grafik olarak nasıl yazılmış, Tartışmaya nasıl başlanmış ve devam edilmiş,
Sonuçlar nasıl vurgulanmış, varsa Teşekkür yasıl yazılmış ve son olarak Literatür nasıl verilmiş
ve listelenmiş).
“Çalışma iyi ve bilimsel ise, yayım için kabul edilecektir.” ve “Rastgele yazalım da editör
veya hakem düzeltir.” şeklindeki yargılar çok yanlış düşüncelerdir. Kötü daktilo edilmiş veya
kelime-işlemden geçmiş metin, sadece yayım için kabul edilmemekle kalmaz, birçok editör
tarafından dikkate bile alınmaz. Aynı dergiye ve bu derginin yayın kuruluşundaki başka bir
dergiye ikinci makale gönderiminde bu hususlara daha da dikkat edilmelidir.
SONUÇ
Bilimsel bir makale yayımlamanın süreçlerinde (proje hazırlama, araştırma yürütme,
makale haline getirme ve editöriyal süreç) adımlar sabırla, özenle ve dikkatle atmalıdır. Makale
reddedilebilir; bu araştırmacının şevkini kırmamalıdır (sıfır iş, sıfır hata doğurur). Reddedilen
her makale de bir itibar kaybı olabilir. Üstünkörü yapılan çalışmalar ve aceleyle hazırlanan
makaleler, “hakemlerin” ve “okuyucuların” gözünden kaçmaz.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 47

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
KAYNAKLAR
Day, R.A., 2000. Bilimsel bir makale nasıl yazılır ve yayımlanır? Türkçesi: Altay GA., (6.
baskı), Ankara: TÜBİTAK; 2000.
Bostancı K., Yüksel, M., 2005. Araştırma nasıl yapılır, makale nasıl yazılır? Turkish J Thorac
Cardiovasc Surg., 13:298-302.
Şahin S., 2012. Bilimsel Makale Yazım Tekniği. fbe.karatekin.edu.tr/sunu2.ppt (Ulaşım
16.03.2012).

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 48

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

LİSANS VE YÜKSEK LİSANS TEZLERİNDE DİKKATE ALINABİLECEK
BAZI ÖNEMLİ KONULAR
Doç. Dr. Kürşat DEMİRYÜREK
OMÜ Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 55139 Samsun [email protected]
TEZİN BÖLÜMLERİ
Başlık
Özet
Giriş
Literatür tarama
Metodoloji
Araştırma bulguları
Sonuçlar
Ekler
Kaynaklar
BAŞLIK
Tez için işe yarar bir başlığın araştırmanın ilk aşamalarında belirlenmesi iyidir. Başlık
proje ile ilgili temel konular üzerinde yoğunlaşmayı sağlayacaktır. Ayrıca başlık ne yapıldığını
diğer insanlarca anlaşılmasını kolaylaştırır. Amaçları belirlemede, literatür taramasında başlık
önem taşımaktadır.
GİRİŞ
Konu ile ilgili temel konuların verilmesi gerekir. Bu, araştırmanın niçin yapılmaya değer
olduğu belirtecektir. Genelde giriş bölümü tezin diğer bölümlerinden sonra yazılır (abstract kısmı
da en son yazılır).
LİTERATÜR TARAMASI
Bunun amacı okuyucuya gerekli olan mevcut bilgi birikimini sunmaktır. Yaptığınız
araştırmanın anlamını ve nerede yer aldığı ile ilgili bilginin verilmesini gerektirir. Eşdeyişle, o
alanda mevcut bilgi nedir ve yapılacak araştırma bu bilginin neresi ile ilişkilidir. Literatür, tezde
kullanılacak temel bilgilere (teori, kavram, yaklaşımlar vd.) giriş yapar. Daha önceki araştırma
sonuçları ile ilgili okuyucuyu bilgilendirir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 49

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Literatür taramasında iki temel alan vardır. Birincisi; kavramsal çerçeve ve teoriler,
ikincisi; önceki araştırma bulgularıdır.
Literatür taraması araştırma konusunun tarihsel gelişimi şeklinde verilebilir. Literatür
taramasında konuyla ilgili tanımlar verilmelidir. Ancak, literatür taraması konuyla ilgili fikirlerin
ortaya konulduğu yıllara göre sıralanmış ve birbirleriyle ilgisi olmayan özetlerin sıralaması gibi
bir katalog değildir. Fikirlerin sentezi yapılmalı ve kritik olarak değerlendirilmelidir. Farklı
araştırmacılarca ortaya konan fikirler tartışılmalı ve karşılaştırılmalıdır. Önceki araştırmaların
metodolojilerinin sonuçlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca sizin araştırmanızın bu
literatürde belirtilen teori, yaklaşım ve metotlar içindeki yeri nedir, ilişkisi ve izleyeceğiniz yol
ortaya konulmalıdır.
METODOLOJİ
Yapılan araştırmanın metodolojisi hakkında araştırıcı tarafından alınmış kararları ve
bunların nedenlerinin tartışılmasını içerir. Aynı zamanda pratik ve diğer seçimlere karar
verilmesinin nedenlerinin de ortaya konulması gerekir.
ARAŞTIRMA BULGULARI (SONUÇLARI)
Bir tezin en büyük bölümünü oluşturur. Araştırma sonuçlarını içerir. Bunlar, toplanan
verilerin analizi ile oluşan sonuçlardır. Sonuçlar, teoriye yönelik her türlü beklentiler ile daha
önce yapılmış araştırma sonuçlarını bir araya getirir. Başka bir anlatımla, sonuçların teori,
araştırma bulguları ve hipotez ile ilişkileri tartışılır.
Araştırma sonuçlarında önemli olan bir başka nokta da verilerin sunumu tezi okuyanların
ilgisini çekecek şekilde farklı yönlerden olmalıdır. Bu yüzden tablo, şekil ve grafikler uygun bir
şekilde bu bölümde verilmelidir. Bu tablo ve şekillerin önemli özelliklerine metinde
okuyucuların ilgisi çekilmeli ve bunların sizin tartışmanızla ilgisi ortaya konulmalıdır. Araştırma
bulgularının nerede ve nasıl ortaya konulacağı başlangıçtaki veri toplama için güttüğümüz
amacımızın ve bu amaçların yeterliliklerini ortaya koyacaktır.
SONUÇLAR (ÖNERİLER, İLERİYE YÖNELİK ÇALIŞMA ALANLARI)
Sonuçlar, araştırma bulgularının daha sıkıştırılmış özet halidir. Tezin bu son bölümünde,
genel sonuçlar, öneriler ve ileriye yönelik araştırma alanlarına yer verilmelidir. Sonuç bölümü
temel araştırma bulgularının bir özetidir. Aynı zamanda araştırma sonuçlarının o alandaki
bilginin geliştirilmesi ve araştırma konusundaki anlayışın ileri götürülmesi konusundaki
uygunluğunun değerlendirildiği bir bölümdür. Bu bölüm aynı zamanda araştırmadaki
metodolojinin kritik olarak değerlendirilmesini içermelidir. Sonuç bölümü aynı zamanda ele
alınan konuyla ilgili ileride yapılacak araştırmalara ya da araştırıcılara tavsiyede bulunmalıdır.
EKLER
Metnin bütünlüğünü bozan ancak verilmesi gerekli olan tablo, anket vb. eklerin verildiği
bölümdür.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 50

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

TEZ DEĞERLENDİRİLMESİNDE ELE ALINAN KRİTERLER
Doç. Dr. Kürşat DEMİRYÜREK
OMÜ Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 55139 Samsun [email protected]
BAŞLIK
1. Başlık doğru mu?
2. Başlık içeriği yeterli mi? Gerekli olan bütün detaylar, problemler, ilgilenilen konular
başlıkta yansıtılıyor mu?
3. Başlık tam mı? Kısa ve açık mı, gereksiz detaylar var mı? (kısa , öz mü)
ÖZET
1. Araştırma soruları
2. Veri kaynakları
3. Benimsenen prosedür (metotlar)
4. Araştırma sonuçları
TEŞEKKÜR
Teşekkür edilmesi gereken herkese tezde teşekkür edilmelidir. Hoca ve eş dışında tezde
emeği geçenler kişiler, iş arkadaşları, denekler, finansal destek sağlayanlar vd. unutulmamalıdır.
İÇERİK SAYFALARI
(İÇİNDEKİLER-TABLOLAR-GRAFİKLER-KISALTMALAR-GİRİŞ)
1. Tez için uygun bir yapı benimsenmiş midir? Bölüm sıralamaları uygun mu?
2. Her bir bölüm için uygun bir numaralama sistemi benimsenmiş mi?
3. Detayların verilme düzeyi uygun mudur?
GİRİŞ
1. Yazar konunun neden önemli ve ilginç olduğunu belirtmiş midir?
2. Araştırmanın sosyal ve genel durumu ortaya konulmuş mu? Araştırma kiminle ilgili?
3. Araştırma soruları ve hipotezler açık şekilde ortaya konulmuş mu? (bunlar metin halinde
yazılacaktır)
4. Tezde izlenen yol (bölümler) kısaca tanıtılmış mıdır?
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 51

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
LİTERATÜR TARAMASI
1. Konuyla ilgili literatürün tamamı uygun bir şekilde ele alınmış mıdır?
2. Literatür taraması etkin bir şekilde yapılandırılmış mıdır?
3. Literatür taraması uygun bir şekilde eleştirel olarak ortaya konmuş mudur?
4. Yapılan literatür taramasında hangi sonuçlar ortaya çıkarılmıştır?
5. Literatür ile kendi konunuzun ilişkisi ortay konmuş mudur?
METODOLOJİ- ARAŞTIRMA DİZAYNI
1. Ne tür bir araştırma ortaya konulmuştur?(deney, anket, uygulamalı araştırma, tarihi
karşılaştırmalı araştırma, vd.)
2. Örneklerin kaynağı, yapısı, nasıl erişildiği verilmiş midir?(araştırma için şurası
seçilmiştir, oradaki işletmelerden fındık üretenler seçilmiştir, ilçe müdürlüklerindeki
kayıtlara göre üreticiler guruplandırılmıştır. Her gruptan şu kadar örnek seçilmiştir.. gibi)
3. Örneklere nasıl erişilmiştir? (üretici listesinden, envanter kayıtlarından vb.)
4. Veri toplama araçları nasıl geliştirilmiştir veya yeniden düzenlenmişmidir? Anket
sorularının nasıl oluşturulduğu, pilot çalışması yapılıp yapılmadığı, bazı soruların neden
işlemediği vd. açıklanmalıdır.
5. Konuyla ilgili önemli dokümanlar nasıl elde edildi? Hangileri nasıl elde edildi?
6. Verilerin analizini nasıl yapıldı?(çarşaf tablolarda mı bilgisayarda mı, hangi istatistik
teknikleri kullanıldı)
7. Bilimsel ahlak (etik) açısından hangi konular göz önünde bulundurulmuştur? Araştırma
sonuçlarının kişilere getireceği yarar ve zararlar nelerdir?, açıklanmalıdır. Bunlar için etik
kurullarından izin alındı mı?
ARAŞTIRMA BULGULARI
1. Elde edilen verilerin genel bir özeti sunulmuş mudur?
2. Veriler nasıl analiz edilmiştir? Metotlar daha detaylı verilir.
3. Veriler açık bir şekilde sunulmuş mudur?
4. Yeterince detay verilmiş mi?
5. Diğer araştırmalar ile ilişkisi açıklanmış mıdır?
SONUÇLAR
1. Araştırmanın yapılış şekli kritik olarak değerlendirilmiş mi?
2. Araştırmanın bilgiye orijinal katkısı açık mı?
3. Araştırma sorularının cevabı verilmiş midir?
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 52

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
4. Teoride bir ilerleme olmuş mu?
5. Bu araştırma sonucunda metodolojide bir ilerleme olmuş mu?
6. İleriye yönelik araştırma alanlarına işaret edilmiş mi?
REFERANSLAR
1. Metinlerde geçen tüm referanslar kaynaklar bölümünde veriliyor mu?
2. Kaynaklarda tek bir metot benimsenmelidir. ( Biri için ne kullanılıyorsa diğerlerinde de
aynı mı?) Bu standartları enstitü belirler.
EKLER
1. Eklerin listesi verildi mi?
2. Uygun olan ekler verildi mi?
3. Her bir ekin metinlerle ilişkisi nedir?

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 53

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ
Yrd. Doç. Dr. Erol TERZİ
OMÜ Fen Edebiyat Fakültesi İstatistik Bölümü 55139 Samsun [email protected]
ANKET
İnsanlardan fikirleri, duyguları, sağlıkları, planları, inançları ve sosyal, eğitimsel,
ekonomik durumları hakkında bir bilgi toplama yöntemidir.
Anket uygulamak için en az dört geçerli neden olduğu söylenebilir. Bunlar;
1. Belirlenecek bir politika ya da hazırlanacak bir program için gerekli bilginin elde
edilmesi için;
2. İnsanların tutumları, bilgi düzeyleri, sağlık durumlarını,…, vb. değiştirmeyi
amaçlayan programların etkinliğinin değerlendirilmesi isteniyorsa;
3. Alınan yönetsel kararların ve yapılan uygulamaların etkilerinin değerlendirilmesi
için;
4. Bir araştırmacının ihtiyaç duyduğu bilgiyi elde edebilmesi için;
Bir anketi değersiz kılabilecek hata kaynakları:
1. Kapsam Hatası: Örneklemin seçildiği liste ya da çerçeve, araştırmacının ilgilendiği
kitlenin tüm üyelerinin içermediği zaman oluşur. Eğer hakkında bilgi toplamayı
planladığınız topluluğa hedef kitle, örneklemi seçeceğiniz listeyi anket kitlesi
olarak tanımlarsak, kapsam hatası bu iki kitle arasındaki farktır.
2. Örnekleme Hatası: Etkisi azaltılabilmekle birlikte hiçbir zaman tam olarak ortadan
kaldırılamayacak bir hata türüdür. Hedef kitledeki herkes ankete dâhil edilmediği
sürece örnekleme hatası kaçınılmazdır. Bu hata türünü örneklem büyüklüğünü
arttırarak kontrol etmek mümkündür.
3. Ölçüm Hatası: Verilerin toplanması safhasında gerçekleşebilir. Ankete verilen
cevaplar çeşitli nedenlerle insanların gerçek görüşlerini yansıtmıyorsa bu hata
oluşur. Örneğin; bir okulda öğretmenin ne sıklıkla sınav yaptığı sorusuna, üç ayda
bir izleme testi yapılan bir sınıftaki öğrencilerin bazıları “nadiren” bazıları ise
“düzenli” cevabını verebilirler. Ölçüm hatası anket sorularının yanı sıra, anket
yöntemi, anketör ve anketin uygulandığı kişilerden de kaynaklanabilir.
4. Cevaplamama Hatası: Örnekleme dâhil olan kişilerden anketi cevaplayan ve
cevaplamayanlar arasında, ankete konu olan özellikler açısından farklılıklar
bulunması veya örnekleme dâhil olan kişilerin önemli bir kısmı ile görüşülmemesi
durumlarında ortaya çıkar.
İyi bir anketin aşağıdaki özelliklere sahip olması gerektiği söylenebilir:
1. Araştırmacının tanımlamak istediği kitlenin her bir üyesi, eşit ya da bilinen bir
olasılıkla seçilme şansına sahip olmalıdır.
2. İhtiyaç duyulan doğruluk düzeyini başarabilmek için yeterli sayıda insan tesadüfi
olarak örneklenmelidir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 54

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
3. İnsanların doğru ve istekli bir şekilde cevaplayabileceği türde, açık ve kolay
anlaşılır sorular sorulmalıdır.
4. Örneklemdeki herkesin soruları cevaplaması sağlanmalı ya da soruları
cevaplamayanlar anketle ölçülmek istenen özellikleri açısından soruları
cevaplayanlardan farklı olmamalıdır.
ANKETİN AŞAMALARI


Anket İçeriğinin Belirlenmesi



Problemin Belirlenmesi



Hipotez ya da Araştırma Sorusunun Belirlenmesi



Kullanılacak Anket Yönteminin Belirlenmesi



Hedef Kitlenin Belirlenmesi



Örnekleme



Anket Sorularının Oluşturulması



Anketin Güvenilirliği



Anket Verilerinin Analizi



Sonuçların Rapor Edilmesi

 Anketin İçeriğinin Belirlenmesi:
Anketin içeriğine karar verilmesi anketin sınırlarının belirlenmesi demektir. Anketin
içeriğini oluşturmak için, ölçülecek olan tutumun, inancın veya fikrin iyi bir tanımlaması
yapılmalıdır.
Hangi bilgilere ihtiyacınız var? İhtiyacını duyduğunuz bütün verileri elde edebilmek için
"Hangi bilgileri istiyorum ve bunları topladığımdan emin olmalıyım?" sorusu sorulmalıdır.
 Problemin Belirlenmesi:
Anketi hazırlamaya başlamadan önce şu iki soru mutlaka cevaplandırılmalıdır;
Çözmek istediğiniz problem nedir?
Bu çözüm için ihtiyaç duyduğunuz yeni bilgi nedir?
Problem, mevcut durum ile olması gereken durum arasındaki farktır. Problemin
belirlenmesi ise bu farkın gözleme dayalı olarak ortaya konulmasıdır.
 Hipotez ya da Araştırma Sorusunun Belirlenmesi:
Problem net bir şekilde tanımlandıktan sonraki adım, bir ya da daha fazla hipotezin
oluşturulmasıdır. Hipotezler, problemin cevabına ilişkin bilgiye dayalı tahminlerdir. İyi bir
hipotezin taşıması gereken iki önemli nitelik ise özel olması ve yönlendirici ifadeler
içermemesidir.
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 55

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
 Kullanılacak Anket Yönteminin belirlenmesi:
Anket yöntemini seçerken hiçbir yöntemin bir diğerinden daha üstün olmadığı
unutulmamalıdır. Bu nedenle en iyiyi belirlemeye çalışmak yerine her bir yöntem çalışma
konusu, hedef kitle, bütçe ve zaman sınırlaması gibi şartların ışığında değerlendirmelidir.
 Anket Yöntemleri:
Posta Anketleri: Posta anketleri, hazırlanan soru formlarının posta yoluyla cevaplayıcılara
ulaştırılmasını öngören bir veri toplama yöntemidir.
Telefon Anketleri: İhtiyaç duyulan veriler, eğitimli anketörlerin cevaplayıcılarla yaptıkları
telefon görüşmeleri ile toplanır.
Karşılıklı Görüşme: İhtiyaç duyulan veriler, eğitimli anketörlerin cevaplayıcılarla
yaptıkları doğrudan görüşmelerle elde edilir.
Karma Anket: Karma anket yönteminde genel strateji; mümkün olan en yüksek
cevaplanma oranını en düşük maliyetle gerçekleştirmek için en uygun yöntemle başlayarak
gerektikçe diğer yöntemlere başvurmaktır.
İnternet Anketleri:
 Hedef Kitlenin Belirlenmesi:
Üzerinde araştırma yapılması planlanan topluluğa hedef kitle adı verilir. Çalışmanın
amacına bağlı olarak hedef kitleye coğrafi, demografik vb. sınırlamalar getirilebilir.
 Örnekleme:
Anketi herkese mi uygulamalısınız yoksa seçeceğiniz bir örnekleme mi? Bu sorunun
yanıtı, sonuçları ne kadar elde etmek istediğinize, uygulamaya bazı kişileri veya grupları
katmamanın bulguların kalitesini etkileyip etkilemeyeceğine ve finansal ve teknik kaynaklarınıza
bağlıdır.
 Anket Sorularının Oluşturulması:
Anket sorularının yazımı anket sürecinin muhtemelen en önemli aşamasıdır. Sorular
anketin yapı taşlarıdır. Soruların istenilen bilgiyi elde etmedeki performansı anketin sonuçlarına
diğer bütün anket süreci aşamalarından daha fazla etki eder.
 Anketin Güvenilirliği:
 Anket Verilerinin Analizi:


Verilerin incelenmesi ve temizlenmesi:



Analiz yöntemleri:
Betimsel istatistikler,

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 56

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Korelasyonlar,
Farklar,
Değişimler.
 Sonuçların Rapor Edilmesi:
Anket sonuçları tablolar, diyagramlar, grafikler kullanılarak gösterilebilir. Kullanılan
veriler ham verilerdir.
Tablo kullanımı:
Diyagramlar, çubuk grafikler, çizgi grafiklerdir.
KAYNAKLAR
1. BAŞ T, 2008. Anket Nasıl Hazırlanır, Uygulanır, Değerlendirilir. Seçkin Yayıncılık, Ankara.
2. ÖZKAN Y, 1999. İstatistik I . Alfa Yayıncılık, İstanbul.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 57

III. Oturum: Projelerin
Lisansüstü Öğrencilerine
Katkıları

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

AB PROJELERİNİN TANITIMI VE YARARLAR
Prof. Dr. Ergin ÖZTÜRK
OMÜ Ziraat Fakültesi 55139 Samsun [email protected]
PROJE KAVRAMI
Proje; yapılacak herhangi bir yatırımın amacını, faaliyet alanını, kapsamını, gerektirdiği
masrafı, meydana getireceği faydayı önceden gösteren ve böylece alternatif yatırımlar arasında
seçme olanağı veren ve uygulamaya temel olacak bir dokümandır (Cinemre, 2010).
AB PROJESİ YAPMANIN ÖNEMİ
Bu projelerin yazılması ve yürütülmesi sizlere neler kazandıracaktır?
Öncelikle bir işin planlanması başarısını sağlayacaksınız. İkinci olarak hayatın her
aşamasının bir proje olduğunu kavrayacaksınız. 3. olarak hayatta başarı için her işin başında iyi
bir planlama yapılması gerektiğini öğreneceksiniz. Projenin kabul edilmesi tüm idari, akademik
ve sosyal çevrenizde sizin başarınız olarak takdirle karşılanacaktır. Kendinize olan güveniniz
artacaktır. Çok kültürlü bir bakış açısına sahip olup, uluslararası bir hüviyet kazanacaksınız.
PROJE BAŞARISININ FAYDALARI
Organizasyon; isteneni sağlar (özelliklerine göre), isteneni ihtiyaç duyulduğunda sağlar,
isteneni üzerinde anlaşılan maliyete göre sağlar. Bu ticari başarı getirir. Pazardaki yerini
güçlendirir. Nakit akışını ve bütçelerini sağlıklı bir biçimde planlayabilir.
Takım olarak ekibin etkinliği artar, hüsrana uğrama duygusu ve stres azalır, uyum getirir,
iş tatminini artırır.
Kişisel olarak daha fazla kendini takdir, daha fazla iş güvenliği, hüsran ve stresten uzak
daha fazla fayda temin eder.
Kurumu etkileme, kurumsal yapı ve liderlik, problem çözme, müzakere yeteneği, iletişim
ve prosedür yeteneklerin gelişmesi, toplantı düzenleme, paydaş yönetimi, ekip oyunculuğu, iyi
planlama/programlama, yürütme/sonuç, esneklik ve değişime uyum gösterebilme kabiliyeti,
gerektiğinde insan kaynaklarıyla bağlantı kurma, değişik özelliklere sahip insan kaynaklarını
koordine edebilme, yetki atama ve atanan görevlerin takibi ve güvenilirliği sağlar.
Lisansüstü Öğrencilerinin Yapabileceği Başlıca AB Projeleri; Hayatboyu Öğrenme
Programı (Life long Learning Program) Ulusal Ajans (Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik
Programları Merkezi Başkanlığı)
“Kişisel, toplumsal, sosyal ve/veya istihdama yönelik bir bakış açısı ile bilgilerin,
becerilerin ve yeterliliklerin geliştirilmesi amacıyla hayat boyunca gerçekleştirilen tüm öğrenme
faaliyetleri”ni içeren programdır. Ulusal Teklif Çağrısı kapsamında ülke merkezli olarak
yürütülen Hayatboyu Öğrenme Programı 2011 alt programlara ve faaliyet türlerine göre aşağıda
belirtilmiştir:
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 59

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Comenius
Erasmus
Grundtvig
Leonardo Da Vinci (LDV)
 Comenius Programı:
“Okul Eğitimi" alanında Avrupa ülkeleriyle işbirliği yaparak eğitimde kaliteyi artırmak ve
kültürel diyalogu sağlayarak dil öğrenimini teşvik etmek amaçlıdır. Bu program,
• Okul Öncesi Eğitim
• İlköğretim
• Ortaöğretim alanlarını kapsamaktadır.
• Comenius ve Grundtvig Hizmet-içi Eğitim Faaliyeti-3 başvuru dönemi
• Comenius Asistanlığı
• Comenius, Grundtvig ve Leonardo da Vinci Ortaklıkları
• Comenius Regio Bölgesel Ortaklıkları
 Erasmus Programı:
Yükseköğretim kurumlarının birbirleri ile işbirliği yapmalarını teşvik etmeye yönelik bir
Avrupa Birliği programıdır. Program yükseköğretim kurumlarının birbirleri ile ortak projeler
üretip hayata geçirmeleri; kısa süreli öğrencilerin öğrenim veya staj, personelin ders verme veya
hizmet içi eğitim amacıyla değişim yapabilmeleri için karşılıksız mali destek sağlamaktadır.
Bunun yanı sıra yükseköğretim sistemini iş dünyasının gereksinimlerine uygun olarak
geliştirmek ve üniversite mezunlarının iş dünyasında istihdam edilebilirliğini arttırmak amacıyla
yükseköğretim kurumları ile çalışma çevreleri arasındaki ilişkilerin ve işbirliğinin arttırılmasını
da teşvik etmektedir.
• Erasmus Yoğun Dil Kursları (EILC)
• Erasmus Yoğun Programlar (IP)
• Erasmus Öğrenim ve Yerleştirme amaçlı Öğrenci Hareketliliği (Erasmus konsorsiyum ve
yerleştirme sertifikası dâhil) ve Personel Hareketliliği (Öğretim elemanlarının ders vermesi ve
Personel eğitimi)
 Grundtvig Programı:
Bilginin sürekli yenilenmesi neticesinde oluşan gereksinimleri karşılamak ve yetişkin
kişilere yaşamları boyunca, bilgi ve niteliklerini geliştirmek için imkânlar sunarak istihdam
olanaklarını artırmak ve toplumda meydana gelen değişikliklere uyum sağlamalarını amaçlayan
bir programdır.
Grundtvig, mesleki eğitim dışında her çeşit yetişkin ve yaygın eğitim üzerine odaklanır.
Yaygın eğitim içindeki öğrenici, öğretmen, eğitmen ve diğer personelle yetişkin eğitim
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 60

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
alanındaki eğitim kurumları ve bu tür eğitim fırsatları sunan kuruluşları hedefler. Yaygın eğitim
kurumları başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları, araştırma merkezleri, danışmanlık ve
bilgi/iletişim kuruluşları ile özel kuruluşlar, yükseköğrenim kurumları vs. ülkeler arası
ortaklıklar, Avrupa projeleri ve ağlar kurarak birlikte çalışabilirler. Bu tür kurum ve kuruluşlarda
yetişkin eğitimi faaliyeti yapanlar aynı zamanda uluslararası hareketlilik faaliyetlerinde de
bulunabilirler.
• Grundtvig Çalışma Grupları
• Grundtvig Asistanlığı
• Grundtvig Ziyaret ve Değişimler-3 başvuru dönemi
• Grundtvig Gönüllü Projeleri
 Leonardo da Vinci Programı:
Leonardo da Vinci Avrupa Birliği Mesleki Eğitim programıdır. Tüzel kişilik sahibi tüm
resmi ve özel kurum ve kuruluşlar, eğitim kurumları ile KOBİ, STK ve yerel idareler Leonardo
da Vinci projesi sunabilmektedir.
Temel düzeyde mesleki eğitim almakta olan öğrenciler (IVT) için AB Ülkelerinde staj,
işsizler de dâhil olmak üzere işgücü dünyasındaki kişiler (PLM) için AB Ülkelerinde mesleki
eğitim ve mesleki eğitimden sorumlu kişilerin (VETPRO) için AB Ülkelerinde çalışma
ziyaretleri olarak adlandırılabilecek hareketlilik faaliyetlerini kapsar.
• Ortak Konulu Program Çalışma Ziyaretleri -2 başvuru dönemi
• Leonardo da Vinci Çok Taraflı Yenilik Transferi Projeleri
• Leonardo da Vinci Hareketlilik Projeleri
 Ortaklık Projeleri
Leonardo da Vinci Programı kapsamında mesleki eğitim ile ilgili tüm kurum ve
kuruluşların (STK, KOBİ, okul, vb.) proje hazırlayarak katılabileceği proje tabanlı bir faaliyettir.
Ortaklık faaliyetinde ürün ya da çıktı amaçlı ve işbirliğini kuvvetlendirici nitelikte ortaklıklar
oluşturulacak ve bu amaca yönelik çalışma ziyaretleri gerçekleştirilmelidir. Faaliyet en az 3
farklı ülkeden ortaklar içermeli ve bu ortaklardan en az bir tanesi AB üyesi olmalıdır. Proje
teklifleri, AB ülkeleri dillerinden birinde hazırlanır ve teklifteki her kuruluş (koordinatör ortak
veya ortak) aynı başvuru formunu kendi ülkesindeki ulusal ajans görevi yapan kuruma sunar.
 Yenilik Transferi
Leonardo da Vinci başlığında, mesleki eğitim ve öğretimi geliştirmek ve teşvik etmek
amacıyla daha önceden yapılmış Leonardo da Vinci veya başka yenilikçi proje sonuçlarının ya
da çıktılarının yeni ülkelere, bölgelere ya da sektörlere transfer edilmesi amacıyla hazırlanan çok
ortaklı projelerdir. Bu projeler program katılımcısı en az üç ülkeden üç kurumun ortaklığıyla
yapılmaktadır. Bu projelerin amacı hedef kitle ya da sektör için yenilikçi eğitim araçlarını ve
imkânlarını kazandırmaktır. Hayatboyu öğrenme anlayışı çerçevesinde bireyin hızla değişen
günümüz mesleki eğitim sistemine ve koşullarına uyum sağlamasını kolaylaştıran bu projeler,
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 61

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
aynı zamanda sektörlerin rekabet güçlerinin artırılmasına katkıda bulunacak yenilikçi araç ve
yöntemlerin geliştirilmesine finansal destek sağlar.
 Hareketlilik
Temel düzeyde mesleki eğitim almakta olan öğrenciler (IVT) ile, işsizler de dâhil olmak
üzere işgücü dünyasındaki kişiler (PLM) ve mesleki eğitimden sorumlu kişilerin (VETPRO)
katıldığı ülkelerarası staj ve çalışma ziyareti olan faaliyetleridir. Amaç temel mesleki eğitim ve
sürekli mesleki eğitimin Avrupa boyutunun güçlendirilmesi, kişilerin teori ve uygulama içeren
faaliyetlerden, özellikle iş bağlantılı eğitimle deneyim kazanmaya teşvik edilmesi, dil
becerilerinin, ülkelerarası bağlantıların, eğitmenler ve insan kaynakları yöneticileri için başarılı
uygulamaların değişimlerinin geliştirilmesidir. Bu tür bir faaliyet alanı mesleki eğitim alanındaki
tüm sosyal ortakların bir araya gelmesini sağlayarak hem ülkelerarası işbirliğinin hem de iş
dünyası ile eğitim kurumları arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi için yararlıdır. Bu programa
başvurular kurumsal düzeyde yapılmaktadır. Hareketlilik projeleri, proje içerisinde yer alarak
yurtdışında mesleki eğitim faaliyetinde bulunacak katılımcının profiline göre IVT, PLM ve
VETPRO olmak üzere gruplara ayrılmaktadır:
 IVT ve PLM


Temel Mesleki Eğitim Almakta Olanlar (IVT)

Katılımcı Türü: Temel mesleki eğitim almakta olan meslek lisesi öğrencileri, mesleki
eğitim merkezindeki kursiyerler, çırak ve kalfalar vb. Ev sahibi Kuruluşlar: Mesleki eğitim
kuruluşları ve işletmeler. Yurtdışında Kalış Süresi: 2 hafta – 39 hafta arası


İş Piyasasındaki Kişiler (PLM)

Katılımcı Türü: Liseden ya da üniversiteden henüz yeni mezun olan, iş arayan, henüz işe
başlayan ya da yeni işe başlamış olup da mesleki deneyimini artırmak isteyenler vb. Ev Sahibi
Kuruluşlar: Mesleki eğitim kuruluşları ve işletmeler Yurtdışında Kalış Süresi: 2 hafta– 26 hafta
arası
IVT ve PLM türü projelerin temel amacı, kişinin yurt dışında mesleği ile ilgili bir kuruluş
bünyesinde mesleki eğitim alma veya çalışma deneyimi kazanmasıdır. Projeler kapsamındaki
işbirliğinin eğitim kurumları ile işletmeler arasında olması tercih edilmektedir.
İşletmeden kasıt, büyüklükleri, yasal statüleri ve faaliyet gösterdikleri ekonomik sektör ne
olursa olsun, kamuya ait veya özel her tür işletme ile sosyal ekonomi dâhil her tür ekonomik
faaliyetin yürütüldüğü kurum ya da kuruluşlardır.
 Mesleki Eğitim ve Öğretim Uzmanları (VETPRO)
VETPRO türü projelerin temel amacı, mesleki eğitim alanındaki yenilikçi metot ve
uygulamaların veya yeterliklerin gözlemlenmesi, transferi ve karşılıklı bilgi değişimidir.


Katılımcı türü: İşletmelerdeki insan kaynakları uzman ve yöneticileri, her türlü kurum ve
kuruluştaki mesleki eğitim ve öğretimden sorumlu idareciler, eğitimciler ve mesleki
rehberlik uzmanları.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 62

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ


Ev sahibi kuruluş: Mesleki eğitim kurumları, işletmeler, üniversiteler, sivil toplum
kuruluşları. Yurtdışında Kalış Süresi: 1 – 6 hafta arası

 Gençlik Programı;
Genellikle 15 ile 30 yaş arası gençlerin yurtiçinde veya yurtdışında çeşitli etkinliklere dâhil
olup, uluslararası veya yerel projeler hazırlayabilmesine imkân tanıyan bir programdır.
Sivil Toplum Kuruluşları, Kamu Kuruluşları ve sıradan gruplar (en az 4 kişiden oluşan )
proje başvurusu yapabilmektedir.
Gençlik Programı Eylem adı verilen 7 alt programdan oluşur. Gençlik Programında sürekli
olarak her yıl 5 başvuru dönemi bulunmaktadır. Son başvuru tarihleri 1 Şubat, 1 Nisan, 1
Haziran, 1 Eylül ve 1 Kasım’dır.
Eylem 1.1 Gençlik Değişimleri; AB ülkelerinden genç gruplarla birlikte yapılan değişim
faaliyetleri içeren projelerdir.
Eylem 1.2 Gençlik Girişimleri; AB ülkelerinden genç gruplarla birlikte yapılan projelerdir.
Eylem 1.3 Gençlik Demokrasi Projeleri; AB ülkelerinden genç gruplarla birlikte gençlerin
demokrasiye katılımını amaçlayan projelerdir.
Eylem 2 Avrupa Gönüllü Hizmeti; kurum ve kuruluşların yapabildiği 2-12 ay arası Avrupa
Birliği ülkelerine gidilen veya ev sahibi kuruluş projesi hazırlayarak AB ülkelerinden gençleri
konuk edebildiği projelerdir.
Eylem 3.1 AB Komşu Ülkeleriyle İşbirliği; AB, Balkan, Kafkas ve/veya Akdeniz
ülkelerinden genç gruplarla birlikte yapılan değişim faaliyetleri içeren projelerdir.
Eylem 4.3 Gençlik Çalışanları ve Gençlik Kuruluşları İçin Eğitim ve Ağ Kurma; AB
ülkelerinden genç gruplarla birlikte yapılan seminerler, eğitim kursları gibi faaliyetleri içeren
projelerdir.
Eylem 5.1 Gençler ve Gençlik Politikalarından Sorumlu Olanlar İçin Toplantılar; AB
ülkelerinden genç gruplarla birlikte yapılan projelerdir.
Gençlik Değişimleri farklı ülkelerden genç grupların karşılıklı ilgi duyulan bir konu
etrafında bir araya gelme ve birbirlerinin kültürlerini öğrenme fırsatı sunar. Gençler bu Eylem ile
yurt dışındaki projelere katılabildikleri gibi yurt içinde de uluslararası projeler yapabiliyorlar.
Yabancı dilinizin çok iyi seviyede olması da gerekmiyor.
Gençlik Girişimleri yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde tasarlanan grup projelerini destekler.
Sokağınızda, köyünüzde, ilinizde veya bölgenizde gerçekleştireceğiniz her türlü yararlı proje
fikri için bu Eylemi mutlaka inceleyiniz. Bu alt eylem ayrıca gençler arasında işbirliğini ve
deneyim değişimini geliştirmek amacıyla farklı ülkeler arasında benzer projelerden oluşan bir ağ
kurulmasını da destekler.
Gençlik Demokrasi Projeleri, gençlerin hem yerel, bölgesel ya da ulusal düzeyde, hem de
uluslararası düzeyde demokratik yaşama katılımını destekler. Demokrasi veya Gençlerin aktif
katılımı ile ilgili bir projeniz mi var? Mutlaka başvurun!
Avrupa Gönüllü Hizmeti, istediğiniz bir AB ülkesinde sosyal içerikli bir projede 2-12 aylık
süreler dâhilinde yer almanızı sağlayan bir etkinliktir. Dil eğitimini de (% 5) içeren Avrupa
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 63

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Gönüllü Hizmeti 18-30 yaş arasındaki tüm gençlerimize açıktır. Avrupa Gönüllü Hizmetinin
(AGH) amacı, Avrupa Birliği'nin içinde ve dışında çeşitli şekillerdeki gönüllü faaliyetlere
gençlerin katılımını desteklemektir. Bu Eylem kapsamında gençler, bireysel olarak ya da gruplar
halinde kâr amacı gütmeyen, ücretsiz faaliyetlerde yer alırlar.
Avrupa Birliği Komşu Ülkeleriyle İş Birliği, Komşu Ortak Ülkelerle gençlik alanında
Gençlik Değişimleri ve Eğitim ve Ağ Kurma projelerini destekler. Başka bir deyişle 2 ayrı alt
faaliyet ile Eylem 1.1 ve Eylem 4.3 projelerinin Komşu Ortak Ülkelerden katılan ortaklar ile de
yapılmasını sağlar.
Gençlik Çalışanları ve Gençlik Kuruluşları İçin Eğitim ve Ağ Kurma, gençlik
çalışmalarında ve kuruluşlarında aktif kişilerin eğitimini, özellikle deneyimlerin, uzmanlığın ve
aralarında iyi uygulamaların yanı sıra uzun süreli kalite projeleri ile ortaklıklar ve ağların
oluşmasını sağlayacak faaliyetlerin değişimini destekler. İşbaşı Eğitimi, Fizibilite Ziyareti,
Değerlendirme Toplantısı, Çalışma Ziyareti, Ortaklık Oluşturma Faaliyeti, Seminer, Eğitim
Kursu ve Ağ Kurma projeleri yapmanıza imkân sağlar.
Gençler ve Gençlik Politikalarından Sorumlu Olanlar İçin Toplantılar, gençler, gençlik
çalışmalarında aktif kişiler ve gençlik politikalarından sorumlu kişiler arasında işbirliğini,
seminerleri ve yapılandırılmış diyalogu destekler. Ulusal tipinde yurt dışından ortaklara ihtiyaç
yoktur. Çok sayıda gencin katıldığı büyük toplantı ve seminerleri mümkün kılar.
Bu benzeri projeler proje formatını iyi bildikten sonra yazımı çok kolay olan ve
desteklenme ihtimali en fazla olan projelerdir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 64

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

ADIM ADIM ERASMUS
Prof. Dr. Hüsrev MENNAN
Uluslararası İlişkiler Birimi üniversite rektörlüğüne bağlı bir birimdir. Bu birim
üniversitenin yurt dışındaki tüm organizasyonda tanıtılması, ikili iş birlik programlarının
geliştirilmesinde etkili olup, ulusal ajans ile direkt çalışan bir birimdir.
ERASMUS PROGRAMI
Bu program adını, ERASMUS (1465-1536) adlı Hollandalı bir felsefe adamından almış
olup, Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programlarından “Lifelong Learning Programme-LLP”
(Hayatboyu Öğrenme Programı) bünyesinde “yükseköğretim” düzeyindeki işbirliğini düzenleyen
programdır.
ERASMUS’UN AMAÇLARI NELERDİR?
ERASMUS programının en temel amacı Avrupa’da yükseköğretimin kalitesini arttırmak
ve Avrupa boyutunu güçlendirmektir.
Belirtilen diğer amaçlar,




Üniversiteler arasında ülkelerarası işbirliğini özendirmek ve desteklemek,
Öğrencilerin ve eğitimcilerin Avrupa’da karşılıklı değişimini sağlamak,
Avrupa Birliği ülkelerindeki çalışmaların ve alınan derecelerin akademik olarak
tanınmasını sağlamak ve şeffaflığın gelişmesine katkıda bulunmaktır.
PROGRAMA KİMLER KATILABİLİR?

Avrupa Birliği Üyesi Ülkeler, EFTA (European Free Trade Area) Ülkeleri ve Aday Ülkeler
(Türkiye)
ERASMUS ÇERÇEVESİNDE DESTEKLENEN ETKİNLİKLER NELERDİR?
 Erasmus 1: Avrupa üniversitelerarası işbirliği
 Erasmus 2: Değişim;


Karşılıklı Öğrenci Değişimi (Student Mobility-SM)





Karşılıklı Akademisyen Değişimi (Teaching Staff Mobility-TS)
Karşılıklı Değişimin Organizasyonu (Organisation of Mobility-OM)
Yoğun Programlar (Intensive Programmes-IP)

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 65

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
ERASMUS 2 PROGRAMINA KATILIM KOŞULLARI NELERDİR?
Başlıca iki koşul vardır:
Koşul 1. Kurumun Erasmus Üniversite Beyannamesine (Erasmus University Charter)
sahip olması gerekir. (Ondokuz Mayıs Üniversitesi bu beyannameye sahiptir).
Koşul 2. ERASMUS 2 kapsamındaki tüm değişim etkinlikleri için ev sahibi üniversite ile
misafir olunan üniversitenin bölümleri arasında imzalanmış bir “Kurumlararası İlişkiler
Birimi’nin (Erasmus Interinstitutional Agreement) var olması ve her iki tarafın da Erasmus
Üniversite Beyannamesi sahibi olması gerekir.
PROGRAMDAN NASIL YARARLANILABİLİR?
Erasmus öğrenim ve staj öğrenci değişimi ile öğrenciler bir akademik yıl içinde 3 ile 12 ay
arası başka bir Avrupa ülkesi yükseköğretim kurumunda / işletmede öğrenim / staj öğrencisi
olabilir.
ERASMUS ÖĞRENCİ SEÇİM ÖNCELİKLERİ
Daha önce Erasmus öğrencisi olunmaması, öğrenci olunan bölüme ait ikili anlaşma(lar)
bulunması, lisans öğrencileri için asgari 2.20 / 4.00 not ortalaması, yüksek lisans ve doktora
öğrencileri için asgari 2.5 / 4 not ortalamasına sahip olması gerekmektedir.
ERASMUS ÖĞRENCİSİ OLMA ŞARTLARI
Örgün eğitim veren, EÜB sahibi bir yükseköğretim kurumunda öğrenci olmak, önlisans,
lisans, yüksek lisans, doktora düzeyinde öğrenci olmak, önlisans ve lisans öğrencileri için 1. yılı
(sınıfı) tamamlamış olmak, (hazırlık sınıfları dâhil değildir).
ERASMUS ÖĞRENİM VE STAJ ÖĞRENCİSİ SEÇİM KRİTERLERİ
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yabancı Dil Eğitim Merkezi (OYDEM)’nin yapmış olduğu
sınavdan %50 başarı sağlamak ve lisans üstü eğitimi için 2.5 (4’lü sistemde) not ortalamasına
sahip olmak.
ERASMUS BAŞVURU DÖNEMLERİ VE İŞLEMLER
Her yıl Mart ayının sonuna kadar, öğrenim öğrencileri tercihlerini Erasmus Bölüm
Koordinatörlerine bildirir. Nisan ayında da tercih ettiği kuruma başvurularını yaparlar.
Kurumlara
başvurular
genellikle
online
olarak
yapılmaktadır
(örn;
http://universitypartners.ku.dk/ University of Copenhagen). Bazı kurumlar da ERASMUS
ofislerinden istemektedir.
Erasmus öğrenim öğrencisi, gideceği üniversitenin web sayfasından gerekli başvuru
formlarını indirip ve doldurur (3’er nüsha olarak). Eğer üniversitenin kendi formları yoksa
Avrupa Birliği’nin standart 3 ayrı formu kullanılır. Öğrenciler formlarını Nisan ayında
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 66

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Uluslararası İlişkiler Birimi’ne teslim etmeleri gerekmektedir. Bu formları Erasmus Ofisi
taahhütlü posta ile gönderir. Öğrenci başvurduğu üniversiteden kabul mektubunu almalıdır.
Staj öğrencilerinin kendilerine staj yeri bulmaları ve ERASMUS ofisine 1 Haziran tarihine
kadar bir kabul mektubu, davetiye gibi herhangi bir belge sunmaları gerekmektedir. Staj
öğrencileri için, karşı kurumdan staj formunun imzalı alınması kabul mektubu yerine
geçmektedir.
Daha sonra öğrenciler pasaport, vize ve oturma izni için gerekli belgeleri ofisten alarak
işlemleri kendileri yapmaktadır. Karşılaşılan zorluklarda ofisten yardım alınması mümkündür.
 Staj öğrencilerin avantajı;
3 aylık sürelerde ERASMUS ofisinden gri (Hizmet) pasaport yazısı alınabilir, tercihe göre
UMUMA MAHSUS pasaportu da alınabilir.
HİBELER
Üniversite öğrenciye gideceği ülke ve süreye göre belirlenen miktardaki hibeyi
vermektedir.
SORU: Erasmus kapsamında aldığımız derslerin ülkemizdeki üniversitemizde sayılması
nasıl olmaktadır?
CEVAP: Aldığınız derslerin içeriği fakültenizdeki müfredatla içerik olarak bağdaşıyorsa
ve aldığınız dersi Erasmus’la gittiğiniz ülkede geçmişseniz bu dersiniz fakültenizde
saydırılmaktadır.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 67

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

SAN-TEZ PROJELERİ VE ÖNEMİ
Prof. Dr. Aydın DURMUŞ
(Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü, adurmuş@omu.edu.tr )
AR-GE NEDİR?
AR-GE Projeleri; bilimsel ve teknolojik bilgiyi ürüne, sürece, yönteme veya sisteme
dönüştürme aşamalarında yapılan toplumsal yarara, ürüne yönelik projeler olmalıdır.
 AR-GE Projelerinin hedefleri;





Yeni ürün üretilmesi
Ürün kalitesi veya standardının yükseltilmesi
Maliyet düşürücü ve standart yükseltici yeni tekniklerin geliştirilmesi
Yeni üretim teknolojilerinin geliştirilmesi olmalıdır.
OECD tarafından hazırlanmış olan Oslo ve Frascati Kılavuzlarındaki tanımlamalara göre;





Teknolojik açıdan yeni ürün,
Teknolojik açıdan iyileştirilmiş ürün,
Teknolojik süreç yeniliği, Sanayi Ar-Ge’sinin çerçevesi çizilmektedir.
Bu çerçeve ürün ve süreç yenilik sınıflandırmasını aşağıdaki şekilde tanımlamaktadır.

 Ürün yeniliği
Firmada mevcut bir ürününün teknolojik olarak iyileştirilmesi
Firma için yeni bir ürün veya ürün platformu geliştirilmesi
Ülke için yeni bir ürün geliştirilmesi
Dünya için yeni bir ürün geliştirilmesi
 Süreç yeniliği
Maliyet düşürücü veya standart/kalite yükseltici sonuçların elde edilmesi amacıyla yeni
tekniklerin geliştirilerek uygulanması
Üretimle ilgili yeni bir yöntem veya teknoloji geliştirilmesi
Bu yeniliklerden herhangi birini hedefleyen projelerde aşağıda belirtilen Ar-Ge aşamaları
mutlaka bulunmalıdır:
 Kavram geliştirme,
Teknolojik/teknik ve ekonomik yapılabilirlik etüdü,
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 68

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Geliştirilen kavramdan tasarıma geçiş sürecinde yer alan laboratuvar ve benzeri çalışmalar,
Tasarım, tasarım geliştirme ve tasarım doğrulama çalışmaları,
 Prototip üretimi,
Pilot tesisin kurulması,
Deneme üretimi ve tip testlerinin yapılması.
Satış sonrasında ürün tasarımından kaynaklanan sorunların çözüm faaliyetleri
SAN-TEZ NEDİR?
Teknik konularda üniversitelerimizde yapılan çalışmalar uluslararası dergilerde yer
almakta, lakin uygulamasının yapılması ve hayata geçirilme noktasında kütüphanelerin dışına
çıkamamaktadır. Ülke ekonomisine katma değer katabilecek bu çalışmaların hayata
geçirilememesi milli servet israfına neden olmaktadır.
Bu nedenle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı), son
yıllarda SAN-TEZ programını başlatmıştır.
Bakanlık ilgili web sayfasında SAN-TEZ’i “Sanayicilerimizin Ar-Ge’ye dayalı
ihtiyaçlarının, üniversite-sanayi işbirliği ile üniversite bilimselliği kapsamında çözüme
kavuşturulması, “İnovasyon ve Ar-Ge'nin önemini kavramış kendi teknolojisini üreten ve satan,
rekabet gücü ve refah seviyesi yüksek bir Türkiye vizyonuna önemli bir katkı sağlamaktır.” diye
tanımlamaktadır.
Kısacası SAN-TEZ üniversitelerimizde yapılan tezlerin sanayici ve bakanlık desteği ile
hayata geçirilmesidir.
Bilimsel çalışmaların üreticiler tarafından teknolojiye dönüştürülmesi milli ekonomiye
önemli katma değer sağlar.
SAN-TEZ PROGRAMININ HEDEFLERİ
Bakanlık SAN-TEZ Programının hedeflerini;
Üniversite-sanayi-kamu işbirliğini kurumsallaştırmak, katma değeri yüksek, teknoloji
tabanlı ürün ve üretim yöntemleri geliştirilmesi desteklenerek ülkemizin dünya pazarında rekabet
gücünün yükseltilmesine yardımcı olmak,
KOBİ’lerin teknoloji ve AR-GE kültürü edinmelerini sağlamak, özellikle, sanayimizin
%98'ini oluşturan ve halen geleneksel üretim yöntemi ile çalışmaya devam eden KOBİ’lerimizi
teknolojik ürün ve üretim yöntemlerini kullanmaya cesaretlendirmek, bu işletmelerin kendi öz
varlıklarıyla gerçekleştiremeyecekleri AR-GE, teknoloji ve innovasyona yönelik çalışmaların
hem üniversite hem de devlet desteği ile gerçekleştirilmesini sağlamak,
Üniversitede yapılan akademik bilginin ticarileşmesini sağlamak, akademisyenler ve
üniversite mezunu gençler arasında şirketleşme kültürünü yaygınlaştırarak yenilikçi yeni
şirketler doğmasını sağlamak, üniversitelerde doktora veya yüksek lisans programlarında
öğrenim gören öğrencilerin tez konularının KOBİ'ler tarafından talep edilen, imalat sanayine
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 69

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
yönelik yeni teknolojilere dayalı ürün, üretim yöntemi ve AR-GE tabanlı ihtiyaçlara yönelik
olarak belirlenmesini sağlamak, bu projelerde daha fazla sayıda yüksek lisans ve doktora
öğrencisinin desteklenmesini sağlayarak nitelikli eleman sayısının artırılmasına yardımcı olmak,
bu projelerde çalışan tez öğrencilerinin ileride bu firmalarda AR-GE personeli olarak istihdam
edilmesinin önünü açmak, olarak açıklamaktadır.
Hedefler incelendiğinde, yeni teknoloji üretmeye, AR-GE faaliyetlerini geliştirmeye
devletin büyük bir desteği olduğu açıkça görülmektedir.
Bakanlık-Üniversite-Üretim veya araştırmayı yapacak Girişimci kuruluş olmak üzere bu
projenin 3 ayağı vardır. Bakanlık tarafından desteklenmesine karar verilen SAN-TEZ
projelerine, % 75 Bakanlık, %25 üretimi yapacak kuruluş nakdi olarak destek vermektedir.
Projeden satın alınan makine ve teçhizat anlaşmaya göre üretici firmada kalabilmektedir. Santez projeleri için daha kapsamlı bilgi Sanayi ve Ticaret bakanlığının web sayfasından
(www.sanayi.gov.tr) alınabilir.
PROJE PERSONELİNE ÖDENECEK AYLIK ÜCRET ÜST SINIRLARI





Proje Yürütücüsü: ¨800
Yardımcı Araştırmacı : ¨500
Yardımcı Personel
: ¨400
Tez Öğrencisi:
Herhangi bir kurumda çalışmayan Doktora Öğrencisi: ¨1.500
Herhangi bir kurumda çalışmayan Yüksek Lisans Öğrencisi: ¨1.250
Herhangi bir kurumda ücretli görevi bulunan Doktora Öğrencisi: ¨500
Herhangi bir kurumda ücretli görevi bulunan Y. Lisans Öğrencisi: ¨400

Bir Projede birden fazla tez öğrencisinin görevlendirildiği ve her birinin tezinin projenin
bir parçası olacağı üniversite tarafından kabul edildiği durumda; tez öğrencilerine ödenecek
toplam tutar ¨3.000’den fazla olamaz.
Bir projede birden fazla yardımcı araştırmacı çalışması halinde, bu personellere proje
kapsamında ödenecek aylık ücret toplamı, proje yürütücüsünün aylık ücretinin 2 katını (¨1.600)
geçemez.
Bir projede birden fazla yardımcı personel çalışması halinde, bu personellere proje
kapsamında ödenecek aylık ücret toplamı, proje yürütücüsünün aylık ücretinin 2 katını (¨1.600)
geçemez.
Bir projede, projenin belirli bir bölümü için danışmanlık hizmeti alınması gerekmesi
halinde, danışmanlık alınacak kişiye ödenecek aylık ücret, herhangi bir kamu kurum veya
kuruluşlarında çalışmaması şartıyla, proje yürütücüsüne ödenecek aylık ücretin iki katını
(¨1.600) aşamaz.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 70

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

BAŞVURU FORMUNU DOLDURURKEN FAYDALANILACAK DOKÜMANLAR
Proje başvuru formu;
07.03.2007 tarihli 5593 sayılı Kanun
05.07.2007 tarihli San-Tez Projeleri Destekleme Yönetmeliği
Proje Başvurusu Hazırlama Kılavuzu
Proje başvuru formu
Teknik ve Mali Kılavuz,
Proje Değerlendirme Formu,
Değerlendirme Formu hazırlama Kılavuzu
İncelenerek doldurulmalıdır.
PROJE BAŞVURUSU KABUL EDİLMEYECEKLER
 Proje ortağı olan firma için;
Başvuru sırasında veya sözleşme yapılmadan önce iflas etmesi veya tasfiye halinde olması,
İş veya faaliyetlerini askıya almış olanlar, bu meselelerle ilgili bir dava veya takip konusu
olanlar, veya ulusal mevzuat ve düzenlemelerde yeri olan bir prosedür dolayısı ile bunlara benzer
bir durumda olanlar,
Başvuru sırasında veya sözleşme yapılmadan önce, profesyonel (mesleki) faaliyetini
ilgilendiren bir suçtan kesin hüküm gücünde bir karar ile mahkûmiyet almış olanlar,
Başvuru sırasında veya sözleşme yapılmadan önce, kamu haklarından mahrum olanlar, ağır
hapis veyahut 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile devletin şahsiyetine karşı
işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye
kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya kaçakçılık,
resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı
hükümlü bulunanlar, dolandırıcılık, yolsuzluk, suç örgütüne dâhil olma veya ülkenin mali
çıkarların zarar verici herhangi bir suçtan dolayı kesinleşmiş mahkumiyeti olanlar,
Proje başvuru yılından önceki bilançosunda zarar göstermiş olanlar.
 Proje Yürütücüsü ve Firma için;
Başvuru sırasında veya sözleşme yapılmadan önce İhale Yasası’na aykırı davranışlardan
dolayı kesinleşmiş mahkûmiyeti olanlar, teklif edilen proje ile “haksız rekabet (çıkar çatışması)”
konumunda olanlar,
Başvuru sırasında veya sözleşme yapılmadan önce yalan beyanda bulundukları tespit
edilenler,
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 71

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

TEKNOGİRİŞİM SERMAYESİ DESTEĞİ
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın vermiş olduğu;
5746 Sayılı “Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanun”
kapsamındaki desteklerden olan ve 2023 yılına kadar devam edecek bir diğeri de
“Teknogirişim Sermayesi Desteği”dir.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı) genç girişimcilere
Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı kapsamında proje başı ¨100.000 hibe destek
sağlamaktadır. Özellikle yüksek lisans ve son sınıf öğrencilerini yakından ilgilendiren bu proje
hakkında tarafımdan veya ilgili bakanlığın www.sanayi.gov.tr isimli web sayfasından bilgi
edinebilirsiniz.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 72

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

TÜBİTAK PROJELERİ
Doç. Dr. Talip KAHYAOĞLU
Bilim aslında hikâye anlatmaktır. Her bilim dalı kendi hikâyesini anlatır ama burada
önemli olan anlatılan hikâyenin başkaları tarafından kabul edilmesi ve insanlığa katkıda
bulunmasıdır.
Bilimi üretebilmek için; iş yapabilmek, bunun için de enerjiye ihtiyaç vardır. Bu enerjinin
maliyeti sosyal bilimler için çoğu zaman düşük miktarlarda iken Fen Bilimleri için daha fazla
vardır. Bu enerji türleri makine-tesisat, sarf malzemesi, seyahat, hizmet alımı, bursiyer ve
araştırıcılar, teşvik olarak verilebilir. TÜBİTAK ihtiyacınız varsa bunları araştırma yapmanız
için size sağlayabiliyor. Ne zaman veya kimin kullanacağınızı bilmediğiniz bilgi üreterek veya
teknoloji üreterek topluma katkı sağlayabilirsiniz.
Hedef akademik anlamda yükselmekse, on yıl önce bilim insanlarından çok sayıda makale
yapmaları istenmezken şu an uluslararası yayınlar istenmekte, önümüzdeki dönemler içinde ise
patentler, araştırma projelerinde proje yürütücü veya araştırmacı olarak görev alma ve şirket
kurma akademik kariyer için bizden istenecek olan şeylerdir. İşte bu nedenle TÜBİTAK proje
destekleri önem taşımaktadır.
www.tubitak.gov.tr adresinden akademisyen bölümünü seçtiğimizde destekler, bursları
inceleyebiliyoruz, dolayısıyla sürekli takip etmemiz gerekmektedir. TÜBİTAK, temel araştırma,
uygulamalı araştırma ve deneysel geliştirme ve teknolojinin ticarileşmesi konularında destek
vermektedir. TÜBİTAK destekleri






Akademik Ar-Ge destekleri
Sanayi Ar-Ge Proje Destekleri
1007 Kamu Projeleri
4004 Bilim ve Toplum Proje Destekleri
Uluslararası İşbirlikler

 7.Çerçeve Programı
TÜBİTAK, akademik araştırma projeleriyle sanayi ve kamu kuruluşlarına ait Ar-Ge
projelerini desteklemekte, toplantı ve yayınları teşvik etmekte, geleceğin bilim insanlarına
öğrenim hayatları boyunca burslar vermekte ve bilim, teknoloji ve yenilik alanlarında
uluslararası işbirliği olanakları oluşturmaktadır.
 Akademik Ar-Ge destekleri;


1001-Araştırma Projeleri (Yüksek bütçeli, uzun süreli, fazla sayıda proje ekibine izin
veren)






1002-Hızlı Destek (Düşük bütçeli, kısa süreli, acil problemler için)
1008-Patent (Patent masraflarını karşılar)
1010-EVRENA (Yurtdışından araştırıcı getirmek için)
1011-Uluslararası Projeler (Ülke dışındaki bir projeye dâhil olmak için)

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 73

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Ülkemiz sanayi kuruluşlarının Ar-Ge’ye daha fazla kaynak ayırmasını özendirmek, sanayi
kuruluşlarının kendi arasında ve üniversitelerle daha yakın işbirlikleri ve ortaklıklar sağlamasını
teşvik etmek amacıyla Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB)
tarafından destek programları yürütülmektedir.
 Destek Programları:


1501 - Sanayi Ar-Ge Proje Destekleme Programı



1503 - Proje Pazarları Destekleme Programı



1507 - KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı



1508 - Teknoloji ve Yenilik Odaklı Girişimleri Destekleme Programı



1509 - Uluslararası Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı



1505- Kobi Yararına Teknoloji Transferi

1505 yeni bir proje türü olup yaptığınız çalışmayı, tezi bitirip ticari hale getirmek
istediğinizde bir firma buluyorsunuz ve bu firma yaptığınız bu çalışmayı ticari hale geldiğinde
satın alacağını beyan etmesi halinde ve % üzerinden çalışmalara destek olacağını belirtmesi
halinde ¨300 000’ye kadar destek sağlamaktadır.
Uluslararası İşbirliği Dairesi TÜBİTAK’ın uluslararası programlarının yürütülmesinden
sorumludur. Bu faaliyetler üç genel kategoride sınıflandırılmaktadır. Bunlar İkili İşbirlikler, Çok
Taraflı İşbirlikler’dir.
İkili İşbirlikler, Bilim ve teknoloji alanında çeşitli ülkelerle hükümetlerarası ya da
kurumlararası düzeyde imzalanan ikili işbirliği anlaşmaları mevcuttur. Söz konusu anlaşmalar
çerçevesinde ortak araştırma projeleri desteklenmekte ve izlenmekte, ortak bilimsel toplantılar,
uzman değişimleri, çalışma ziyaretleri vb. gibi etkinliklere maddi destek sağlanmaktadır.
Ülkemiz COST (Bilimsel ve Teknik Araştırma Alanında Avrupa İşbirliği), ESA (Avrupa
Uzay Ajansı), ESF (Avrupa Bilim Vakfı) ve EMBC (Avrupa Moleküler Biyoloji Konferansı)
gibi çeşitli Avrupa araştırma programlarının; KEİ (Karadeniz Ekonomik İşbirliği) ve EİT
(Ekonomik İşbirliği Teşkilatı) gibi bölgesel örgütlerin ve NATO, OECD ve UNESCO gibi
uluslararası kuruluşların faaliyetlerine aktif olarak katılmaktadır.
Türk bilim insanlarının söz konusu kuruluşlar tarafından organize edilen ilgili etkinliklere
katılımı TÜBİTAK tarafından desteklenmekte ya da izlenmektedir. 1001’de sağlanan desteklerin
hepsi COST’ta da geçerlidir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 74

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
TÜBİTAK PROJESİ NASIL YAZILIR?
Tübitak projesinin kabulü için özgün bir ARAŞTIRMA KONUSU gereklidir. Özgün bir
araştırma konusu için iyi bir LİTERATÜR bilgisi gerekir. İyi literatür için de DERGİLER VE
PATENT BİLGİLERİ, proje VERİ TABANLARI incelenmelidir.
Özgünlüğü sağlamak için proje konusunun mevcut bilim ve teknolojideki yeri açıkça
ortaya konulmuş ve gerekli literatür taramasıyla desteklenmesi; hipotezler araştırma konusunu
incelemek için çok iyi düşünülmüş, alternatifler göz önüne alınmış olması; yeni bir fikir,
teknoloji, bilimsel yöntem veya kavramsal/kuramsal çerçeve geliştirilmesine yönelik olması;
öneri mevcut bilim ve teknolojideki ve/veya halen kullanılmakta olan deneysel yöntemlerdeki
eksiklik ve hataları doğru olarak ortaya koyması; Web of Knowledge ve Scopus'da kayıtlı
dergilerde veya kitaplarda yayımlanma potansiyeli bulunması gerekmektedir. Özgünlük çok iyi,
iyi ve zayıf not olarak 3 not şeklinde verilir.
Projenin yapılabilirliği incelendiğinde YÖNTEMLER- EKİP- EKİPMAN önem
kazanmaktadır. Ayrıca seçilen yöntemler hipotezleri test etmek için gerekli değişkenleri içermeli,
proje yürütücüsünün proje ile ilgili konularda son yıllarda uluslararası indekslerde kayıtlı
dergilerde yapılmış yayınları olmalı, istenilen ekipman uzun süreli ve birden fazla projede
kullanıma uygun olmalıdır.
Projenin yaygın etkinliği sorgulandığında ise evrensel veya yerel düzeyde olma özelliğine
sahip; toplumun sorunlarına çözüm üretebilecek nitelikte; toplumun kullanılmayan kaynaklarının
kullanılmasını sağlamaya yönelik; ülkenin bilimsel ve teknolojik araştırma gücüne, bilim insanı
yetiştirilmesi ve yeni yetenekler kazanılmasına katkı sağlama potansiyeli oldukça yüksek;
sonuçların "ticarileştirilme" potansiyeli yüksek olması gerekmektedir.
Proje desteklerinde karar mekanizması meslektaşlarınızdır, onları ikna etmeniz
gerekmektedir. 1001 projeleri için Panel sistemi (kendi alanında uzman 6-9 kişilik grup); 1002
projeleri için Uzman değerlendirmesi (1-2 uzmana gider olumlu cevap alırsa destek alırsınız),
COST’ta dış uzman gibi çeşitli karar mekanizmaları (panel sistemi yoktur) bulunmaktadır.
TÜBİTAK projesi yapmaya karar verirseniz bilmeniz gereken her bir fikir ve süreç için
alınabilecek farklı destekler vardır ancak iyi okuma yapmamız gerekmektedir. Yılda birden fazla
dönemde başvuru yapılabiliyor. Çoğu programda ise sürekli başvuru dönemi vardır.
Proje hazırlamada en büyük sıkıntı özgün konu bulmaktır ve akademisyenleri bu konuda
ikna etmek zordur. Paneldeki uzmanların eleştirilerine bağlı olarak proje reddedildiyse eleştiri ve
yorumları değerlendirip yeniden göndermek uygun bir seçenek olabilir.
 Soru-Cevap:
BAP projesi olarak desteklenmiş bir projenizin bütçesi yetersiz kaldıysa 1002 Hızlı Destek
Projesi yazabilirsiniz.
1002 projesi yazdığınızda reddedildiğinde 1001 projesi olarak gönderilebileceği bunun
uygun gerekçelere dayandırılması gerektiği belirtilmiştir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 75

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

LVD’DE KİLİT NOKTALAR
Yrd. Doç. Dr. Y. Benal YURTLU
LEONARDO DA VINCI NEDİR?
Avrupa Birliği’ne üye ve aday ülkelerin mesleki eğitime yönelik politika ve uygulamalarını
desteklemek ve geliştirmek amacıyla yürütülen bir mesleki eğitim programıdır. Leonardo da
Vinci projeleri 4 farklı şekilde desteklenmektedir. Bunlar; hareketlilik, yenilik transferi, ortaklık
geliştirme ve hazırlık ziyaretleridir.
YENİLİK TRANSFERİ PROJELERİ “NEDİR?”
AB ortaklığı yoluyla, iyi uygulamaların ülkeler arasında yaygınlaştırılması için yürütülmüş
projelerdir. Yani; farklı içeriklerde geliştirilmiş var olan yenilikçi ürün, araç, yöntem ya da
uygulamaların ulusal, bölgesel, yerel ya da sektörel düzeyde ya da coğrafi olarak proje ortakları
düzeyinde dil, yerel ihtiyaçlar, sektörel ihtiyaç ve kültürel durum açılarından uyarlanmasıdır.
NELER TRANSFER EDİLEBİLİR?
Böyle bir projede, içerikler, araçlar, materyaller, metotlar, metodolojiler, kredi transfer
sistemleri, deneyimler, uygulanan politikalardan çıkarılan dersler ve tecrübeler vb. her tür yeni
bilgiyi ve tecrübeyi transfer etmek mümkündür. Transfer edilecek proje alanla ilgili en son ve en
gelişmiş uygulamanın sonuçları olmalıdır. Örneğin, transfer edilecek proje 5 yıl önce yapılmış
olabilir ancak bundan sonra daha gelişmiş bir uygulama varsa eskisi transfer edilemez.
YENİLİK TRANSFERİ PROJELERİ “NASIL YAPILIR?”
Projenin hedef kitlesinin/sektörünün ihtiyaçları belirlenir. Bu ihtiyaçların karşılanması için
yenilikçi eğitim / öğretim metot ve araçları içeren projenin/ projelerin var olup olmadığı
araştırılır. Bulunan projelerin transfer edilebilirliği kontrol edilir. Bunun için söz konusu projenin
sahibi ile irtibat kurulur ve bu kuruma projenin çıktılarının transfer talebine ilişkin niyet bildirilir.
Eski proje sahibinin yazılı onayı alınır. Bu süreçlerden sonra transfer edilecek çıktıların transferi
amacıyla bir Yenilik Transferi Projesi hazırlanır. Proje yazılırken aktif ve etkili bir
yaygınlaştırılma planı hazırlanır ve bu plana uygun faaliyetler öngörülür. Proje Ulusal Ajans’a
sunulur.
Bir Yenilik Transferi Projesi hazırlamak için da öncelikle o alanda çalışmış ve eksiklikleri
tespit etmiş olmak gerekir. Bir proje oluşturmak için fikir, dolayısıyla hedef kitlenin eksiklerini
ve ihtiyaçlarını belirlemek önemlidir. İhtiyacı tespit ettikten sonra bu ihtiyaçların karşılanması
için yenilikçi bir eğitim ve öğretim metodunun ya da araçlarının bulunduğu projeyi bulmak ve
incelemek gerekir. Bulunan projenin transfer edilebilirliğine karar verdikten sonra proje sahibi
ile iletişim kurulmalıdır. Transfer edilecek proje AB projesi olduğu için proje AB ülkelerinde,
EFTA ülkelerinde ya da AB’ye aday ülkelerde yapılmış olmalıdır. Bu süreçten sonra proje ile
ilgili döküm anların hazırlanması işlemine başlamak gerekir.
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 76

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
YENİLİK TRANSFERİ PROJELERİ “KİMLERLE YAPILIR?”
Mesleki Eğitim ve Öğretimle ilgili tüm kurum ve kuruluşlar (kamu ya da özel) Yenilik
Transferi Projeleri sunulabilir. Mesleki eğitim kuruluşları, kamu kuruluşları, yerel yönetimler,
özel kuruluşlar, sivil toplum örgütleri vb. kuruluşlarla yapılan ve bunlardan bir tanesinin
yürütücü olduğu projelerdir. Dolayısıyla hem projeyi yürütmek hem de ortağı olmak için bir
tüzel kişilik olması gerekir. KOBİ’ler başta olmak üzere Yerel Yönetimler ve Odaların da
projeye katılımları özellikle yaygın etkilerin artırılması açısından teşvik edilmektedir.
YENİLİK TRANSFERİ PROJELERİ “ÖNEMLİ DETAYLAR”
Bu projeler somut hedefleri olan projelerdir. Bunlar; müfredat, hizmet-içi eğitim programı,
uzaktan eğitim modülü vb. olabilir. Projenin yürütülmesi için, biri AB üyesi olmak üzere,
minimum 2 farklı Avrupa ülkesinden proje ortağı bulunmalıdır. (Başvuru sahibi dâhil toplam 3
ülke olmalıdır.)
Proje Süresi en az 1 yıl en fazla 2 yıl (24 ay)’dır.
Hibe miktarı 150.000 €/ yıl ve kurum katkısı içeren bir miktardır. Yani bu miktarın %75’i
hibe edilir ve %25’i kurumlar tarafından karşılanır.
YENİLİK TRANSFERİ PROJELERİ “TRANSFER PROJESİ NASIL BULUNUR?”
Bilinen projeler olabilir.
Başka uluslararası, AB veya ulusal fonlar kullanılarak yapılmış olan projeler olabilir.
AB web sayfasında yer alan ADAM proje veritabanı transfer edilecek proje bulmak için
iyi bir kaynaktır. Bakınız: http://www.adam-europe.eu/adam/homepageView.htm
Bu veri tabanında daha önceden Avrupa boyutunda yapılmış, tamamlanmış, başarı ile
sonuçlanmış birçok projenin adından içeriğine, ortaklarına ve proje detaylarına ilişkin bilgilere
ulaşabilirsiniz.
2006 yılına kadar yapılmış LDV projelerinin yer aldığı veri tabanı olan Compendium
“Desteklenmiş Projeler Veri Tabanı” taranabilir.
ÇOK TARAFLI PROJELER“YENİLİK GELİŞTİRME PROJELERİ”
Doğrudan AB Komisyonu Proje Yürütme Ajansına başvurulur.
Eğer düşündüğünüz konu ile ilgili yapılmış bir proje yoksa sizin yenilik geliştirmeniz söz
konusu olabilir. Yine somut proje sonuçları ve ürünleri hedeftir.
En az 1 yıllık en çok 3 yıllık projeler yapılabilir
Biri AB üyesi olmak üzere minimum 2 farklı Avrupa ülkesinden proje ortağı bulunmalıdır
(başvuru sahibi dâhil 3 ülke).
En fazla Topluluk katkısı proje giderlerinin % 75’i kadardır.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 77

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Proje başına yıllık hibe miktarı: 200.000 €’dur. (Hiç bir şartta en fazla hibe miktarı toplam
400.000 €’yu geçemez.)
ÇOK TARAFLI PROJELER “AĞ GELİŞTİRME PROJELERİ”
Doğrudan AB Komisyonu Proje Yürütme Ajansına başvurulur. Ağ geliştirmeye ve işbirliği
geliştirmeye yönelik projelerdir.


En az 1 yıllık en çok 3 yıllık projeler yapılabilir.



En az 5 farklı Avrupa ülkesinden proje ortağı bulunmalıdır.



En fazla Topluluk katkısı proje giderlerinin % 75’i kadardır. Proje başına yıllık hibe
miktarı 200.000 €’dur.
LDV MESLEKİ EĞİTİM PROGRAMI ORTAKLIK PROJELERİ

Mesleki eğitim alanında faaliyet gösteren kurumlar arasında gerçekleştirilecek işbirliğini
teşvik edecek ve bu işbirliğine bir kısım ölçütlere göre katkı sağlayacak bir faaliyet türüdür.
 Özellikleri


Ürün odaklı bir işbirliği ve çalışma



İş dünyasının ihtiyaçları ile mesleki eğitimin ihtiyaçlarının karşılıklı olarak giderilmesi



Hareketlilik



En az üç ülke ortaklığı



Proje tabanlı bir faaliyet

 Hareketlilik Nedir?
Projede yer alan bir ortağın düzenlediği bir etkinliğe katılmak üzere yapılan bir yurtdışı
seyahatidir. Hareketliliğin süresi proje faaliyeti ile uyumlu olmalıdır. Ortakların bulunmadığı
herhangi bir ülkeye hareketlilik yapılamaz. Bir kişinin bir defa yurtdışına çıkması bir hareketlilik
sayılır. Ülke içindeki yer alan ortağın düzenlediği faaliyete için yapılan seyahat hareketlilik
değildir.
 Hazırlık Ziyaretleri ve İrtibat Seminerleri
Hazırlık ziyareti ve irtibat semineri faaliyetlerini içermektedir. LDV kapsamında sunulacak
potansiyel projelere ön hazırlık yapmak amacıyla yapılır. Ev sahibi ortak kuruluşun ülkesinde, en
az 1, en fazla 5 gün süreyle gerçekleşen faaliyetlerdir. Ortaklar kendi aralarında organize olurlar.
Bütün Tüzel kişiliğe haiz kurumlar başvuruda bulunabilir.
 Hazırlık Ziyaretleri
Projenin amaç, hedef ve metodolojisini daha ayrıntılı tanımlamak, proje içindeki ortakların
rollerini, sorumluluklarını ve görevlerini belirlemek, projenin yürütülmesi, değerlendirilmesi ve
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 78

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
yaygınlaştırılmasına yönelik planlar yapmak, ortaklık kurmak, proje ortaklarını yakından
tanımak, proje detaylarını ve organizasyonu görüşmek, çalışma planı hazırlamak, başvuru
formunu ve diğer gerekli belgeleri doldurmak amacıyla yapılabilir.
 Genel şartlar:
Kurumsal başvurulardır. Başvuran kurum LLP Program üyesi olmalıdır. Başvurular ziyaret
başlama tarihinden en az 60 gün önce yapılmalıdır. Başvuru sahibi kurumu temsilen en fazla 1
kişi katılabilir. Başvuru sahibini temsilen katılacak gerçek kişi kurum personeli olmalıdır.
Davet mektubu: Ev sahibi kurumdan alınır.
Başvuru formu İngilizce olarak doldurulmalıdır.
Aday bilgi formu doldurulmalıdır.
Kurum onay belgesi kurum yetkilisince imzalanmalıdır.
Dil belgesi: KPDS, ÜDS en az 60 puan gereklidir.
Üniversitemizde yürütülen ‘‘Kırsal Alanda Çalışanlar için Daha Güvenli Tarım-SAFER’’
projesi tarım ile ilgili bir projedir. Tarım, birçok ülkede en tehlikeli sektörlerden biridir. Tarım
makineleri kazaları ile tarımsal ilaçlar ve diğer kimyasallara maruz kalma, sektördeki ölüm,
yaralanma ve hastalıkların iki temel nedenidir. SAFER projesi bu ihtiyaçtan yola çıkılarak
oluşturulmuştur. SAFER projesi 9 ortaklı bir proje olup proje yürütücüsü Ondokuz Mayıs
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri Bölümü'dür. Proje Aralık 2008 tarihinde
başlamış, Aralık 2010 tarihi itibariyle toplam 25 ayda tamamlanmıştır.
SAFER projesinin ana amacı, eğitim materyalleri üretmek yoluyla tarım sektöründe çalışan
kişilerin güvenli çalışma koşullarına ulaşmasına katkıda bulunmaktır. Bu amaçla başarıyla
tamamlanmış bir proje transfer edilmiştir. Bu kapsamda proje transfer edilirken ulusal ve
sektörel ihtiyaçlara göre transfer edilen proje çıktılarının adaptasyonu ve geliştirilen yeni eğitim
modül ve materyalleri ile amaca ulaşmaya çalışılmıştır. SAFER projesi, "Training for the Correct
Use of Farm Machinery-FORMAAGRI" projesinin yöntem ve sonuçlarının kullanımı,
adaptasyonu ve geliştirilmesi yoluyla transferine dayandırılmıştır.
SAFER projesinin hedef kitlesi iki ana gruptan oluşmaktadır: tarım makineleri kullanıcıları
ve imalatçılarıdır. Makine kullanıcıları: kendi hesabına çalışanlar (ki eğitime diğerlerinden daha
fazla ihtiyacı olanlardır), profesyonel çiftçiler, çiftçi aileleri ve mevsimlik işçiler, diğer grup ise
imalatçılar ile satıcı ve bayiler olarak sayılabilir. SAFER projesinin yürütülmesinde çeşitli iş
paketleri oluşturularak bunlar ortaklar tarafından yürütülmesi sağlanmıştır. Projenin çatısını
oluşturan iş paketlerinden biri olan bilgi ve veri toplanması aşamasında, transfer edilen projenin
yöntem ve çıktılarının incelenmesinin yanı sıra yerli ve yabancı kaynaklar taranarak konu ile
ilgili proje veri bankası oluşturulmuştur. Kullanıcı ve imalatçılara yönelik eğitim ihtiyaçlarının
belirlenmesi için yapılan anketlerde, transfer edilen projenin anket formu Türkiye şartlarına
uyarlanarak geliştirilmiş ve kullanılmıştır. Eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesine yönelik anketler,
çoğu uzmanlar tarafından yüz yüze olmak üzere kullanıcılar, imalatçılar, tarım makineleri yetkili
bayiler, çeşitli kurum ve kuruluş temsilcileri, sivil toplum kuruluşu üyeleri, üniversite çalışanları
vb. kişilerle olmak üzere, kullanıcılar için 42, imalatçılar için ise 38 kişi ile yapılmıştır. Anket
sorularının büyük bölümü kolay cevaplanabilirliği sağlamak amacıyla kapalı uçlu sorulardan ve

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 79

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
çoktan seçmeli olarak hazırlanmıştır. Diğer bir ana iş paketinde, elde edilen veriler ışığında
oluşturulan çalışma grupları, eğitim modül ve materyallerini oluşturmuşlardır.
Projede eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi için yapılan anket sonuçları kullanıcı ve imalatçı
eğitim ihtiyaçları adı altında iki ayrı raporla değerlendirilmiştir. Anket sonuçları ve veri bankası
bilgileri geliştirilecek modüllere karar verme aşamasında kullanılmıştır. Geliştirilen modüller
ülkemizde kazaların sıkça karşılaşıldığı koşullar ve yaygın kullanılan makineler göz önüne
alınarak yaklaşık 24 modülden oluşacak şekilde üretilmiştir. Projenin ana çıktıları olarak
geliştirilen modüllerden 39 bilgi kartı, 6 video ve 36 animasyon şeklinde üretilen yazılı-görselişitsel eğitim materyalleri çeşitli yayım faaliyetleri ile hedef kitleye ulaştırılmaktadır.
.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 80

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

ERASMUS’UN ÖĞRENCİLERE KATKILARI
Arş. Gör. Hasan YAKAN
PROGRAMIN AMACI NEDİR?
Programın genel amacı yükseköğrenimdeki kalitenin arttırılması ve Avrupa boyutunun
güçlendirilmesidir.
 Bu amaca yönelik olarak:
Avrupa genelinde üniversiteler arasında işbirliğini, üniversite öğrencileri ile öğretim
elemanlarının karşılıklı değişimini, akademik eğitim programlarının geliştirilmesini, topluluk
içerisinde elde edilen diplomaların akademik olarak tanınmasını ve şeffaflığının geliştirilmesini
teşvik eder.
ÖĞRENCİ YERLEŞTİRME (STAJ)
Avrupa Birliği kurumları ve AB ajansları, AB programlarını yürüten ve bu kapsamda hibe
alan kuruluşlar, misafir olunan ülkedeki ulusal diplomatik temsilciliklerimiz Erasmus staj
faaliyeti için uygun değildir.
Erasmus staj hareketliliği başvurularını değerlendirmede kullanılan ölçütler ve ağırlıklı
puanlar şunlardır:


Akademik başarı düzeyi : % 55



Dil seviyesi



Toplam süre 3 - 12 ay arası



1. sınıf öğrencileri yararlanabilinir.

: % 45

Stajın en önemli noktası, kendi yerinizi kendiniz belirlemek zorundasınız.
Ama en güzeli 1 kez Erasmus öğreniminden ve 1 kez Erasmus stajından olmak üzere
toplam 24 ay bir Avrupa ülkesinde geçirme imkânı teoride mümkün hatta 2 ayrı ülkede de (biri
öğrenim biri staj için) yapılabilmektedir.
PROGRAM ÜLKELERİ


27 Avrupa Birliği üye ülkesi



Avrupa Ekonomik Alanı ülkeleri ( Norveç, İzlanda, Lihtenştayn)



Türkiye



Ayrıca, Batı Balkan ülkeleri.

 Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 81

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Erasmus programı bir “yabancı dil programı” tam anlamıyla bir “burs” programı ve bir
“diploma” programı değildir.
 Peki Nedir?
Farklı milletlerden insanlarla bir arda yaşamak, değişik ırk ve dine mensup olsalar da ortak
paylaşımlarda bulunabilmek ve aynı ortak dili konuşabilmek, onların kültürlerini, yaşam
tarzlarını hayatı algılayış ve yaşayış biçimlerini öğrenmek ve karşılıklı hoşgörü, nezaket ve
diyaloglarla her daim hatırlanacak güzel anları paylaşabilmektir.
KAYNAKLAR
http://www.ua.gov.tr/index.cfm?action=detay&bid=9
http://www.erasmus.omu.edu.tr/staj-hareketliliği/35/
KAZANIMLARIM
1 Ekim – 31 Aralık 2009 tarihleri arasında Avusturya’nın Graz şehrindeki, Karl Fransız
Graz Üniversitesi Kimya Bölümü’nün dünyaca ünlü Christian Doppler Laboratory For
Microwave Chemistry (CDLMC) çalışma grubuna sahip bir hocanın laboratuvarında 3 ay
çalışma fırsatı buldum. Buradan bölüm koordinatörümüz ve üniversitemizin eski Uluslararası
İlişkiler Birimi Başkanı sayın Prof. Dr. Yunus BEKDEMİR’e ve danışman hocam sayın Prof.
Dr. Halil KÜTÜK’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Her daim hatırlayacağım fakat
unutamayacağım o güzel günler…
Kazanımlarım; yurt dışı tecrübesi, bilimsel gelişim, akademik bilgi görgü ve tecrübenin
arttırılması, kullanamadığınız cihazları kullanmak (GC-MS, HPLC, Flash kromotografisi vb.),
farklı kültürleri, insanları ve hayatları tanıma fırsatı, eşsiz arkadaşlıklar ve dostluklar edinme, her
daim hatırlanacak güzel anılar, tarihi mekânları ve doğal güzellikleriyle yeni yerler keşfetmek.
ÖNEMLİ DETAYLAR
Başvurunuzu bölüm koordinatörünüze yapıp sonuçlar açıklandıktan sonra aşağıda
belirttiğim hususlara dikkat ediniz.
İlk önce üniversitemizin Erasmus Ofisinin düzenlediği 2 günlük Oryantasyon Programına
katılmalısınız.
Staj ya da öğrenim göreceğiniz yeri belirlemelisiniz. Staj yapacağınız yeri ilgi duyduğunuz
alanda Avrupa’da kim en iyisi ise ona e-mail atarak başlayabilirsiniz.
Gideceğiniz üniversitenin IESN (International Erasmus Student Network) bürosuna
internet ortamında başvuru yaparak size bir rehber verilmesini isteyebilirsiniz. Size verilen
rehberin görevi, hava alanında sizi karşılamak, kalacağınız yere götürmek ve üniversiteyi
göstermektir. Tüm bunları herhangi bir ücret almadan sadece gönüllü olarak çalışan arkadaşlarla
yapılmaktadır. İlk günkü yabancılıktan kurtulmuş olursunuz.
Kalacak yerinizi hemen ayarlamalısınız. Aksi halde yurtlarda yer bulamayabilirsiniz.
Kaldığım yurt 360 kişilikti ve bunun 160 kişisi Pakistanlı öğrencilerdi. Ücretini aylık
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 82

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
verebilirsiniz fakat depozite parasını önceden göndermelisiniz. Siz Türkiye’ye döndükten sonra
odanızı kontrol edip, ona göre depozitinizi 2 hafta içinde çok cüz-i bir miktar kesinti yaparak
ödemeyi hesabınıza yapmaktadırlar.
Gidiş-dönüş tarihlerini kapsayacak şekilde pasaportunuzu çıkartmalısınız.
Gidiş-dönüş tarihleri kesin belirli ise derhal uçak biletlerini gidiş-dönüş şeklinde
almalısınız. Mesela, ben Graz-İstanbul gidiş-dönüş biletini 267€ almıştım. Dönerken sadece
Graz-İstanbul bileti 810€ idi. Eğer aktarmalı gidiyor iseniz şunu unutmayınız. Kargo kısmına
verdiğiniz bavullarınızı en son ulaştığınız yerden alabilirsiniz. Onun için yanınızda ihtiyaç
duyduğunuz şeyleri el bagajına alırsanız daha iyi olur. Laptop ya da kırılacak şeyleri el
bagajınıza almayı unutmayınız.
Uluslararası hava alanlarda giriş ve çıkışlarda pasaporta mühür(damga) vurdurmayı
unutmayınız.
Gittiğiniz şehirlerde ulaşım taşıtları (metro, tramvay, otobüs vb.) için 1 saatlik, 2 saatlik, 1
günlük, 1 haftalık, 1 aylık ve 1 dönemlik taşıt kartları vardır. 1aylık ve 1 dönemlik taşıt
kartlarının ücretleri oldukça uygun olup 1 günde istediğiniz kadar kullanabilirsiniz. Bazı kişiler
2 durak sonra ineceğim diye taşıt kartına sahip olmadan taşıtları kullanıp görevlilere yakalanırsa,
yaklaşık 70€ ceza ödemek zorunda kalabilirler.
Ayrıca gittiğiniz şehirlerin ulaşım ağı (metro, tramvay, otobüs vb.) için hazırlanmış olan
haritaya sahip olursanız gezerken fazla zorluk çekmeyebilirsiniz.
Dönüşte staj ya da öğrenim gördüğünüz üniversiteden ya da staj danışmanızdan katılım
belgesi almayı unutmayınız. Aksi halde aldığınız hibenin geriye kalan %20’lik dilimini
alamazsınız.
Aldığınız hibe, uçak biletleri, kalacağınız yer, başka şehirlere gezi için vb. şeyler için
yetmektedir.
Gittiğiniz ülkenin demir yolu web sitesini takip ederek yapılan indirimlerden faydalanarak
çok ucuza hızlı trenlerde seyahat edebilirsiniz. Hatta ülkeler arası yolculuk bile edebilirsiniz.
(320€ olan bileti 88€’ya Graz-Hamburg gidiş-dönüş aldım.)
Kesinlikle hem yurt içinde hem de yurt dışında hava alanlarda ya da gümrüklerde vb.
yerlerde para değiştirme (exchange) yapmayınız. Şehir merkezlerindeki dövizcilerde
yaptırabilirsiniz.
Pasaportunuz sizin yurt dışındaki kimliğinizdir. Dolayısıyla her zaman yanınızda
bulundurmalısınız.
Ailenizden birisiyle ya da güvendiğiniz bir kişiyle ortak Euro ve TL hesabı açtırmalısınız.
Üniversitemizin http://erasmus.omu.edu.tr/erasmus-hikayeleri/68/ adresinde “Erasmus
anılarla dolu hikayem” pek yakında eklenmiş olacaktır.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 83

IV. Oturum: Etkili İletişim
Ve İleri Ofis Uygulamaları

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

İLİM ADAMLIĞI VE İLETİŞİM
Prof. Dr. Zekeriya ULUDAĞ
Medeniyetleri kuran bilim ise bunun taşıyıcısı ve aktarıcısı bilim adamları olmuştur. Onlar
zihniyetlerin banileri, o zihniyetlerin kaynağı olan ruhların mimarlarıdır ya da öyle olmak
zorundadırlar. Çünkü onlar gelecek yüzyılların mührünü ellerinde taşımaktadırlar. Zira
ektiklerinin ürününü en geç alanlar belki de ürünü hiç göremeyenlerdir.
Yönlendiremediğimiz zaman kavramı içerisinde hayat ilkeldir. O aklın ve ruhun
birleşmediği tabiattır. Hayatın canlanmadığı sürecidir. O basitliktir, sıradanlıktır. Buna karşılık
medeniyetler ise; tarihin derinlikleri ile kütüphaneleri ve laboratuvarları birleştirerek hayata
aktaranların izlerini taşır.
İnsan yaşadığı mekâna ruh katandır. Düşünen, düşündüğünü ifade edebilendir. Özgürlüğü
seven, sınırlamaya itiraz edendir. Sonsuz karşısında sonluyu, güç karşısında zayıfı ayırabilendir.
Bazen de olmadan olma; hamken kâmil insan olmaya heveslenip kendisini dev aynasında görüp
muktedir olduğunu düşünendir.
İnsan için sosyal varlıktır, diyor sosyologlar. Onun tek başına yaşaması mümkünse de
insanileşebilmesi için bir ölçü gerekir. Bu ölçü yine bir diğer insandır. Asla bir cansız madde
veya diğer canlı türleri değildir.
Biz dünyaya tek başımıza gelir ama yolumuza grup, topluluk ve toplum içerisinde devam
ederiz. Farkında olsak da olmasak da bütün derdimiz özümüzde var olanı ortaya çıkarabilmek ve
insanileşebilmek olmalıdır.
İnsanın hem başarıları hem de başarısızlıkları mazinin tabloları arasındadır. İnsanileşmek,
gurur vesikalarının peşinden değil haysiyet abidelerinin gölgesinde büyümektir. Sahip olunan
bilgiyi insan ve insanlığın emrine verebilmektir.
Rasyonelleşmek değil makul düşünebilmektir, bilim. Aklı irade ile, özü canlıyla
buluşturabilmektir. Sonluyu sonsuzla, düşünceyi dil ile birleştirebilmektir. Bunun yolu ise
bilgiden geçer. Bilgiye dayanmayan düşünce, irade ile kontrol edilmeyen nefis yani benlik, içi
donuk, ıssız, soğuk kâşaneler üretir.
Batı medeniyeti karşısında Doğu bölgesel bazı başarılar olmakla birlikte iç açıcı bir
durumda değildir. Bir tarafta bilimsel başarısızlıklar diğer tarafta taklit bir hayat tarzı…Ruhunu
anlayamadığımız, konforuna ve lüksüne hayran olduğumuz bir dünya karşısında beklentilerimiz.
Hızla gelişen teknolojiye kurban ettiğimiz bir dil ve onunla birlikte yaşattığımız ve
yaşadığımız iç dünyamız…yapay, sembolik, tatsız. Son üç yüz yıldır insani ilişkileri zayıflamış,
içine düştüğü buhranlara, bunalımlara çare arayanlar, kendisini ifade edemeyen ama kendisini
gerçekleştirmeye çalışan bir insanı yetiştiriyorlar.
“Bilgi güçtür” diyen Batı medeniyeti kuru ama güçlü; ruhunun değilse de aklın
medeniyetini kurdu. Dünyada var olan her türlü zenginliği kendi adına kullanma arzusuyla ve
hükmetme düşüncesiyle yoluna devam ediyor.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 85

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Bilgi insani bir faaliyettir belki de en önemlisidir. Çünkü irade, sahip olunan bilgiye göre
tercih yapmaktır. İnsan olmanın hazzını yapacağımız seçimler ortaya çıkaracaktır.
Bilgi sadece nesne ile temas kurarak elde edilmez. Bilginin bir yönü diğer insanlarla
iletişimde ortaya çıkar. Zihniyetler kültür içinde şekillenir. Kültürse ancak yaşanılırsa hayat olur.
Diğer taraftan, sahip olunan dilin insan için en önemli özellik olduğunu söyleyen bizler,
gelişen teknolojiyle sözsüz edebiyatın şahikalarına çıktık.
Günümüzün dünyası iletişimin dünyası olmuştur, adeta klasikleşmiştir. Takdir olunur ki
iletişim tek taraflı haber verme değildir. Mesajın karşılıkla alınıp verilmesidir. İnsani ve istenilir
olan aracı ise dildir. Dil kalıbına dökülmemiş, mesajını anlatmak istediğini karşı tarafa
ulaştırmamış düşünce yok sayılır. Dilin gayesi anlaşmak, ilişki kurmaktır. Dile hükmetmek insan
olmaktır. Hz. Ali; “Bilmiş olun ki dil, insandan bir parçadır. İnsan istemezse, dil konuşamaz;
insanın düşüncesi genişlemezse onu meşgul etmez. Biz, sözlerin yöneticileriyiz. Kökleri bizde
tutunmuş, dalları üzerimize sarkmıştır.” diyor.
Dil inşa etmektir, yapmaktır. Onun görevi yıkmak değildir. Çünkü o insana aittir. Tarihi
değerlerimizden Yunus Emre
Bir kez gönül yıktın ise /Bu kıldığın namaz değil
Yetmişiki millet dahi/ Elin yüzün yumaz değil
Yol odur ki, doğru vara /Göz odur ki, Hakkı göre
Er odur ki alçak dura /Yüceden bakan göz değil
Derken anlatmak istediği tam da bu olsa gerek. İline, beline ve diline sahip olmak diyor
gelenek. Mükemmel olana yönelik gayret kendisini burada ortaya koyuyor. Yok olacağını bildiği
halde ateşin etrafında uçuşan pervane misali.
Günümüz seküler bir hayat algısını gittikçe artırmaktadır. Bütün gelişmeler insanın
biyolojik tarafına hitap etmektedir. Konuştuğumuz dilin hem simgesel tarafı hem de anlam
dünyası bu gelişmeye paralel değişmeye devam ediyor. Yani dünyevileşiyor. Popüler kültürün
bir parçası olmaktan kurtulamadı. Gittikçe süflileşen duyguların aracı haline gelmeye başladı.
Yüzyılların birikimi olan tarihimize baktığımızda sadece insanlara değil hayvanlara dahi en
güzel şekilde davranmayı insanlık haysiyeti saymış olan bir milletin varisleri olarak geldiğimiz
son noktada üzerinde düşünmemiz gereken birçok husus olduğunu söyleyebiliriz.
Buruda şu soruları sormadan geçmek istemiyorum. İletişim ile ahlak arasında bir ilişki var
mıdır? İletişimin ahlakından konuşabilir miyiz?
Şunu hemen hatırlatalım ki hiçbir mesaj sahibi muhataplarını kırmak, kötü durumda
bırakmak, üzmek hatta zor durumda bırakmak hakkına sahip değildir. Diğer taraftan “edeb”
kelimesinden sadece sanatı değil hayatın sınırlarını çıkarmış olan bir medeniyetin varislerinin
“Edeb Ya Hu” nidasının aksine bir iletişim kurmaları beklenmemelidir.
İlim iltifata tabidir denir. Ancak ilim sahibinin de bu iltifata layık olmasını beklemek doğal
değil midir?

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 86

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır
Okumaktan mani ne, kişi Hakkı bilmektir
Çün okudun bilemedin, ha bir kuru emektir
Okudum bildim deme, çok taat kıldım deme
Eri hak bilmez isen, abes yere yelmektir
Dört kitabın manisi, bellidir bir elif te
Sen elif dersin hoca, manisi ne demektir
Yunus der ki Ey hoca
Gerekse var bin Hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
Başkalarından saygı ve hürmet bekleyenlerin önce kendilerine sonra karşısındaki
muhatabına saygı göstermeleri gerekir. İlim sahibinin eski ifadesiyle “rahle-i tedris”inden
nasibdar olmayanlar rütbe ve payelerini ne kadar yükseltirlerse yükseltsinler, ne insanlık adına
ne de kendileri adına bir iz bırakamayacaklardır.
Ne mutlu onlara ki; sahip olduklarıyla ve yaptıklarıyla hürmete ve iltifata layık olurlar.
Yaptıklarıyla dünyada ebediyen yaşayacak olanlar biliniz ki idealleri uğrunda bir ömür
harcayanlardır.
Bunun yolu ise; gönül kırmadan gönle girmektir. Sevdiklerine en güzel şekilde hitap
etmektir. Hâkimi olduğumuza mahkûm olmamaktır. İrfanı kültürle, ümranı uygarlıkla
birleştirebilmektir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 87

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

BEDEN DİLİ VE ETKİN İLETİŞİM
Dr. Ahmet KOLUMAN
T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Ulusal Gıda Referans Laboratuvarı
[email protected]
İnsanlığın temel dürtülerinden biri olan “topluma ait olma hissi”, çağlar boyunca iletişimi
zorunlu kılmıştır. Tarih öncesi devirlerde, çeşitli sesler ve hareketlerle iletişim sağlanmıştır.
İletişimi genel olarak “bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma süreci olarak” tanımlanmaktadır.
İletişim iki şekilde gözlemlenmektedir: Sözlü iletişim ve sözsüz iletişim. Sözlü iletişimde,
konuşma ile ilgilidir. Sözlü dil seslerin ilgili anadilin kuralları çerçevesinde karşıdaki kişiye
aktarılmasıdır. Sözsüz iletişim ise mimikleri, bedenin kullanımını, jestleri, giysileri, ve çevresel
değişkenleri içerir. Bu iletişim biçimi beden dili olarak da bilinir. Beden dili, bedenin verdiği
gözle görülebilen sözsüz mesajlardır. Bu, bir durum karşısında bedenin kendi duruşunu
kodlayarak sunuşu olarak tanımlanabilmektedir. İnsanlığın zaman içerisindeki evrimiyle sesler
önce hecelere, sonra sözcüklere, cümlelere ve en sonunda dillere dönüşmüş, hareketler ise, ne
yazık ki, iletişimde zamanla daha az fark edilen bir konuma gelmiştir. İletişimde beden dilinin,
ses tonu (% 30 ) ve sözcüklere (% 10) göre % 60 oranla önde olduğunu bildirilmiştir. Beden dili
yorumlanırken iletişimde bulunan kişilerin toplumsal rolleri, kültürel çevre göz önüne
alınmalıdır. Bu bağlamda her toplumun kendi kültürel yapısı içinde kullandığı jest ve mimikler
vardır denilebilir. İnsanların doğuştan getirdiği ortak jest ve mimikler dahi, yaşadıkları
toplumların kültürü içinde biçimlenir ve yönlendirilir. İletişim kurduğumuz insanlarla
kültürümüzdeki ortak özellikler ne kadar fazlaysa, karşılıklı olarak beden dilini anlamamız da o
kadar kolaylaşır. Beden dili ilişkilerimizde kültürel farklar arttıkça, yabancı bir ülkede
çevremizdeki insanların duygu ve düşünce akışını değerlendirmemiz oldukça güçleşir. Bu
yüzden başka kültürlerin sözsüz dillerini çözümleyebilmek için büyük ölçüde bilgilenmek
gerekir. Beden dili özelliklerinden kimileri her iki kültürde de aynı olabilir ya da aynı gibi
görünen, ancak farklı anlaşılan özellikler de bulunabilir.
Bireysellik ve toplumsallık arasında var olan tüm çelişkilerin ve uzlaşma sorunlarının
giderilmesinde sözcüklerden çok beden dili etkili olmaktadır. Bu kapsamda beden dilinin
düşüncelerle uyumu, anlatımın güçlenmesinde etkin rol oynarken, aynı zamanda kişinin kendini
ifade ederken rahatlama yaşamasını sağlayacaktır.
KAYNAKLAR
Altıntaş E, Çamur D. (2004). Beden Dili Sözsüz İletişim, Aktüel Basım Yayın, 3.Baskı, İstanbul
Baltaş A, Baltaş Z. (2002). Bedenin Dili, Remzi Kitapevi, 31. Basım, İstanbul
Dökmen Ü. (2003). İletişim Çatışmaları ve Empati, 23. Baskı, Sistem Yayıncılık, İstanbul
İzgören AŞ. (2000). Dikkat Vücudunuz Konuşuyor – Türkiye’de Beden Dili, İş Yaşamı ve
Renkler, Academyplus Yayınevi, Ankara

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 88

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

KONUŞ Kİ SENİ GÖREYİM (ARİSTOTELES)
Yrd. Doç. Dr. Buğra GENÇ
Bu konu üzerine tarihin ilk çağlarından beri ciddi anlamda kafa yorulmuştur. Aristo öyle
demiştir ki saatlerce düşündürür insanı ‘Konuş ki Seni Göreyim’ demiştir.
Bir insan konuştuğunda nasıl görünür? Ya da
Onu görmek için konuşmasını mı beklemek gerekir?
Felsefecilerin, filozofların saatlerce tartışabileceği bir durumdur bu. Daha basit düşünelim;
çok güzel bir bayan, çok yakışıklı bir beyefendi ortama geldi ve siz onları kıyafetleri ile
karşıladınız, her şey çok güzel. Taki konuşana kadar. Öyle bir konuşur ki yıkılır perde, eylenir
viran. Başka birini düşünelim gayet normal bir kıyafetle gelmiş çok bir özelliği yok, güzel değil,
yakışıklı hiç değil. Konuşmaya başlar, Öyle bir ses gelir ki öyle vurgular, öyle tonlar vardır ki
kelimeler öyle güzel tane tane gelir ki üstünü başını göremezsiniz o kişinin, dağınık saçlarını hiç
göremezsiniz. Çünkü siz o kişinin sesini görürsünüz ve o kişiler kıyafetleriyle değil
konuştuklarıyla ve akılda bıraktıklarıyla uğurlanırlar. Şimdi konuş ki seni göreyim’ i daha rahat
anlayabiliriz.
Bu durumu sadece kıyafetle de değerlendirmemek lazım. Her insan bir dünyadır ve her
insanın içinde bir dünya, bir ruh hali vardır. Konuşmalarınız mutlaka sizin ruh halinizi yansıtır,
sizi gösterir, sizi her şeyinizden arındırır. Öyle bir konuşursunuz ki kendinizden çok eminsinizdir
ya da o kadar boş konuşursunuz ki insanlar geveze olarak tanırlar. Aslında konuşmamız bizim
dış görünüşümüzü maskelediği gibi aslında iç dünyamızı da çırılçıplak ortaya çıkaran bir
unsurdur.
 KONUŞMADA KALİTE’ deyince ne anlıyoruz
Biz genelde dostlarımızı arkadaşlarımızı değerlendirirken farklı farklı meziyetlerinden
bahsederek yaklaşırız.
Çok zeki olabilirsiniz,
Çok sosyal olabilirsiniz,
Çok hızlı düşünen biri olabilirsiniz,
Çok yaratıcı olabilirsiniz,
Çok iyi taklit yapıyor olabilirsiniz,
Sesiniz çok güzel olabilir,
Çok iyi şarkı söylüyor olabilirsiniz,
Sesiniz diğer kişilere çok mikrofonik geliyor olabilir.
Bu unsurların hiçbiri tek başına ya da birkaçı birden topluluk önünde ya da birebir
yapılacak bir konuşmanın kalitesini sağlamada yeterli değildir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 89

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Bu yüzden biz bazı bilimsel ve tecrübeyle kanıtlanmış çalışmalara ihtiyaç duyuyoruz. Bu
çalışmaların tamamına birden diksiyon ve asla olmazsa olmaz iki unsur olan artikülasyon ve
fonetik diyoruz.
DİKSİYON
Seslerin, sözcüklerin, vurguların, anlam ve heyecan duraklarının hakkını vererek söyleme
biçimi.
Konuşulan dilin incelenmesi ve kullanılması.
Duru, açık ve vurgulamalara tam uyarak konuşma.
Diksiyon ancak artikülasyon ve fonetikle diksiyon olabilmektedir. Bu iki unsur olmadan
diksiyon hiçbir şekilde amacına ulaşmaz. Peki bunlar ne demek?
FONETİK
Fonetik bir ses bilgisidir. FONETİK ya da sesbilgisi bir dildeki seslerin oluşumunu,
aktarılmasını ve algılanmasını inceler.
İnsan sesi ile ilgilenir.
Doğadaki seslerle ilgili değildir.
Dile bağlı kalmaz bütün dillerdeki sesleri inceler.
Sesin fiziki yönü ile alakalıdır.
ARTİKÜLASYON ( BOĞUMLAMA)
Latincede eklem demektir. Ne ilişkimiz var eklem ile konuşma arasında dersek. Kolunuzu
düşünün ve kolunuzdaki dirsek ekleminizi aldırdığınızı farzedin. Bu vaziyette ne kadar rahat
hareket edebilirsiniz. Ancak eklemdeki vücudumuz çok güzel değişik edalara kavuşabilir.
Sesimizde bu edaları nida olarak kullanabilir. Sesimizdeki nidaları rahat verebilmek için heceleri
tek tek hakkını vererek söyleyebilmek için hecelerden kelime yapabilmek için kelimeleri
cümlede vücut edebilmek için bizim artikülasyon bilgisine ihtiyacımız vardır. Aksi halde bir harf
yığınıdır sarf ettiklerimiz. Hiçbir anlamı olmayabilir. Yanlış anlaşılabilir. Çok kötü sonuçlar
doğurabilir.
Fonetik ve artikülasyon çalışmaları için iki temel unsur çok önemlidir:
Ses organlarını tanıma ve kullanabilme.
Söz söylemede konuşulan dili düzgünce söyleme ve aktarma.
Peki doğru sese ulaşmak için doğru konuşma merkezine ulaşmak adına önce ses
organlarını ve nefes organlarını keşfetmemiz lazım. Bunlar ;

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 90

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
DİYAFRAM
Karın boşluğu ile göğüs boşluğunu birbirinden ayıran bir kastır.
En geniş hava kapasitesi
Maksimum nefes kontrolü
Anatomik olarak en sağlıklı depo yeri
Geliştirilebilir kas yapısı
 AĞIZ BOŞLUĞU
Diksiyon çalışanlar için en önemli alandır.
Tınılı,dolgun, düzgün ve estetik ses.
Geliştirilebilir fonksiyon.
Sesin yankılandığı alandır. Yankılanan ses rezonans denen bir karaktere kavuşur. Yankılı
ses ile çok daha uzaklara ses ulaştırılabilir. Kaliteli güzel bir ses elde ederiz.
 SİNÜZOİDAL YAPILAR
Sinüsler boşluklardır. En büyük sinüs ağzımızdır. Ağız, burun, alın boşluklarımızda
sesimizi yankılandırabiliriz. Burada iyice yankılanmış olan ses çok daha kaliteli bir ses haline
gelir ve daha güzel konuşmamızda bize yardımcı olur.
 DUDAKLAR
Cümlelerin bıçağı gibidir.
Kas yapıya sahiptir: Etkinliği geliştirilebilir.
Güzel konuşma için mutlaka sağlıklı ve ısıtılmış olmaları gerekir.
 ARTİKÜLASYON VE FONETİK TEMRİNLERİ
Gece penceredeki tekir kedi tenceredeki kendi etini kendi kendine yedi.
Şemsi paşa pasajında sesi büzüşesiceler.
Üç tunç tas has kayısı hoşafı.
Artikülasyon temrinleri
Yanlış kullanımlar
Yazılışları aynı, anlamları farklı kelimelerin telaffuzu
Osmanlı Türkçesindeki kelimelerin kullanım hataları
Tamlama yanlışları
İfade yanlışları
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 91

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Çokluk eki yanlışları
Uzun ünlülerin yanlış telaffuzu
Ünlü-ünsüz yanlışları
Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil Diildir!!!!!!
Vurgu
Tonlama
Duygu aktarımı
Cümle vurgusu
Konuşmada devamlılık esastır!!!!!!

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 92

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

ETKİLİ VE GÜZEL KONUŞMA
Öğr. Gör. Esin HAZNECİ
KONUŞMA KAVRAMI
Konuşma çevremizdekilerle doğru ve etkin iletişim kurabilmenin en kestirme yoludur.
Konuşma insanın öğrenmesi için, öğretebilmesi için ve toplum içerisinde yaşayabilmesi için
biyolojik bir ihtiyaçtır. Herkes konuşabilir ancak herkes iyi bir konuşmacı olamaz. Ancak şunu
da unutmamak gerekir ki iyi bir konuşmacı olmak, sonradan öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir
ifade şeklidir.
 Nasıl iyi bir konuşmacı olunur?


Ana dili konusunda yeterli bilgi birikimine ve konuşmayla ilgili temel bilgilere sahip
olmak gerekir.



İyi bir konuşmacı mutlaka gözlem gücüne sahip olmalıdır. Karşısındaki topluluğu iyi
gözlemleyerek, topluluğa göre tavır ve üslup belirleyebilmelidir.



Konuşmayla ilgili fiziksel öğeleri verimli şekilde kullanabilmelidir.



İyi bir konuşmacı aktif bir dinleyici olmalıdır.



Açık anlaşılır cümleler kurulmalı, az ve öz konuşulmalıdır.



Her türlü görüş ve düşünceyi saygıyla ve hoşgörüyle karşılayabilmelidir.



“Sen dili” yerine “siz dilini” kullanmalıdır.



Kelimeleri özenle seçmeli ve kelimeleri kolaylıkla söyleyebilmelidir.



Ses tonu monoton olmayan canlı bir nitelik taşımalıdır.



Dinleyici konuşan kişinin sesini kolaylıkla duyabilmelidir.



Konuşurken yeri geldikçe delil ve açıklamalara yer verilmelidir.



Söylenmek istenenler önceden belirlenmeli ve bir plana göre konuşulmalıdır.



Konuşurken dinleyicilerin tepkilerine dikkat edilmelidir.



İyi bir konuşmacı her şeyden önce kendisini titizlikle eleştirebilmelidir.



Topluluk karşısında korku ve heyecan duyuluyorsa bunlar yenilmelidir (Yaman, 2001).

 Konuşma Korkusu Hissediyor Musunuz?
Yabancılar ya da ofisteki meslektaşlarınız ile konuşurken kelimeler karışıyor mu? Bir grup
insana sunum/konuşma yapma düşüncesi, kanınızı mı donduruyor? Sesinizin inceldiğini,
dizlerinizin titrediğini hissediyor ve başka bir gezegende olmayı mı diliyorsunuz?
Endişelenmeyin; azınlıkta değilsiniz. En tanınmış insanlar bile bu sıkıntılı deneyimi yaşarlar.
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 93

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Her şey sizin tavrınıza bağlı. Bu işin öyle korkutucu ve zor olmadığına bir kez
inandığınızda, onlarca, yüzlerce, hatta binlerce insan önünde konuşabilirsiniz. Beyninizi
ürkütücü dedikodulara teslim etmeyin. Kendiniz olun; sözcükleriniz net olsun ve önünüzde
oturan insanları sevmeye çalışın.
Aşağıda, konuşma becerinizi artıracak birkaç ipucu bulunuyor. Bunları, işyerinizdeki
günlük etkileşimlerinizde de uygulamayı deneyebilirsiniz.
Neden Konuşmak İstiyorsunuz? Neden konuşmak istediğinizden bir kez emin
olduğunuzda, özgüveniniz artacaktır. İşiniz açısından mı önemli? Mesleğiniz açısından mı
önemli? Konuşmanız aracılığıyla yüce bir amaca mı hizmet etmiş olacaksınız? Yakın gelecekte
politikaya atılmayı mı düşünüyorsunuz? Yalnızca, bir düşünceyi mi ortaya koymak istiyorsunuz?
Niyetinizi Açıkça Belirtin: Konuşma gerekçenizi bildikten sonra, kendinize olan güveniniz
kendiliğinden artar. Sözcüklerinizi vurgulayın; ama aşırıya kaçmayın. Kendinden aşırı emin
görünmek, dinleyiciler açısından itici ve komik bir hal alabilir.
Göz Teması Kurun: Dinleyicilerinizin gözlerine bakın. Mümkün olduğunca çok göz teması
kurmaya çalışın. Bu, hem sizi rahatlatacak, hem de ne söylerseniz söyleyin, inanarak
söylediğinizi gösterecektir.
Esnek Olun: Kendinizi rahat hissetmek için, vücudunuzu esnek tutun. Omuz, kol ve
bacaklarınızı kasmayın. Derin nefes alın. Bir beyaz ışık demetinin uzuvlarınızdan içeriye
süzüldüğünü hayal edin ve bu ışığın dingin dokunuşunu içinizde hissedin.
Soru Sorun: Soru sormak, konuşma seansınızı interaktif hale getirir. Dinleyicilerden bilgi
alın. Onlarla diyalog kurmaya başlar ve rahatlarsınız. Dostça bir görüş ortaya atar ve
dinleyicilerinizin eskisi gibi gözünüzü korkutmadıklarını fark edersiniz. Uluslararası politikada
pek çok kritik konu, iki yönlü iletişimle çözülmüştür.
Duruşunuzu Düzeltin: Duruşunuzu ve vücut dilinizi, size avantaj sağlayacak biçimde
kullanın. Yukarıda da belirtildiği gibi, konuşurken el, kol ve bacaklarınızı rahat bırakın. Sakin
duruş, iyi bir duruştur.
Dinleyin: İyi dinlerseniz, iyi konuşursunuz. Tüm iyi konuşmacılar, aynı zamanda iyi
dinleyicilerdir. Dinlerseniz, diğer insanların neler düşündüklerini öğrenirsiniz. Dinleyerek ortamı
tartar ve kendinizi buna göre ayarlarsınız.
Konuşmak, bir sanat ya da beceri değildir. Yalnızca, bir ifade şeklidir. Kendinize ve
çevrenizdekilere karşı dürüst olduğunuzda, gayet iyi konuşabilirsiniz.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için Amrit Hallan’ın yazısından
derlenmiştir.
www.marjinal.com.tr
 Konuşmayı bozan etkenler nelerdir?


Kelime hazinesinin yetersizliği



Telaffuz (söyleyiş) hataları



Bölge ağızlarının etkisi (şivelerin etkisi)

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 94

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ


Yabancı kelime kullanma alışkanlığı



Türkçe kökenli bilinmeyen kelimelerle konuşmak



Özgüven eksikliği (kişinin kendisini yetersiz bulması)



Kelimeleri sesleri uzatmak



Kelimeleri tekrarlamak



Tek düze konuşmak, çok hızlı veya yavaş konuşmak



Vurgu ve tonlama bozuklukları



Yanlış ve yersiz duraklar yapmak



Jest ve mimiklerle çok abartılı konuşmak



Ağız içinde konuşmak



Dinlemeyi bilmemek… (Yaman, 2001)
DİNLEME

Dinlemek, iletişimin en temel alanlarından biri... Empatik iletişimin gerçekleşmesinde de
en önemli unsurdur. Karşımızdaki kişiyi işitmek yeterli olmaz. Onun söylediklerini anlamak,
düşünmek, etkin bir dinleyici olmak gerekir (www.sosyalhizmetuzmani.org).
 Dinleyici Neden Bazen Sizi Dinlemez?
İletişim iki yönlü bir süreçtir. Etkili bir konuşmacı olmak için, önce insanların nasıl
dinlediğini anlamalısınız. Bu bilgiye sahip olmazsanız, hiç farkında olmadan, yanlış frekansta
yayın yapabilirsiniz. Mesajınız çok açık ve çok güçlü olabilir, ama bakalım anlaşılıyor mu?
Dinleme esnasında bazıları o kadar yoğunlaşır ki, konuşmadan kopar. Onları
dinlediklerinden koparan ise en başta kendi düşünceleridir. Buna bazıları "350’inci yola giriş"
der. Çünkü insan zihni dakikada ortalama 500 sözcük işleyebilir, ancak biz dakikada ortalama
150 sözcük dinleriz, arada 350 sözcüklük bir fark vardır. Dinleyiciler "kulaklarını
kapadıklarında" muhtemelen 350’inci yola girerler. Diyelim ki uzun, sıkıcı bir toplantıdasınız,
bir yandan masanızda bıraktığımız acil çözüm bekleyen zor bir meseleyi düşünüyor, bir yandan
dinliyorsanız, daha doğrusu yarım kulak veriyorsanız, 350’inci yola girmişsiniz demektir.
Yani dinleyiciler bazen yoğunlaşamaz ve kendi düşünceleriyle konuşmadan koparlar. Bu
düşünceler, konuşanla ilgisiz olduğu gibi bazen de onun söyledikleriyle ilgili olabilir. Bazen de
konuşmacının davranışları ve görünümü dinleyicinin dikkatini dağıtır. ‘Neden durmadan
gözlüklerini çıkarıyor? Bir dakika içinde neredeyse 20 kez "ııı" dedi. Gri takımın altına
kahverengi ayakkabı giyilir mi? Ne zevksiz biri!’ gibi.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için, Cristina Stuart’ın "Başarıya
Giden Yolda Etkili Konuşma Yöntemleri" adlı kitabından derlenmiştir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 95

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
DIŞ ÖZELLİKLER
 Beden Dilinin Doğru ve Etkin Kullanılması:
Psikologların araştırmalarına göre karşılıklı iletişimde beden dilinin payı %60’lara kadar
çıkabilmektedir. Konuşanlar ve dinleyenler arasında daha ses unsuruna başvurmadan önce, kılık
kıyafetin, tavır ve davranışların, jest ve mimiklerin etkisi hissedilir. Konuşma boyunca
söylediklerimiz dışında, beden dilimizle sürekli mesaj alışverişinde bulunuruz. Duygu ve
düşünceleri kelimelerle gizleyebilmek mümkündür, ancak beden diline engel olmak çok zordur
(Yaman, 2001).
 Kılık Kıyafet, Dış Görünüş
İlk karşılaşma çok önemlidir ve genellikle zihnimizde ilk 30 saniye içerisinde karşımızdaki
insanla ilgili bir izlenim oluşur. Kendimize verdiğimiz değer, başkalarının bize vereceği değer
için bir ölçüdür.
İletişimle ilgili araştırmalar sonucunda, konuşmacının etkisinin yaklaşık %55’lik kısmı
göze hitap eden öğelerle ilgilidir. Konuşmacının nasıl göründüğü, yüz ifadesi, jest ve mimikleri
ve bütünüyle beden hareketleri gözle hitap eden öğelerdir. Konuşmacının etkisinin nerdeyse
%38’i ses tonuna dayanmaktadır. Ancak geri kalan yaklaşık % 8-10 ne söylediğiniz, yani
seçtiğiniz sözcüklerle ilgilidir. Çünkü herhangi bir iletişimde siz daha ağzınızı bile açmadan
dinleyiciler sizin hakkınızda tahminler yapmış olacaktır (Yaman, 2001).


Sunucu bakımlı fakat gösterişten uzak olmalıdır.



Giysi renklerinin dinleyicileri etkilediği saptanmıştır. Hem erkek hem kadınlarda koyu
renk kıyafetler tercih edilmelidir. Kahverengiden uzak durun.



Kadınlarda açık ayakkabı ve yüksek topuk kullanılmasının da bilgiye güven konusunda
olumsuz etki, ayakkabı kalitesinin ise ilginç bir şekilde dinleyiciler üzerinde olumlu etki
yaptığı anlaşılmıştır.



Sunucu salona girdikten sonra hızla kürsü arkasına geçerek dinleyicilerden
saklanmamalıdır. Hiç olmazsa toplantının başında dinleyicileri tarafından baştan aşağıya
bir kez görünmelidir.



Duruş ve oturuşu saygılı, kendinden emin olmalıdır (http://www.diksiyon.org/iyi-birkonusmacinin-ozellikleri/).

 Duruş Şekilleri
Etkili bir sunuşta dinleyici karşısındaki duruşunuzun önemli yeri vardır. Duruş, hal ve
hareketler psikolojik açıdan dinleyici etkilemektedir. Etkili bir iletişim için vücudunuzun rahat
olması önemlidir. Her şeyden önce rahat nefes alıp verebileceğimiz bir pozisyonda oturmak
gerekir. Bunun için en güzel duruş şekli dik durmaktır.


Oturarak konuşuluyorsa sunucu konuşmayı yaptığı kürsüye
Oturduğumuz nesnelere tümüyle yayılmalı ve rahat hareket edilmelidir.



Mümkün olduğunca muhatabın tam karşısına oturmamak gerekir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

abanmamalıdır.

Sayfa 96

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ


Sunuş sırasında aşırı vücut ve el hareketlerinden kaçınmak gerekir.



Karşılıklı sohbetlerde muhatabımızla aramızda mutlaka belli bir mesafe kalmalıdır
(http://www.diksiyon.org/iyi-bir-konusmacinin-ozellikleri/).

 Jest ve Mimikler
Konuşmanın etkili olmasında el, kol, benden ve yüz hareketlerinin önemli bir rolü vardır
ve konuşmayı tamamlayan unsurlardır. Ancak gereksiz el kol (jestler) hareketleri ve yüz (mimik)
hareketleri dinleyicilerin dikkatini dağıtır (Yaman, 2001).
Doğal biçimde yapılırsa konuşmaya canlılık katar. Özellikle vurgulanmak istenen
noktalarda yardımcı olur. Jest ve mimikler önceden planlanmaz. Konuşmanın havasına göre
kendiliğinden ortaya çıkar. Sunuş sırasında eller sürekli sorun olur. Ellerini ne yapacağını
bilemeyen kişiler bazen ceplerine sokarlar, bazen elbiselerinin üzerinde var olmayan tozları
kovalayıp dururlar. Burun ve kulak kaşımak çok yaygın alışkanlıklardır. Bunlardan kaçınmak
için kendinizi eğitin. Ellerinizi unutmaya çalışın. Ellerinizle hiç bir şey yapmak zorunda
olmadığınızı bilin (http://www.diksiyon.org/iyi-bir-konusmacinin-ozellikleri/).
İNSANLARLA İLİŞKİLERİNİZİ GELİŞTİRMEK İSTİYORSANIZ;


Karşınızdaki insanlarla göz teması kurun.



Gülümseyin ve yumuşak bir ifadeye sahip olmaya çalışın.



Kollarınızı kavuşturmayın.



Konuştuğunuz kişiye dönük olun.



İletişimde olduğunuz kişinin adını kullanın.



Size söyleneni bilseniz bile dinleyin.



Aynı fikirde olmadığınız durumlarda bile söze “hayır” diye başlamayın.



İlk izlenim çok önemlidir. Kendinize özen gösterin (Yaman, 2001).



Daima saygılı olun.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 97

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

TEZ YAZIMINDA WORD ŞABLON KULLANIMI
Arş. Gör. Erdem ALKIM
Bilgisayar Müh. Öğrenci Temsilcisi
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 55139-Kurupelit, Samsun/Türkiye
[email protected]
Akademik hayatta yapılan işin raporlanması büyük önem taşımaktadır. Bir işin
raporlanması sadece yazılmasını değil yayımlanmasını da içerir. Bir raporun yayımlandığı
medyaya uygun formatta yazılması o medyanın bütünlüğü açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu yüzden yayım kuruluşları kendilerine ait yazım şablonları oluşturarak insanların bunları
kullanmasını istemektedirler. Bu bakımdan şablonların nasıl kullanılacağının öğrenilmesi
akademik hayatın bir gereksinimidir.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde bulunan
lisansüstü öğrencileri için bir tez yayımlama birimidir. Bu yüzden tez yazımı ile ilgili belirli
kurallar oluşturmuş ve öğrencilerin buna uyması istenmiştir. Ancak her öğrenci tez yazarken
daha önce word yazılımıyla ilgilenmediyse belgesini anlatılan özelliklere uydurma konusunda
sıkıntı yaşamaktadır. Öğrencilerden kaynaklanabilecek problemlerin en kesin çözümü tez yazım
kurallarının yazılı olarak değil herkesin kullanabileceği basitliğe sahip bir şablon oluşturulup
bunun kullanılmasının anlatılmasıdır. Bu şekilde belgelerin tek tip olması çok daha kolay bir
şekilde sağlanabilir.
Bu belgede word yazılımında şablonların nasıl tanıtılacağı, gerekli özelliklerin eklenmesi
ve karşılaşılabilecek sorunların nasıl çözüleceği ile ilgili bilgiler verilerek akademik hayata yeni
girmiş öğrencilerin sıkıntı çekmeden belgelerini oluşturmalarının sağlanması amaçlanmıştır.
HAZIRLIK AŞAMASI
Bir şablona dayalı belge oluşturabilmek için word programında "Dosya > Yeni"
menüsünden açılan ekranda (Şekil 1) sol üst kısımda bulunan "Şablonlarım" seçeneği tıklanarak
Şekil 2'deki ekran açılır. Burada gerekli şablon dosyası seçilerek sağ altta bulunan "Doküman"
seçeneği işaretlenir ve "Tamam"'a tıklanarak şablona uygun bir dosya açılmış olur.

Şekil 1 Yeni doküman sayfası

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 98

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

Şekil 2 Şablonlarım penceresi
GEREKLİ SEÇENEKLER
Word programında şablon kullanırken ihtiyaç duyabileceğimiz birkaç seçenek ön tanımlı
olarak menülerde yer almamaktadır. Bu seçenekleri kullanabilmek için menüye elle eklememiz
gerekmektedir. Menüye yeni bir öğe eklemek için word programında sol üst köşede bulunan ofis
logosuna tıklayarak Şekil 3'te gösterildiği gibi açılan menüden "word seçenekleri" butonu
yardımıyla seçenekler penceresini açmalıyız.

Şekil 3 Word Seçenekleri
Açılan seçenekler penceresinde düzenle menüsü altında istediğimiz butonları word
programının menüsüne ekleyebileceğimiz bir seçim listesi bulunmaktadır. Şekil 4'te gösterilen
seçim listesinden daha sonra ihtiyaç duyacağımız "Stiller" ve "Sayfa ve bölüm ayıraçları ekleme"
butonlarını çift tıklayarak menüde görünmesini sağlamalıyız.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 99

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

Şekil 4 Buton Ekleme Penceresi
KARŞILAŞILAN SORUNLAR
Word programında bir şablonu kullanırken pek çok sorunla karşılaşabilirsiniz. Bunlar
hazırlanan şablonun eksikliğinden olabileceği gibi otomatik olarak oluşturmanız gereken alanları
el ile oluşturmaya çalışmanızdan da kaynaklanabilir. Örnek olarak kullandığınız şablonda bütün
paragraflar bir öncekinden ayrılmayacak şekilde ayarlanmış ise ilk yazışınızda sorunla
karşılaşmasanız da daha sonra paragrafın ortasına bir cümle ya da kelime eklediğinizde sayfalar
arasında boş bölgeler oluşabilir. Bu durum şablon hazırlanırken düşünülmemesinden
kaynaklanmaktadır. Ancak bir diğer örnek olarak verebileceğimiz içindekiler tablosunun
oluşturulmasında ise elle ne kadar ayarlasanız da sayfa numaralarını aynı hizaya getiremezsiniz.
Bunun sebebi her harfin yatay uzunluğunun birbirinden farklı olmasıdır. Bunun yanında
içindekiler tablosunu otomatik olarak oluşturabilirsiniz. Bu ve bunun gibi birçok sorun aslında
çok kolay şekilde çözülebilecekken çoğu kişi için çok zaman alıcı problemlere
dönüşebilmektedirler. Bu bölümde bunlardan en çok karşılaşılan bir kaçının çözümü
anlatılacaktır.
PARAGRAF BÜTÜNLÜĞÜ
Eğer bir paragrafa bir kelime ya da bir cümle eklediğinizde yazının belge içindeki dağılımı
bozuluyorsa, o anda kullandığınız yazı stilinin özelliklerinde peş peşe gelen paragrafların
ayrılamayacağına ait bir ayar yapılmış demektir. Bu sorunla karşılaşırsanız stiller menüsünden o
an yazdığınız stilin özelliklerine girip Şekil 5'teki gibi açılan pencerede en üstten ikinci ve
üçüncü kutucuktaki tikleri kaldırın. Bu işlemi gerçekleştirdiğinizde paragraflarınızın olması
gereken yerlere yerleştiğini göreceksiniz.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 100

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

Şekil 5 Paragraf Ayarları
MAKRO GÜVENLİK AYARLARI
Pek çok şablon kullanıcının işini kolaylaştırmak için makrolar yardımıyla oluşturulmuş
işlevler içerir. Eğer ayarlar düzgün yapılmazsa makrolar çalışmazlar. Dolayısıyla bu makrolar
yardımıyla oluşturulan işlevlerde kullanılamayacaktır. Bu yüzden eğer şablon gerektiriyorsa
makroların güvenlik ayarlarının düşürülmesi gerekmektedir. Bunun için menüye yeni öğeler
eklemek için kullandığımız word seçenekleri menüsünü kullanacağız. Açılan seçenekler
penceresinden "güvenlik merkezi" sekmesindeki "güvenlik merkezi ayarları" butonuna
tıklayarak makroların güvenlik ayarlarını yapabileceğimiz pencereyi açmalıyız. Şekil 6'daki gibi
açılan pencereden makroların çalışmasına izin vererek onayladığımızda şablonumuzdaki tüm
fonksiyonları kullanabiliriz.

Şekil 6 Güvenlik Merkezi

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 101

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
BÜYÜK TABLOLAR
Word'de belge oluştururken karşılaşabileceğimiz bir diğer sorun ise tabloların sayfaya
sığmamasıdır. Eğer tabloyu yan çevirmek istersek, tabloyu oluşturacağımız sayfanın sonuna ve
öncesine sayfa kesmesi koymalı ve bu işlemden sonra sayfa çevirmeliyiz. Belgemiz basım
aşamasına geldiğinde ise sayfa numarasının diğer sayfalarla aynı yerde olması gerekmektedir.
Ancak sayfayı çevirdiğimizde onunla birlikte sayfa numarasının yeri de değişmektedir. Bunun
önüne geçmek için önce sayfa numaralarının bir önceki sayfaya olan bağını Şekil 7'deki gibi
koparmamız gerekmektedir. Daha sonra sayfa numarasının yerini değiştirerek sayfanın yanında
görünmesi sağlayabiliriz. Ancak oluşturduğumuz yeni sayfa numarası sayfanın yönünde olacağı
için hala basım aşamasında düzgün görünmeyecektir. Şekil 8'de gösterildiği gibi sayfa
numarasının yönünü değiştirerek belgedeki bütünlüğü sağlayabilirsiniz.

Şekil 7 Sayfa Numaraları Bağı

Şekil 8 Metin Yönü

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 102

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
EKLENTİ EKLEME
Bazı Şablonlar eklenti olarak hazırlanmış olabilmektedir. Bunun yanında şablon normal
formatta hazırlanmış olsa bile matematiksel ifadeler için gelişmiş bir araca ihtiyaç duyabilirsiniz.
Bunları belgenizde kullanabilmek için "word seçenekleri" menüsünden eklentileri eklemeniz
gerekmektedir. Eklentileri eklemek için Seçenekler menüsünü açtıktan sonra "eklentiler"
sekmesine tıklayarak pencerenin en altındaki "git" seçeneğine tıklayıp açılan pencereden
eklentinin bilgisayarda tutulduğu klasörü göstermelisiniz. Bu işlemi onayladıktan sonra artık
eklentinin bütün özelliklerini kullanabilirsiniz.
TEZ ŞABLONUNUN KULLANILMASI
Herhangi bir şablonu kullanırken olduğu gibi tez şablonunu kullanırken de kendiniz ayar
yapmaktan kaçınmalısınız. Şablonlar bu ayarların hazır hale getirilmiş halidir. Bu yüzden
mümkün olduğunca hazır işlevleri kullanmalısınız. Tablo ve şekillere verdiğiniz isimlerin
düzgün bir şekilde numaralandırılması ve listelenebilmesi için tablonun veya şeklin üzerine sağ
tıklayarak açılan menüden "tablo/şekil başlığı" sekmesine tıklamalı ve vereceğiniz ismi buraya
girmelisiniz. Word programı eşitliklerin numaralandırılmasını desteklememektedir. Bu yüzden
belgenize eşitlik ekleyeceğiniz zaman şablonda oluşturulmuş olan "NumaralandirilmisEsitlik"
seçeneğini kullanmalısınız. Bunun yanında içindekiler tablosunu ve diğer şekiller ve tablolar
listelerini otomatik olarak word'un hazır fonksiyonları yardımıyla oluşturmalısınız. Bu sizin
hizalamak için vakit kaybetmenizi önleyecektir.
REFERANSLARIN OLUŞTURULMASI
Bu konuda birçok yardımcı program mevcut olmakla birlikte word programının içinde
referans oluşturmak için bir araç bulunmaktadır. Tez yazımı için word'un sahip olduğu araç
yeterli işlevselliğe sahiptir. Bu konuya ait bütün komutlar word'un referanslar menüsünde
bulunabilir. İlk olarak yapmamız gereken şey referansların hangi sisteme göre oluşturulacağını
seçmektir. Enstitümüz APA referans sistemini kullanmaktadır. Referans sistemini oluşturduktan
sonra referans olarak kullanacağımız bütün kaynakların bilgilerini "kaynakları yönet" butonu
yardımıyla açılan pencereden girmemiz gerekmektedir. Kaynak yöneticisi penceresinden yeni
butonuna tıklayarak açılan Şekil 9'daki pencereden kaynaklara ait bilgileri doldurmalıyız.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 103

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Şekil 9 Kaynak Oluşturmak
Kullanacağımız bütün kaynakları bu şekilde oluşturduktan sonra eğer kaynak eklemek
istersek "atıf ekle" butonu yardımıyla ekleyebiliriz. Şekil 10'da görüldüğü gibi butona
tıkladığımızda eklediğimiz kaynakların bir listesi açılmakta ve bizden seçmemizi istemektedir.

Şekil 10 Atıf Eklemek
Son olarak tezin yazılması bittikten sonra kaynakların oluşturulmasını da yine aynı
menünün referanslar butonuyla yapabiliriz. Bu şekilde kaynaklarımız otomatik olarak sıralanmış
ve kurallara uygun şekilde ayarlanmış olarak oluşturulacaktır.
SONUÇ
Word programında şablon kullanmak her zaman için daha hızlı ve daha düzgün belge
oluşturmamızı sağlar. Özellikle tez yazımı gibi önemli belgelerin oluşturulmasında belgenin
biçim bakımından kusursuz olması gerekmektedir. Bu yüzden ayarları herkesin kendi başına
yapmaya çalışması yerine bir şablon oluşturulup insanların bunu kullanmasının sağlanması
gerekmektedir. Bu şekilde hem oluşacak hataları azaltıp basım süreçleri hızlandırılabilir için hem
de zaten yoğun çalışma programına sahip akademisyenlerin çok daha kısa sürede belgelerini
oluşturabilmeleri sağlanabilir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 104

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

İLERİ MİCROSOFT EXCEL™ UYGULAMALARI
Arş. Gör. Yunus ÇELİK
Fizik A.B.D. Öğrenci Temsilcisi
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 55139-Kurupelit, Samsun/Türkiye
[email protected]
Microsoft Excel™ programı içerdiği hücrelere metin ya da sayı girişleri yaparak tablo,
grafik, özet bilgi hazırlamamıza, ayrıca formüller yazarak mantıksal, matematiksel, istatiksel
hesaplamalar yapmamıza olanak sağlamasıyla bilinir. Buradaki uygulamalar ile size Excel
programının neler yapabileceğine dair birkaç ipucu vermek istiyorum ve sınırlarımızı zorlarsak
özellikle tez ya da makale yazarken vaktimizin büyük bir kısmını alan tablolar ya da
hesaplamaların aslında çok daha hızlı ve seri bir şekilde hazırlanabileceğini göstermek istiyorum.
Bize ayrılan sürede sunumunu yaptığım uygulamaların satır başlıkları aşağıdaki gibidir:


Etopla



Topla.çarpım



Düşeyara



Göreli, mutlak ve karışık başvurular



Soldan, sağdan



Veri al



Metni sütunlara dönüştür



Koşullu biçimlendirme



Özet tablo ve özet grafik
ETOPLA (EĞER TOPLA)

Hücreye
yazacağımız
formülün
genel
hali
(=ETOPLA(aralık,
ölçüt,
[toplam_aralığı])) biçimindedir. Aşağıdaki tabloyu incelediğimizde Mülk değeri, Komisyon ve
Veri sütununu içeren bir emlakçıya ait verilerin olduğunu görürüz. Formül, açıklama ve sonuç
sütunlarında ise ‘formül hangi aralık ve ölçütte yazıldığında ne olur?’ sorusuna cevap
vermektedir.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 105

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
TOPLA.ÇARPIM
Hücreye (=TOPLA.ÇARPIM(dizi1;dizi2;…)) şeklinde yazılan bu formül sayesinde verilen
aralık ya da dizilerde birbirine karşılık gelen sayısal veriler çarpılarak toplama işlemi yapılmış
olur. İki ayrı formül yerine tek bir formülle işimizi kolaylaştırmış olur. Örnek bir uygulama
aşağıda görülmektedir.

DÜŞEYARA
İki farklı Excel dosyasındaki ya da aynı dosyada iki farklı çalışma sayfasındaki verileri tek
sayfada birleştirmemize olanak sağlayan oldukça kullanılışlı bir uygulamadır. Uygulamayı
kullanabilmek için iki dosyamızın ortak ve benzersiz verilerden oluşan ortak bir sütun içermesi
şarttır. Formülün genel hali şu şekildedir:
(=DÜŞEYARA(aranan_değer; tablo_dizisi; sütun_indis_sayısı; [aralık_bak])).

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 106

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Yukarıdaki örnek uygulama üzerinden anlatmaya çalışalım. Bir kurumdaki öğrenciler için
öğrenci numaraları benzersiz verilerdir. Aynı öğrenci numaralarının bulunduğu iki farklı Excel
dosyamız bulunsun. Bunlardan birisi (öğrenci bilgileri.xlsx), diğeri de (sınav notları.xlsx) olsun.
Öğrenci bilgileri dosyamıza sınav notları dosyasında bulunan ders notlarını yazdırmak istiyoruz.
Bunun için öncelikle öğrenci bilgileri dosyasına notların yazdırılacağı sütun adlarını Mat, Fiz,
Tarih, vb yazarak kaydedelim. Matematik notlarını almak için ilk hücreye gelerek formülü
yazmaya başlayalım. İlk olarak formülde aranan_değer kısmı iki dosyada da var olan benzersiz
alanın (örneğimizde öğrenci no) bulunduğu sütundur. Tablo_dizisi kısmı notları alacağımız
dosya
ya
da
çalışma
sayfasının
tüm
alanlarıdır
(örneğimizde
‘[sınav
notları.xlsx]Mat’!$A$1:$D$17 şeklindedir). Sütun_indis_sayısı kısmı verileri alacağımız
dosyadaki sütunun numarasıdır (örneğimizde sınav notları dosyasında Mat çalışma sayfasındaki
Mat notları 4. sütundadır). Son olarak önemli bir ayrıntının yattığı [aralık_bak] kısmına
verilerimizin tam örtüşenlerini almak istiyorsak YANLIŞ, en yakın olanları almak istiyorsak
DOĞRU yazıyoruz.
GÖRELİ, MUTLAK VE KARIŞIK BAŞVURULAR
Excel’de herhangi bir hücreye formül yazdığımızda hücrenin sütun ve satır bilgisiyle A3,
B8, C2, …şeklinde verildiğini biliyoruz. Formülü başka bir hücreye kopyaladığımızda kaç satır
ya da sütun ilerlemişsek formül içerisindeki hücre bilgileri de otomatik olarak değişir. Buna
göreli başvuru denir. Aşağıdaki uygulamada D4 hücresine (=TOPLA(B4;C4)) formülü yazılır ve
düşey kopyalanırsa satır numaraları, yatay kopyalanırsa da sütun numaraları otomatik değişir.

Sabit kalmasını istediğimiz satır ve sütun numarasının önüne $ işareti yazarak ($B$4,
$C$8, vb gibi) hücredeki formülü kopyalasak bile hücredeki satır ve sütun numaralarının
değişmediğini görürüz. Buna mutlak başvuru denir. Aşağıdaki uygulamada birim fiyatı bilgisinin
sabit kalırken sattıkları adetlere bağlı olarak temsilcilere ödenecek fiyatlar belirlenirken mutlak
başvurudan yararlanılmıştır. Aksi durumda birim fiyatın yazılı olduğu B10 hücresi formülün
kopyalanmasıyla otomatik değişecek ve hataların oluşmasına sebebiyet verecekti.

Karışık başvuruda ise ya satır ya da sütun bilgisinin önüne $ işareti koyarak hangisinin
sabit kalacağını ve hangisinin otomatik olarak değişeceğini ayarlamış oluyoruz. Örnek
uygulamamızda 1. hafta ve 2. hafta farklı prim uygulandığında satış temsilcilerine hafta hafta
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 107

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
verilecek primler belirlenirken karışık başvuruyu örnekte açıklanan şekliyle formülü yazar ve
kopyalarsak işimizin kolaylıkla halledildiği görülür.

METİN DOSYASINDAN VERİ AL
Bazı durumlarda herhangi bir ölçme sonucunda deney aletinden aldığımız veriler metin
dosyası (.txt uzantılı) formatında olabilir. Üzerinde çalışmak için bu verileri Excel’e nasıl
alacağımızı görelim. Aşağıdaki biçimde olan bir metin dosyamız olsun.

Excel’de hızlı erişim araç çubuğunda Veri sekmesini tıklayarak Dış Veri Al grubunda
bulunan Metinden sekmesine tıklıyoruz.

Bu adımda karşımıza Metin Alma Sihirbazı gelecektir. Gelen menüden Sınırlandırılmış
seçeneğinin seçili olduğundan emin olalım.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 108

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

İleri tuşuna tıkladığımızda 2. adım gelecektir. Burada verileri sütunlara nasıl böleceğini
ayırıcılar yardımıyla Excel sizden istemektedir. Gerekli ayırıcıları seçerek değişimleri veri
önizleme penceresinde görerek sonraki adıma geçebiliriz.

Gelen pencerede herhangi bir değişiklik yapmadan son dediğimizde verilerimiz Excel’e
aktarılmış olacaktır.

Verilerimizin Excel görünümü ise aşağıdaki gibi olacaktır.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 109

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

KOŞULLU BİÇİMLENDİRME
Excel’in giriş sekmesinde bulunan koşullu biçimlendirme menüsünü kullanarak seçilen
aralıkta bulunan hücrelerdeki verileri en küçük, en büyük, yinelenen değerler, en büyük, en
küçük değerler şeklinde ya da veri çubuklarını kullanarak hücre içinde istenilen biçimde
görünmelerini sağlayabiliriz. Aşağıdaki şekilde veri çubukları kullanılarak sayısal verilerin hücre
içinde çubuk olarak dağılımları görülmektedir.

METNİ SÜTUNLARA DÖNÜŞTÜR
Hücrede bulunan metni boşluk, virgül, sekme ya da başka bir duruma göre bölmeye yarar.
Öncelikle sütunlara dönüştüreceğimiz metnin bulunduğu veri alanını (sütun olarak) seçerek
Excel’in Veri sekmesinden Metni Sütunlara Dönüştür menüsüne tıklıyoruz.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 110

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
Karşımıza gelen metni sütunlara çevirme sihirbazından önce sınırlandırılmış olan özelliği
seçiyoruz. Ardından gelen adımda ayırıcı olarak boşluk sekmesini seçiyoruz ve son adımda da
Hedef kısmına ayrılacak olan metnin ilk yazılacağı hücreyi seçiyoruz. Örneğimizde K1 hücresini
seçiyoruz ve son tuşuna basarak aşağıdaki şekilde metnimizin sütunlara dönüştürüldüğünü
görüyoruz.
SOLDAN, SAĞDAN KOMUTLARI
Hücrede bulunan metin ya da uzun bir sayının soldan ya da sağdan belli bir kısmını almaya
yarayan komutlardır. Genel formülü SOLDAN(metin; [sayı_karakterler]) ve SAĞDAN(metin;
[sayı_karakterler]) şeklindedir. Basit bir uygulaması aşağıda görülmektedir. Burada dikkat
edilmesi gereken husus, boşluk ve her türlü noktalama işaretlerinin de birer karakter olduğu
unutulmamalıdır.

ÖZET TABLO VE ÖZET GRAFİK
Binlerce verinin bulunduğu bir Excel dosyasıyla çalışırken rapor alma ihtiyacı
hissedildiğinde kullanabileceğimiz özet tablo ya da görsel olarak özet grafik çok işimize
yarayabilir. Fakülte ve bölüm bazında Erasmus programına gidecek öğrencilerin bulunduğu
Excel dosyasındaki çalışma buna güzel bir örnek teşkil edebilir. Satır ve sütun etiketlerini
istediğimiz gibi değiştirerek istenilen raporu saniyeler içinde hazırlayabiliriz.
Excel’in Ekle menüsünden Pivottable menüsü altında PivotTable özet tablo, PivotChart ise
özet grafik oluşturmak için kullanılır.

Özet tablo aşağıdaki gibi alanları seçilirse görünümü şu şekilde olacaktır:

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 111

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

Özet grafik aşağıdaki gibi alanları seçilirse görünümü şu şekilde olacaktır:

KAYNAKLAR
1. Microsoft ExcelTM Yardım Menüsü

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 112

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

ETKİLİ SUNU NASIL HAZIRLANIR VE SUNULUR?
Araş. Gör. Cengiz Tepe
Elektrik-Elektronik Müh. Böl., Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Çoğunun zannettiği gibi sunu sadece Microsoft’un PowerPoint yazılımında hazırlanmaz,
Open Ofis, LaTex, Flash gibi programlar da kullanılabilir.
ETKİLİ SUNU HAZIRLAMA TEKNİKLERİ
Metin boyutu olarak Örnek 1.’de görüleceği üzere 32 ya da 36 punto büyüklüğü ve yazı
tipi olarak ta Arial seçilebilir.
Örnek 1:
Bu Arial 12

Bu Arial 18

Bu Arial 24

Bu Arial 32

Bu Arial 36

Bu Arial 44

Metinde Çok Fazla Yazı tipi ve stili seçilmemelidir.
6 x 7 kuralı: Her sayfada 6’dan fazla satır olmaması ve her satırda da 7‘den fazla kelime
olmaması iyidir.
Kullanılan grafikler Şekil 1’deki gibi çok karışık değil sade olmalıdır.
Ses efektleri kafa karıştırabilir. Ses efektlerini sadece gerekli olduğunda kullanılmalıdır.
Kullanılan yansı geçişleri sunuyu canlandıracağından seçilen yansı geçişlerine özen
gösterilmelidir. Aksi halde dinleyiciyi rahatsız eder. İçeriden belirme, elmas ve kutu iyilerinden
bazılarıdır.
Yansıda kullanılan harfler HEP BÜYÜK HARF OLURSA OKUNMASI ZOR OLUR.
Büyük ve küçük harfler birlikte kullanılırsa okunması daha kolay olur.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 113

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

Şekil 1. Daha sade ve çok karışıl grafik gösterimine bir örnek
Şerif fontlar ekranda zor okunur (32 punto). Sanserif fontlar daha kolay okunur (32 punto).
İtalik yazıların ekranda okunması zordur. Normal ya da kalın fontlar daha kolay okunur. Altı
çizili yazılar bağlantı (link) olduğunu ima edebilir. Bunun yerine, vurgu için yazı rengi
değiştirilmelidir.
Eğer:
Öncelik
Ardışıklık
Hiyerarşi, …..
yoksa listelerde noktaları kullanın.
Zıt renkleri kullanılmalıdır. Koyu zeminde açık renkler veya açık zemin üzerinde koyu
renkler tercih edilmelidir. Zemin rengi olarak mat (soluk), yazı rengi olarak parlak (canlı) ve
birbiriyle uyumlu renkler tercih edilmelidir.

Şekil 2. Farklılıklar dikkati çeker, kafa karıştıran farklılıklardan kaçınılmaldır.
Özet olarak
Amaç iletişimdir.
İletişimi desteklemek için yazı,
Zor kavramları basitleştirmek için resim,
Karmaşık ilişkileri aydınlatmak için animasyon,
Dikkati çekmek için renk,
Ses ise sadece gerektiğinde

kullanılmalıdır.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 114

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ
ETKİLİ SUNUM HAZIRLAMA TEKNİKLERİ
 Sunum öncesinde yapılması gerekenler
Konuşma korkusu-bulgular: titreyen eller,kırmızı yanaklar,titrek ses
tonu,hafıza kaybı,bulantı.
Konuşma korkusu nedenleri: Ne olacak, Kontrolü kaybeder miyim?
Yedek planım var mı? Konu ilginç mi? Herkes beni seyrediyor? Acaba ne
konuşacağımı unutur muyum?
Konuşma korkusunu yenmek için: 1- Dinleyicileri tanıyın. 2- Dinleyiciler
DÜŞMAN değil sadece MERAK ediyor. 3- Olası sorulara karşı hazırlık yapın. 4- Gözünüzde
başarılı bir sunuş yaptığınızı canlandırın. 4- Fiziksel ve zihinsel olarak kendinizi hazırlayın. 5Ağır yemek yemeyin. 6- Gazlı içecek içmeyin. 7- Sunum yapacağınız yere erken gelin, ortama
alışın. 8-Gerektiğinde sizi rahatlatabilecek bir tanıdığı belirleyin ve ön sıralara oturtun.
Kaynak malzemeleri iyi seçin: 1- Laptopunuz ve projektörünüz hazır olmalı. 2- Mümkünse
sunumu herhangi bir sunu programı ile hazırlamalıyız. 3- Yedekte bir CD de veya taşınabilir
diskte sunum kopyası olmalı 4- Yedek alternatif bir başka eğitim sunumu olmalı 5- Laptopu
projektöre bağlama tekniklerini iyi öğrenmeliyiz.
 Sunum sırasında yapılması gerekenler
Çok derin bir nefes alın ve ciğerlerinizi patlayacak gibi
olana kadar oksijenle doldurun, tutun ve salona adımınızı
atın. Salonun ortasına kadar yürüyün. Yüzünüze kan gelir ve
daha canlı daha ışıltılı gözükürsünüz.
Başınızı sağdan sola doğru çevirerek dinleyiciler ve
salon üzerinde hakimiyet kurmaya çalışın.
İlk 180 saniye karar anıdır. Katılımcılar sizi bu süre
zarfında yarattığınız izlenim doğrultusunda izleyecek ve değerlendirecektir.
Kürsünün arkasında değil önünde durun. Aksi taktirde salondakiler sadece bedeninizin
üstünü görür. Kendinizi arkada savunmada hissedebilirsiniz, notlarınıza bakar ellerinizi
yaslarsınız.
Ne kadar hareket edilmeli: 1- Atış menzilindeki ördek gibi dolanmayın. 2- Ya da bir sokak
lambası gibi dikilmeyin. 3- Hareket etmek için nedeniniz olsun.
Beden dili öğeleri: Beden duruşu, mimikler, başın kullanımı, oturmak için seçilen yer,
giyim, bakım ve makyaj, jestler, göz teması, ayakların kullanımı, oturma biçimi, mesafe,
kullanılan aksesuarlar önemlilik arz eder.
KAYNAKLAR
SÖZBİLİR, M., “Etkili PowerPoint Sunusu Nasıl Hazırlanır?”, http://eekici.pau.edu.tr/etkili
sunum.ppt
Arslan, A., Etkili Sunum Teknikleri, www.focusgrup.com/sunum/sunumteknikleri.ppt
© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 115

Ulusal ve Yerel Basından
Haberler ile Oturumlardan
Fotoğraflar

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

1.

http://www.trthaber.com/
OMÜ, lisansüstü ve doktora öğrencilerini bir araya gelmeye davet ediyor.

'Lisansüstü Eğitim Günleri' ismiyle organize edilen seminerin, akademik hayatta
karşılaşılan sorunlara çözüm niteliğinde olması düşünülüyor.
Bu kapsamda programa 24 üst düzey akademisyen katılacak ve 2 gün boyunca,
öğrencilerin sıklıkla karşılaştığı problemleri masaya yatıracak.
Bu bağlamda tez ve makale yazımından, yayın kalitesini ve sayısını artırmaya, ülke
içindeki akademik hayattan uluslararası bağlantılara kadar birçok konuda uzmanlar katılımcılara
yol gösterici bilgiler sunacak.
Program sorumlusu Arş. Gör. Murat Emir yaptığı açıklamada, "Öğrenci temsilcileri olarak
biz yüksek lisansta birçok arkadaşımızın tez ve makale konusunda sıkıntı yaşadığını ve bu
bağlamda çalışmaların istenilen seviyeyi yakalayamadığı fark ettik. Bu sebeple Türkiye çapında
bu konuyu çözmek adına bir adım atmak istedik.' dedi.
Akademik hayatta başarı için disiplinli, ilkeli çalışmanın önemini vurgulayan Emir, ayrıca
programa katılacak öğrencilerin bilimsel bilgiye nasıl ulaşılacağını, makalenin nasıl yazılacağını
ve istatistiğin nasıl kullanılacağını, bir lisansüstü öğrencisinin hangi projeleri hazırlayabileceği
konusunda sorulara yanıt alabileceğini belirtti.
Ülke genelinde tüm lisansüstü ve doktora öğrencilerin katılabileceği program 20-21 Mart
2012 tarihleri arasında Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde gerçekleştirilecek.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 117

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

2.

http://www.gazetenizolsun.com/
OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

OMÜ FBE Öğrenci Temsilciler Kurulu tarafından ilki düzenlenen Lisansüstü Eğitim
Günleri 20-21 Mart 2012 tarihlerinde Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Prof.Dr.
Fahrettin Tosun Salonu’nda yapıldı. Yirmi dört akademisyen sunuş yaptı; dört oturuma
toplamda binin üzerinde lisansüstü öğrenci ve öğretim üyesi katıldı.
FBE Öğrenci Temsilciler Kurulu Başkanı Araş. Gör. Murat EMİR, FBE Müdürü Prof. Dr.
Ümit SERDAR, FBE Kurucu Müdürü Prof.Dr. Fevzi KÖKSAL ve OMÜ Rektörü Prof. Dr.
Hüseyin AKAN’ın açılış konuşmaları ile başlayan program, iki gün sürdü. “Lisansüstü
Eğitimde Başarı” , “Lisansüstü Eğitim Araştırmalarında Tez ve Makale Yazma ile İstatistiğin
Yeri”, “Projelerin Lisansüstü Öğrencilerine Katkıları” ve “Etkili İletişim ve İleri Office
Uygulamaları” oturumların konu başlıkları idi.

3.

http://www.ekipgazetesi.com/

OMÜ Ziraat Fakültesi'nde ‘Fen Bilimleri Enstitüsü Lisansüstü Eğitim Günleri’ başladı.
Fen Bilimleri Enstitüsü Öğrenci Temsilci Kurulu Başkanı Araş. Gör. Murat Emir, Lisansüstü
Eğitim Günleri’nin amacının, genç araştırmacıların yapacakları tez ve yayınların kalitesinin
yükseltilmesine ve yayın sayısının sağlıklı bir şekilde artması olduğunu söyledi. Prof. Dr. Fevzi
Köksal ise amaçlarının öğretim üyesi yetiştirmek ve fen eğitimini yaymak olduğunu söyledi.
OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan ise yayınların çok ancak atıf sayılarının düşük
olduğunu dile getirerek, İngilizceyi günümüzde bir yabancı dil olarak değil, ikinci bir anadil
olarak görmek gerektiğini vurguladı. Rektör Akan, “Sizler, bilim adamlığına giden ilk adımı
attınız. Ciddi bir yarışın içerisindesiniz. Ülkemizin geleceği araştırmalarımızı geliştirmeye, tüm
ağırlığımızı bilgiye vermeye bağlıdır. Ömrünüz boyunca okumakla, bilimle meşgul olmanızı
diliyorum” dedi.
Prof. Dr. Hüseyin Akan’ın konuşmasının ardından, Fen Bilimleri Enstitüsü eski
müdürlerine hizmetleri ve lisansüstü eğitime katkılarından dolayı plaket verilerek, ‘Lisansüstü
Eğitimde Başarı’ konulu ilk oturuma geçildi. Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kuran
oturumda, ‘Akademik Hayatta Başarı Yolları’ başlıklı bir konuşma yaptı.
‘Fen Bilimleri Enstitüsü Lisansüstü Eğitim Günleri’, iki gün boyunca devam edecek.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 118

1. LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

4.

http://www.kampushaber.org/
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÜNLERİ

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Prof. Dr. Fahrettin Tosun Salonu'nda 'Fen
Bilimleri Enstitüsü Lisansüstü Eğitim Günleri' başladı.
Etkinliğin açılışına; Rektör Prof. Dr. Hüseyin Akan, Rektör Yardımcıları YÖK Üyesi
Prof. Dr. Sait Bilgiç, Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, Prof. Dr. Hasan Gümüş, Ziraat Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kuran, öğretim üyeleri ve lisansüstü öğrenciler katıldı.
Fen Bilimleri Enstitüsü Öğrenci Temsilci Kurulu Başkanı Araş. Gör. Murat Emir yaptığı
açılış konuşmasında, kurulun son dört ayda yaptığı faaliyetlerden söz etti. Emir, "Lisansüstü
Eğitim Günleri'nin amacı; öğrenimlerine devam eden arkadaşlarımızı bir araya getirerek
tanışmalarını ve toplumsal yaşamda, özellikle akademik hayatta etkin iletişim kurabilmelerini
sağlamak, öğrencilerin eser hazırlama süreçlerinde ortaya çıkabilecek sorunların çözümüne
ilişkin konularda uzman öğretim üyelerinin yardımlarını almak, genç araştırmacıların
yapacakları tez ve yayınların kalitesinin yükseltilmesine ve yayın sayısının sağlıklı bir şekilde
artmasına destek olmaktır." dedi.
"Fen Bilimleri Enstitüsü Anabilim Dalı'nda, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini tespit
edecek, bilimsel çalışmalara yeni yöntem ve teknikler getirebilecek öğrenciler
yetiştirilmektedir." diyen Fen Bilimleri Enstitü Müdürü Prof. Dr. Ümit Serdar'ın ardından,
Enstitü Kurucu Müdürü Prof. Dr. Fevzi Köksal söz aldı. Prof. Dr. Fevzi Köksal konuşmasında
amaçlarının öğretim üyesi yetiştirmek ve fen eğitimini yaymak olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Hüseyin Akan ise konuşmasında yayınların çok ancak atıf sayılarının düşük
olduğundan, İngilizceyi günümüzde bir yabancı dil olarak değil, ikinci bir anadil olarak görmek
gerektiğinden, üniversitedeki bir takım eksikliklerden ve bu eksiklerin giderilebilmesi için
yapılan çalışmalardan söz etti. Rektör Akan, lisansüstü öğrencilere ise şu sözleriyle seslendi:
"Sizler, bilim adamlığına giden ilk adımı attınız. Ciddi bir yarışın içerisindesiniz. Ülkemizin
geleceği araştırmalarımızı geliştirmeye, tüm ağırlığımızı bilgiye vermeye bağlıdır. Ömrünüz
boyunca okumakla, bilimle meşgul olmanızı diliyorum." dedi.
Prof. Dr. Hüseyin Akan'ın konuşmasının ardından, Fen Bilimleri Enstitüsü eski
müdürlerine hizmetleri ve lisansüstü eğitime katkılarından dolayı plaket verilerek, 'Lisansüstü
Eğitimde Başarı' konulu ilk oturuma geçildi.
Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kuran oturumda, 'Akademik Hayatta Başarı
Yolları' başlıklı bir konuşma yaptı. Akademisyen olacak kişinin akademik hayatta kendi
varlığını gösterebilmesi ve araştırma konularını seçebilmesi için, dünyada o alanda ne olup
bittiğini bilmesi gerektiğini belirterek, lisansüstü öğrencilere sonucunu merak etmedikleri bir
araştırmayı yapmamalarını, merakları yoksa başka bir alana yönelmeleri gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Mehmet Kuran, öğrencilerin kendilerini alanları konusunda iyi yetiştirmeleri
gerektiğini vurguladı. Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ümit Serdar da, 'Öğretim Üyesi
Gözü ile Lisansüstü Eğitim Alan Öğrenci' başlıklı bir konuşma yaptı.
'Fen Bilimleri Enstitüsü Lisansüstü Eğitim Günleri', iki gün boyunca devam edecek.

© OMÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Sayfa 119

Sponsor Documents

Or use your account on DocShare.tips

Hide

Forgot your password?

Or register your new account on DocShare.tips

Hide

Lost your password? Please enter your email address. You will receive a link to create a new password.

Back to log-in

Close